Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Kontrol ettim 93 yılıymış.

        O zaman için çok enteresan filmdi: Tersine Dünya.

        Aklımda kalmış. İşler her tersine döndüğünde bu isim aklıma gelir.

        *

        Hatırlayacaksınız, bundan 10 yıl kadar önceydi. Brezilya Maliye Bakanı Mantega bu ismi bulup hayatımıza sokmuştu.

        Bahsettiği iş aslında tam olarak rekabetçi kur seviyesi yakalayıp ihracatını artırmak peşinde olan ülkelerin yaptığıydı. Sonraları ‘competitive devaluation / rekabetçi değer kayıpları’ olarak da literatürde yer aldı.

        Elbette dünya değişti.

        Kuru baskılayarak ihracatta pazar kapma yarışı bitti.

        Hemen her ülke bunu yapmaya kalkınca işler sarpa sardı. Üstelik gelişmiş ülkeler ellerindeki finansal güçten ötürü bu işin alasını yaptılar.

        Sonuç bir hiç oldu. Dengeler tabii ki kurlara göre değişmedi. Yatırım, verimlilik, insan faktörü, dış ilişkiler, serbest ticaret anlaşmaları, inovasyon...

        Farkı bunlar yarattı.

        REKLAM

        *

        Şimdilerde işler tersine döndü.

        Dünyada enflasyon var. Üstelik bileşenlerine bakınca, emtia, navlun ve ara malı gibi girdiler çok pahalı.

        Rekabe eskiden satış fiyatındaydı. Şimdilerde maliyetlerde rekabetçi olma yarışı var.

        Burada da en kestirme yol faizleri artırmak.

        Kurunu güçlü tutmak.

        Böylece aldığın gazın, kömürün ucuza gelmesi.

        Kullandığın akaryakıtın ucuz olması.

        Sentetik girdilerin dolar ile ölçüldüğü için bunları yerel para ile ucuza almak.

        Polonya her fırsatta faiz artırdı, Macaristan ve diğer Doğu Avrupa bloku ondan geri kalmadılar bu artışlarda. Zaten Rusya klasik ‘enflasyonla mücadele eden’ merkez bankası hüviyetindeki bir merkez bankasına sahip. Brezilya sert faiz artışları ile cevap verdi. Asya’da bile parasal sıkılaştırmalar gördük.

        Polonya MB Başkanı Glapinski ''Ne kadar güçlü Zloty’imiz olsa yetmez'' diyor. İsviçre MB Başkanı Jordan ise pahalı mal almamanın yolunun güçlü Frank olduğunu açıklıyor. Bu şekilde ithalatı ucuza yaptıklarını anlatıyor.

        Kuru düşük tutarak malı ucuza satmaya çalışmak yerinde faizleri artırıp kuru güçlü tutarak doğru maliyet yapmak kavgası başlamış.

        Son çeyrekten bu yana bir yarış içerisinde faizleri artırıyor gelişen ülkeler.

        REKLAM

        Hayat tersine akıyor artık.

        Gerçi biz de Liralaşma stratejisi kapsamında artık TL’yi savunuyoruz ama arada bir de 50’lik enflasyon olmasaydı...

        Krizden sonra dünyada bol para devri ve ucuz para devri biterken artık normalleşiyoruz. Ucuz kur, düşük faiz bitiyor. Yarın daha düşük faize, istikrarlı bir kura ve döngünün sonunda sürdürülebilir bir ekonomiye sahip olmak için bugün herkes kurunu güçlü tutuyor.

        Liralaşma konusu bu yüzden önemli.

        Ancak bu stratejinin gidişatı konusun elbette başka bir tartışmanın konusu. Yani dövize bağlı mevduat opsiyonu vererek, faizleri yapay şekilde düşük tutmaya çalışarak mı Lira tercih edilen bir para birimi olur yoksa ona başka şekilde mi istikrar kazandırmak gerekir?

        Sözün özü, dünya değişiyor. Artık tersine kur savaşları başladı. Bir süreliğine böyle. Artık alırken ucuza almaya çalışıyor herkes. Çünkü her şey pahalı.

        Her yerde enflasyon var.

        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00
        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar