Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        ‘Bugün ne pişirsem’den tutun da ‘kara delik’e kadar ne sorsanız yanıtını anında alabileceğimiz internet ortamı hepimizin eli, ayağı, kalbi ve hatta aklı.

        Her soruyu soruyoruz doğru, hepsinin yanıtını alıyoruz o da doğru. Peki aldığımız yanıtlar doğru mu?

        Hayır!

        Siyasetten spora, tarihten magazine kadar, kopyala yapıştırla çoğalan bir dünya yanlış bilgi var burada.

        Bir deli bir kuyuya taş atıyor, 40 akıllı onu çıkaramıyor ya, burada durum tam tersi. Bir deli bir kuyuya taş atıyor, 40 akıllı da arkasından…

        ONLAR HİÇ EVLENMEDİ

        Mesela, magazin siteleri bir yana ciddi bir haber sitesi bile ‘Ünlülerin bu yönlerini hiç bilmiyorsunuz’ başlığı altında ayda bir aynı şeyi koyuyor okuyucusunun önüne.

        Ufak Tefek Cinayetler’in Merve’si Aslıhan Gürbüz ile Kalk Gidelim’in ‘Damat Halil’i Kerem Kupacı bir dönem evliymiş…

        Aslıhan Gürbüz
        Aslıhan Gürbüz

        E değiller, onlar bugüne dek ne birbirleriyle ne de başkalarıyla hiç evlenmediler. İkisi de defalarca bu bilginin yalan olduğunu açıkladı ama kimin umurunda…

        CEMAL SÜREYA SANIYORLAR

        Kadınlar susarak gider… Kulağa ne afilli geliyor değil mi? Eğer cümlenin sahibinin kim olduğuna internette bakarsanız karşınıza Cemal Süreya çıkacak. Oysaki ‘Kadınlar Susarak Gider’ başlıklı düz yazı, üçüncü kitabı ‘Mükemmel Kadın Olmayın’ bu hafta raflara çıkan Candan Ünal’a ait. Hatta bir önceki kitabının da ismi.

        Ünal isyan mı etsin mutlu mu olsun bilemiyor. Cemal Süreya’dan ve tüm edebiyat dünyasından tüm bu yanlış anlama için özür dilemekten başka bir şey gelmiyor elinden.

        Minicik iki örnek verdim işte.

        Diyeceğim o ki, siz internet ortamında her okuduğunuza, her duyduğunuza inanmayın. Günün sonunda, elinizin altındaki internet herkesin kendi yanlışını doğru sandığı kocaman bir bilgi çöplüğü. Bir Ana Birtannica ya da Meydan Larousse değil.

        ***

        Erişebiliyor muyum?

        Londra’da kaldığım otelin camından, otelin hemen karşısındaki kafeye girip çıkan engelli bireyleri izliyorum. Bir değil, beş değil…

        Algıda seçicilik oluşuyor insanda bir kere... Londra sokaklarında nereye baksam bir engelli görüyorum.

        ‘Burada ne çok engelli birey varmış’ diye düşünmek tamamen benim cehaletim. İstanbul’da onları sokakta göremediğimiz için yok sanıyoruz…

        Gözden ırak, gönülden ırak ediyoruz.

        Nasıl çıksınlar ki sokağa? Bizim engelsiz halimizle bile engellendiğimiz İstanbul sokaklarında mümkün mü?

        Engelli birey sabah kahvesini, çayını bir kafede içip sonra da işine gidecek. Vay vay vay… Uzay gemisine binip Mars’a gitmek bile şu anda daha olası.

        FARINDALIK İÇİN

        Koç Üniversitesi, engelli bireylerin toplumsal hayata katılımı konusunda farkındalığı artırmak için, İsveç Başkonsolosluğu, Ruh Sağlığında İnsan Hakları Girişimi Derneği ve Engelli Kadın Derneği ile birlikte bir dizi etkinlik düzenliyor. İsveç ve Türkiye’den engelli 22 bireyin portrelerinin yer aldığı ‘Erişiyorsam Varım’ adlı fotoğraf sergisinin yanında seminerler, film gösterimleri ve atölye çalışmaları olacak.

        Etkinlikler 24 Ekim’de Koç Üniversitesi Rumeli Feneri Kampüsü’nde başlayacak, 3 Aralık Dünya Engelliler Günü’nde Sevgi Gönül Kültür Merkezi’nde ‘Farklı Bedenlerle Dans’ gösterisiyle sona erecek.

        Amaç, yazının başında da söylediğim gibi: Farkındalığı artırmak.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar