Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Yaklaşık 15 yıl önceydi... Bir vatandaş Digitürk’ü RTÜK’e şikayet etmişti. Şikayet nedeni kabaca şuydu: “Erotik kanallar ahlakımızı bozuyor!”

        Bu vatandaşımız, parasıyla Digitürk’e abone olmuş, erotik paket için ekstra ücret ödemiş, şifre almış, gece yarısına kadar yayının başlama saatini beklemiş, TV’nin karşısına geçip ‘erotik kanalı’ açmış, şifreyi girmiş, filmi izlemiş sonra da “Ahlakım bozuluyor” diye şikayet etmişti!

        Geçenlerde Akif Beki’nin “Eşcinselliğin kurguya yedirilerek düpedüz teşvik edilmesini onaylamak, basbayağı propagandasına ve özendirilmesine göz yummak, hatta alet olmak, bir de arka çıkıp olması gereken en tabii seçimmiş gibi sunmak başka şey...” şeklinde başlayıp“Netflix ama bir değil, iki değil, dizi ve film izlemek için platformuna gelenlere... ha bire araya eşcinselliği normalleştirme ve sıradanlaştırma mesajları sıkıştırıyor...” diye devam eden yazısını okurken, ‘ahlakı bozulsun’ diye ‘baya bir uğraşıp’ Digitürk’ün ‘şifreli’ erotik kanalarına ‘ulaşan’ sonra da “Ahlakımı bozuyorlar” diye şikayetçi olan vatandaşımız geldi aklıma!

        Bir insanın parasıyla ‘bile isteye’ bir yere üye olup sonra da “Kusura bakmasın Netflix ama bir değil, iki değil, dizi ve film izlemek için platformuna gelenlere, ha babam bu ikincisini empoze ediyor, ha bire araya eşcinselliği normalleştirme ve sıradanlaştırma mesajları sıkıştırıyor...” diye yakınması saçmalığın daniskası değildir de nedir Allah aşkına! Üyeliğini sonlandırıp, dizilerini izlemezsin böylece bir şeye de ‘özenmesin’ olur biter...

        Ama bu akla gelen en basit cevap tabii... Ve bu saçama yakınmayı yapan kişilere davranışlarını yanlışlığıyla ilgili çok bir şey söylemiyor maalesef. Cevap saçmaladıklarıyla ilgili onları daha aydınlatıcı olmalı. İşte tam da bu yüzden Avustralyalı usta Nick Cave’in geçen hafta ‘homofobik’ bir hayranına yazdığı cevap bu tarz yakınmaları olanlara ‘saçmaladıklarını’ anlatması yönünden çok daha aydınlatıcı ve şık olmuş.

        Nick Cave
        Nick Cave

        PİSLİĞİN TEKİSİN GEORGE!

        Nick Cave geçen yıl, hayranlarıyla ‘sohbet’ için ‘Red Hand Files’ adlı bir internet sitesi açtı. Hayranlarına, “Moderatörü olmayan bir toplantıdayız, her şey sizinle benim aramda. Her şeyi sorabilirsiniz?” diyerek kendisine yazmaları çağrısında bulundu.

        Cave, 52. cevabını geçen hafta Alabama’dan yazan George adlı hayranına yazmıştı. Usta müzisyen kendisine, “Müziğinden zevk alan kendini beğenmiş şişko lezbiyenlerden sıkıldığın oluyor mu? Şahsen ben müziğin çok seviyorum ama hayranlarının çoğunu çekilmez! Sen de benimle aynı fikirde misin merak ediyorum?” diye soran George’a verdiği cevaba çarmıhtaki Hz. İsa’nın Tanrı’ya seslendiği “Onları affet ne yaptıklarını bilmiyor...” sözleriyle başlıyor.

        İnsanların istediklerini söyleme, hakaret etme, kısacası özgür konuşma hakkını savunduğunu belirtip ekliyor: “Ancak, ne istersek söylemeye hakkımız olmasına rağmen, söylediklerimizin sonuçları olduğuna ve özgürce konuşma hakkımızın bizi söylediklerimizin sonuçlarından koruyacağına inanmamamız gerektiğine inanıyorum...”

        Nick Cave bu girizgahtan sonra sadede gelip ‘homofobik’ hayranıyla ilgili düşüncesini dile getiriyor: “George sana fikirlerini özgürce ifade edebileceğin bir alan açtım. Ve sanırım sorunu okuyanların yüzde 99’u senin pisliğin teki olduğunu düşünecek. Belki de yanılıyorum, muhtemelen pisliğin teki olduğundan fazlası olduğunu düşüneceklerdir.”

        George’a özür dilemek için çok geç olmadığını hatırlatan Cave, “Hayranlarım yeterince zekidir ve kelimelerimizin yalnızca kendi bireysel evrimimizin sınırlarına kadar uzandığını anlamak için de yeterince affedicidirler...” diyor...

        ANONİMLİK SENİ KORUMAZ

        Nick Cave, ‘homofobikliğini’ bir sorunun içine gizleyip dile getiren George’un ‘anonimlikten’ güç aldığını yazdığı satırları okurken yıllar önce, şifreli kanala abone olup sonra da “Ahlakım bozuluyor” diye şikayet eden ‘isimsiz vatandaş’ı düşündüm: “Şimdi sen (George) ‘Kimse kim olduğumu bilmiyor (bu soruyu sormak) bana nasıl zarar verebilir ki’ diyebilirsin. Ama yanılıyorsun. Sosyal medyadaki nefret dolu trollerin anonimliğinin onları koruduğuna inanmadığım gibi anonimliğinin seni koruduğunu da sanmıyorum. Hepimizin arasında bizi birbirimize bağlayan ruhsal yollar olduğunu ve yarattığımız olumsuzlukların eninde sonunda bize geri dönüğünü hissediyorum.”

        Nick Cave’in müziğini sadece 'heteroseksüellerin' sevmesini ve Cave’in de kendisiyle aynı şekilde düşünüyor olmasını temenni eden George, tamamen ‘tercih’le abone olunan bir platformu ‘izleyicinin şurasına kadar getiren 'dayatmacılık’la suçlayan Akif Beki ve şifreli kanalda erotik film izleyip ‘ahlakı bozulan’ vatandaş arasında bir fark göremiyorum doğrusu.

        Sadece Cave’in bahsettiği herkesi birbirine bağlayan ‘ruhsal yolda’ bir kavşakta buluşan George, Akif Beki ve isimsiz vatandaş aynı kişi değildir diye umuyorum! Ama kim bilir!?

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar