Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Uzaya yönelik çalışmalarımızın mazisi yeni değil. Turgut Özal dönemine kadar uzanıyor. Savunma sanayinde TAI, TEI, Havelsan ve Roketsan’ın devreye girdiği, Aselsan’ın güçlenmeye başladığı 80’li yıllarda uzaya yönelik çalışmalar da söz konusuydu. Sonra arada boşluklar oluyor. İnşaatların mühendisliğini değil müteahhitliğini sevenler, yaptığı barajla övünenler, yan gelip yatanlar devreye giriyor.

        İlgisizlik bir yana uzay isminin bile telaffuz edilmediği dönemler de yaşanıyor. Hasılı Özal’dan bu yana teknolojiye yatırım yapma, geliştirme hususunda her iktidarın kabahati var.

        Mesela 2011’de Ulaştırma Bakanlığı bünyesinde bir Havacılık ve Uzay Teknolojileri Genel Müdürlüğü kuruluyor. Ancak hedeflerini ilgili bakanlık bile tam olarak konumlayamamış olacak ki ortaya bir şey çıkmıyor. Bu genel müdürlüğün başına uzayla, havacılıkla ve teknolojiyle uzak yakın ilgisi olmayan isimler atanınca da zaten niyette ortaya konmuştu. Nitekim kapatıldı.

        Bakanlıklardaki teknolojiyle ilgili birimlerin gözden geçirilmesinde fayda var. Karayolu yapanların arada bir kafasını kaldırıp uzayın derinlerine odaklanmaları zor oluyor. Alt yapıyla teknoloji beraber gitmiyor. Teknoloji geliştirilemiyor, yatırım yapılmıyor. Fiber kablo da durum ortada, yatırım bile yapılmıyor. ULAK baz istasyonu gibi en milli konularda bile en milli şirketlerimiz, yarı kamu konumlarına rağmen destek vermiyor. Yabancıdan alımı tercih ediyor. Müthiş bir dağınıklık ve kaynak israfı söz konusu.

        Öte yandan Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, ‘uçtan uca yerlileşme’ olarak da tanımlanan ‘Teknoloji Odaklı Sanayi Hamlesi Programı’ ile hem model, hem de iş olarak ortaya bir şeyler koymak için çaba sarf ediyor. Umarım bir kırılma yaşamadan, hatalar sarmalına girmeden işi ehline, liyakat sahibine vererek ilerleme olur.

        1957’de Sputnik yörüngede, 2019’da ajans Türkiye’de

        Geleceğin teknolojik ürünleri dikkate alınarak yapılan çalışmalarda mutlaka Türkiye Uzay Ajansı’nın da ciddi katkısı olacaktır. Mühendislikte, haberleşme teknolojilerinde, gözlemde, uydu yayıncılığında, savunmada, istihbaratta hasılı hayatımıza dokunan hemen her şeyde uzaya yönelik teknolojilerin izi olacak.

        Hali hazırda da birçok işimiz uydular kanalıyla görülüyor. Eğer bu alana daha geç girersek ilerde uzay ve uydu teknolojilerini yurtdışı kaynaklardan çok daha pahalıya ve kontrol sorunlu olarak temin etmek durumunda kalacağız. Yani bu alan girmez, yatırım yapmazsak pahalı ithalat söz konusu. Girince de işi erbabına vermek gerekiyor. Uzayliyakatsizlik kaldırmıyor.

        Bir de işin uzay madenciliği konusu var ki, bu konuda mesafe kat etmiş ülkeler arasına mutlaka katılmamız gerekiyor.

        Türkiye Uzay Ajansı yönetim kurulu kadrosunu bakıldığında geçmişte Ulaştırma Bakanlığı’nın yaptığı gibi hatalar göze çarpmıyor. İşinin ehli, eğitimlerini, çalışmalarını bu alanda yapmış nitelikli, liyakatlı isimler atanmış. ‘Şu isim neden burada?’ denebilecek bir durum yok. Fakat, ‘Şu isim de burada olmalıydı’ diyenler de elbette olacaktır.

        Ruslar, Sovyetler Birliği (SSCB) döneminde ilk uydu Sputnik 1'i yörüngeye 1957’de göndermişti. Yıl 2019 biz henüz doğru düzgün ‘Uzay Ajansı’ kurmaya çalışıyoruz. Günümüzde uzaya yönelik çalışma yapan epeyce de ülke var. Ülkemizde bir çok üniversite, kamu kurumu, TÜBİTAK, TAI gibi kuruluşlarda uzayla ilgili çalışmalarda olmasına rağmen bunları aynı hedefe yönlendirecek bir üst kurum yoktu.

        Anlayabildiğim kadarıyla Türkiye Uzay Ajansı, Turgut Özal döneminde müsteşarlık olarak kurulan günümüzün Savunma Sanayi Başkanlığı (SSB) gibi bir modelde olacak. Proje geliştirecek, Ar-Ge desteği verecek, yapılan işlerin önünü açacak, hizmet sokacak, ihtiyaç tanımlayacak ve tanımlananları yaptıracak, aynı hedef için çalışan kurum ve kuruluşları koordine edecek. Dublikasyonları önleyerek, kaynak israflarını önleyecek.

        Turgut Özal, Savunma Sanayi Müsteşarlığı’nı kurdu, ancak yıllarca Milli Savunma Bakanlığı’nın askeri kanadı temsil eden müsteşarlığıyla sorunlar yaşandı. Proje geliştirilmesinde, ihtiyaç tanımlanmasında ve ürün tedariklerinde yek vücut olunamadı. Bugün bile MSB tam anlamıyla sahaya hakim değil. Gücü bulan, ışığı gören ithalata yönelebiliyor. Yabancımalıyla hem hal oluyor. Yerli teknolojileri de eleştiriyor. Üstelik bunu teknoloji geliştirmesi gereken kurumlar yapıyor.

        Neden Ukrayna ile uzayda İşbirliği?

        Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy’nin imzaladığı Türkiye Uzay Ajansı ile Ukrayna Devlet Uzay Ajansı arasındaki işbirliği anlaşması da bu çalışmalara, yatırımlara ivme kazandıracak. Hatta ortak projeler geliştirecek bir adım. Ukrayna’da 20 bin insan bu alanda çalışıyor. Roket motor yapıyor, uydu altyapı sistemleri geliştiriyor.

        Türkiye uzay konusunda henüz işin başında, çok az insan kaynağı var. Doğru işbirliği yapılırsa hızlı mesafe kat edilecektir. Ukrayna ile aynı coğrafi konumda, aynı koordinatlarda olmamızda bu işbirliğini sürdürülebilir hale getirecektir.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar