Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        BİR ülke futbolunun başarı kıstası, sadece sportif alanda elde edilen zaferler değildir elbette... Ulusal ligi ziyaret eden yıldız oyuncular, ev sahipliği yapılan turnuvalar, altyapı sistemleri, büyük liglere ihracat, mali kriterlere uyum gibi birçok farklı bileşenin toplama yansıması net sonucu verir. İşte bu kriterlerin belki de en önemlisi olan 'halkın ilgisi' konusunda U20'nin ardından yine sınıfta kaldık. Lafa gelince futbolla yatıp futbolla kalkıyoruz; ama icraata gelince ne yazık ki 'kaçak' güreşiyoruz. Alman 2. Ligi'nin bile seyirci ortalamasında Süper Lig'i geçtiği bir ortamda; çözülmesi gereken asıl mesele; neden insanların özellikle milli maçlarda tirbünlerden bu kadar uzaklaştığı? Ancak hatırlatmakta fayda var; her

        geçen dakika taraftar sayısı nispeten artmaya

        başladı. Demek ki sıkıntı ya maddi ya da dün akşam İkitelli yolunda çok trafik vardı!

        Olimpiyat Stadı'nın eşsiz! atmosferinde, (her Afrika takımında olduğu gibi) fizik gücüne dayalı, hafif teknik soslu bir Gana bulduk karşımızda... Abdullah Avcı, 23 yaş ortalamasıyla mücadele eden Gana önünde, görev süresi boyunca resmi maçlar dahil en az macera aradığı sürdü sahaya... Bir kere, 22 aylık dönemde en çok eleştirildiği hataya bu kez düşmedi Avcı... Tunay Torun, Sercan Sararer, Mevlüt Erdinç, Mehmet Ekici gibi 3. sınıf gurbetçiler yerine; Selçuk İnan, Burak, Alper, Arda ve Umut gibi kaliteleri belli ve nasıl bir sezon geçirdikleri ortada olan isimler bir arada forma şansı buldu. Hal böyle olunca da, hani o her başarısız sonucun ardından sürekli gündeme gelen 'Özlenen Milli Ruh', dün gece uzun bir aradan sonra 'Ben buradayım' diye haykırdı... (Macaristan maçında da benzer 11 'le sahadaydık. Kazanamamıştık ama eleme

        sürecinin en iyi futbolunu oynamıştık).

        Messi, Ronaldo, Falcao, Neymar... Bizimkinin bunlardan farkı; biraz istikrarı, biraz da karizması... Yoksa onlar kadar Burak da atıyor. Devler Ligi, Süper Lig derken Milli Takım'da da gollerine aynen devam ediyor. Açılışı erken yapan Burak'a, Cimbom'dan kankası Umut da eşlik edince; Semih dikkatli olunca, Nuri oyun kurunca... Arda şov yapınca, Volkan topu tutunca, Hamit uzaktan çalışıp Alper de sırıtmayınca; Ay-Yıldızlıları izlemek uzun süre sonra ilk kez bu kadar keyifliydi. Demek ki isteyince oluyormuş!

        Asamoah Gyan, Kwadwo Asamoah ve Daniel Opare gibi aslarından yoksun bir Gana karşısında ortaya konan futbol; tabii ki ülke futbolunun üzerinde dolaşan kara bulutları dağıtmak için asla yeterli olamaz. Üstelik adamların as futbolcuları da girince yine sıkıntılı anlar yaşadık. Zaten bu konsantre kaybının faturası da, ikinci yarıda kalemizde 2 gol olarak geri döndü. 3 gün önce 120 dakika çarpışan G.Saray ve F.Bahçe'li oyuncuların yorulması da hızımızı kesti. Sözün özü kazanabilirdik de. Ancak dün gece olaya skordan bağımsız olarak bakmak gerekir. Ortaya çıkan görüntü; Kaf Dağı'nın ardına doğru kaçan 2014

        umutlarımızı, yolun sonu gelmeden geri

        çağırabiliriz. G.Saray ve F.Bahçe'nin mevcut kadro kalitesi belli. İşte bu iki formda takımın karmasını, (dün bu iki takımdan 8 isim ilk 11 'deydi) Arda gibi, Ömer gibi yurt dışında oynayan 'kaliteli' ayaklarla birleştirince; bazı şeyleri başarmak için deveye hendek atlatmaya gerek yokmuş. Bu kadar basit!

        Son olarak Dünya Kupası şansımıza göz atacak olursak; 7 puana sahip Türkiye, Romanya deplasmanı ve Hollanda karşılaşması dahil 4 maçını da kazanarak puanını 19'a çıkaracak. 11 puanlı Macaristan, kalan 4 maçında maksimum

        8 puan toplayacak (Hollanda ve Romanya ile dışarda oynayacaklar). 10 puanlı Romanya ise

        9 puanı geçmeyecek (Bize yenilirlerse zaten

        imkan yok). Yani Romanya-Macaristan maçı berabere biter, biz de 4'te 4 yaparsak neden

        olmasın? (Tek sıkıntı averajda gerideyiz. Onu da Andorra'yı 2-0 yenerken düşünecektik!).

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar