Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Yeni meydan açılacak, açılmayacak tartışmaları ayyuka çıktığında, konuya noktayı koyacak ilk bilgileri buradan paylaşmıştım. 22 Eylül’de ‘29 Ekim’de soft, 1 Ocak’ta büyük açılış’ başlıkla yazımdan bir gün sonra da Amerika yolculuğu öncesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’a konu soruldu. Cumhurbaşkanı da yazdıklarımı teyit edince mevzu kapandı.

        Çünkü konuyu yazdığımda günlerde, mevzuyu ilgili taraflar Cumhurbaşkanı Erdoğan’a aktarmıştı. Bağlantılı uçuşlar da dikkat alınarak herhangi bir sorun yaşanmaması için ticari test uçuşları yapılmadan geçişin riskler içerdiği sunulmuştu. Müspet cevapta alınmıştı. Taşınma ertelenmişti, ama havalimanı 29 Ekim’de açılacaktı. Bunda bir değişiklik yoktu.

        Dün de Devlet Hava Meydanları İşletmesi (DHMİ) Genel Müdürü Funda Ocak imzasıyla ilgili şirketlere gelişmelerle hakkında resmi yazı gönderildi. Türk Hava Yollarının ‘Big-Bang’ usulü ‘Büyük Taşınma’sının 30-31 Aralık arasında gerçekleşeceği, aradaki sürenin de test için değerlendirileceği duyuruldu.

        İŞTE O BELGE;

        Taraflar bugün İstanbul’da toplanıp, 1 Ocak 2019’da 3. Havalimanı'na Atatürk Havalimanı’nın tüm ticari kapasitesiyle nasıl taşınıp, sorunsuz faaliyete geçebilmesinin detaylarını konuşacaklar.

        THY, havalimanının 29 Ekim’de açılışından, 30 Aralık’a kadar olan 2 aylık dönemde, 30 yurtiçi seferi gerçekleştirerek, ticari testler yapacak. Dolayısıyla havalimanın açılışından sonra büyük taşınma hazırlıklar olacak.

        UITP Genel Sekreteri Mohamed Mezghani (ortada) UITP Direktörü Kaan Yıldızgöz ve Güntay Şimşek
        UITP Genel Sekreteri Mohamed Mezghani (ortada) UITP Direktörü Kaan Yıldızgöz ve Güntay Şimşek

        ULAŞIMA DİJİTALLEŞME ŞART!

        Ülkemizin toplu taşımada durumu nedir? Ulaşım modları arasındaki entegrasyonda başarılı mıyız? Ulaşım sistemlerimiz nasıl ilerliyor? Yurtdışından bakıldığında Türkiye’nin eksiği veya başarılı olduğu yerler nereleri? Havalimanlarıyla şehirlerarasındaki ulaşımın turizme etkisi nasıl oluyor? Bütün bu konuları dünyanın en önemli kurumunun tepe yönetiminde olan iki önemli ismiyle konuştum.

        Uluslararası Toplu Taşımacılar Birliği - UITP (The International Association of Public Transport) Genel Sekreteri Mohamed Mezghani, “Toplu Taşımacılıkta Dijitalleşme” konferansının açılış konuşmasını gerçekleştirmek üzere ülkemizdeydi. Bir araya geldik.

        Önce birazcık UITP’yi anlatayım. Dünyanın toplu taşıma alanındaki çatı kuruluşu olan UITP, 1885 yılında kurulmuş. Hali hazırda 96 farklı ülkeden, 1600 toplu taşımacılık otoritesi, işletmesi ve endüstri kuruluşunu temsil ediyor. Merkezi Brüksel’de. Fakat UITP, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 15 farklı ülkede faaliyetlerini yürütüyor. Toplu taşımacılığın referans kuruluşunun başındaki Mezghani ile taşımacılıktaki son trendleri ve İstanbul’u konuştum.

        Mezghani, geleceğin ulaşımında 3 ana trende vurgu yaparak, bunların elektrikli araçlar, paylaşımlı ulaşım ve otonom (sürücüsüz) araçlar olacağını söyledi. İstanbul’a 1989’dan beri defalarca geldiğini ve her gelişinde toplu taşımanın daha iyileştiğini gördüğünü kaydeden Genel Sekreter Mezghani, tüm ulaşım modlarının belediye çatısı altında olmasının önemli olduğunu ve dünyada birçok kentte henüz bunun sağlanamadığının altını çizdi.

        Mezghani’ye İstanbul ulaşımı için neler yapılması gerektiğini sorduğumda ise metro yatırımlarının artarak devam etmesi, tahsisli otobüs yollarının yaygınlaştırılması, bireysel işletmecilerin kurumsallaştırılması ve tüm ulaşım modlarının entegrasyonuna yönelik çalışmalarının devam etmesi gerektiğini vurguladı.

        Mohamed Mezghani’ye İstanbul Yeni Havalimanı’nı ve kentle ulaşım ilişkisini de sordum. Verimli toplu taşıma sisteminin havalimanlarının başarısı açısından da önem taşıdığını belirten Mezghani, ABD’de yapılan bir araştırmaya göre havalimanı-kent arasında raylı sistem bağlantısı olan şehirlerde otellerin doluluk oranlarının %11 daha fazla olduğuna dikkat çekti. Genel Sekreter, havalimanlarının şehirle bağlantısı çeşitli ulaşım modlarıyla ne kadar güçlü hale getirilirse, başarının da o derece farklı bir boyut kazandığını söylüyor.

        Mezghani, bu konuda Almanya genelinde yapılan bir araştırma göre havalimanlarına gelen ve giden yolcuların, %45’inin özel araçlarla, %18’inin taksi, geriye kalanın %37’sinin ise toplu taşıma araçlarını kullandıklarını söyledi.

        Anladıklarımın özetini söyleyeyim. Dijitalleşmeye çağında, ortaya çıkan gelişmelere ve yeniliklere ayak uydurmamız şart. Dolmuşçuluktan, özellikle köhneleşmiş taksi mantığından kurtulmalıyız. Her türlü donanımı olan UBER’le, taksicileri karomu mantığıyla mücadele yerine, yasalarda değişiklik yapıp, bireysel taşımacılıktan vaz geçmeliyiz. Bir yandan da ülkemizi yabancıların rahat at koşturacağı bir mecra olmaktan çıkarmalıyız. Mesela İstanbul Yeni Havalimanı’na kooperatif mantığıyla gidilmesi, Türk Hava Yollarına da yeni meydana yakışmaz. Mevzu araç modellerini lüks, ithalleriyle değiştirmekle bitmiyor.

        TAKSİCİLİĞE SİNGAPUR MODELİ

        Buluşmamızda bize eşlik eden ve uzun yıllardır UITP’de direktör olarak görev yapan Kaan Yıldızgöz ile de hem yeni kitabı ‘Dijitalleşme Çağından Taksiler’ üzerine konuştuk, hem de özellikle dünyada dikkat çeken taksi işletmeciliği hakkında bilgiler aldım. UBER tarzı yolculuk satış uygulamalarının yaygınlaşması sonrasında taksi taşımacılığının dünya kentlerinde ana tartışma konularından birisi haline geldiğini belirten Yıldızgöz, taksi taşımacılığında Singapur, Londra ve Tokyo gibi kentlerin en başarılı uygulamalar arasında olduğunu kaydetti.

        Singapur’da taksilerin toplam mesafenin %68’ini yolculu gerçekleştiğine vurgu yapan Kaan Yıldızgöz, bu başarılı oranın yakalanmasında doğru yasal çerçevenin, teknolojinin iyi kullanımının ve taksilerin toplu taşımacılıkla iyi entegre olmasının katkıları olduğunu söyledi. Dünyanın en pahalı şehirlerinden birisi olan Singapur’da, taksi taşıma ücretlerinin bu verimli işletmecilik sayesinde dünya ortalamasının altında olduğunu ifade eden Yıldızgöz, bu başarılı modeli şöyle anlattı:

        Singapur’da devlet taksilerin sayısının ve ücretlerin belirlenmesini işletmecilere bırakarak, kalite standartlarına yönelik sıkı kurallar getirdi. En ö nemli kuralları ndan birisi, her taksi işletmesinin toplam gerçekleştirdiği mesafenin, minimum %65’ini yolculu olarak yapma şartı. Bu kuralı sağlamak isteyen taksi işletmeleri, hem aktif taksi sayılarını, hem de yolculuk ücretlerini talebe göre ayarlamak zorunda kalarak, verimli işletmeciliğe yönelik tüm uygulamaları gerçekleştirme yoluna gittiler. Örneğin, hem planlama hem de araç takipte yapay zeka ve ileri optimizasyon tekniklerini kullanarak işletme verimliliğini ve yolcu memnuniyetini artırdılar.”

        Taksi şoförlerinin başarılı işletmede en önemli faktörlerden birisi olduğunu belirten Kaan Yıldızgöz, Londra’da taksi şoförü olmak için 3 ile 4 yıl arasında değişen eğitim ve staj süresi gerektiğini, Singapur’da taksi şofö r lisanlarının geçerlilik süresinin 3 yıl olduğunu ve 3 yılsonunda tekrar güncellenmesi gerektiğini anlattı.

        Taksi hizmet kalitesinin çok yüksek olduğu kentlerden Tokyo da ise taksi otoritesi tarafından işletmecilerin düzenli olarak denetlenip, AA, A, B ve C gibi notlar verildiğine işaret eden Yıldızgöz, ‘AA ve A notuna sahip taksi işletmecilerin aldıkları notları, taksi üzerinde konumlandırarak müşterileriyle paylaşıyorlar’ dedi.

        Netice itibariyle ülkemizde ve özellikle İstanbul’da tartışılan bir taksi meselemiz var. Umarım bu bilgiler, Kaan Yıldızgöz’ün kitabı yol gösterici olur.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar