Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        1968'den bu yana görülmeyen bir protesto dalgası farklı ülkelerde ortaya çıktı.

        En baskıcı rejimlere karşı ayaklananlar var aralarında. Hong Kong'da dev ejderhaya karşı gelen milyonlar ve İran'da yarı demokratik siyasi düzene rağmen gösteriler yaşandı.

        Latin Amerika'da Ekvator, Şili ve Kolombiya'da geniş çaplı gösteriler yapıldı. Ekvator'da Başkan başkenti terk etmek zorunda kalırken, Şili'de yeni anayasa yazılması konusunda uzlaşıldı. Büyük değişimler yaşandı. Irak'ta yolsuzluk, ekonomik sorunlar gösterilerde baş rolü oynarken Lübnan'da ve Cezayir'de de ortak temalar bulmak mümkün.

        İran ve Ekvator'da kıvılcımın çakılması enerji desteklerinin kalkması ile olurken Şili'de görünürde ulaşım zammı start'ı verdi. Lübnan'da WhatsApp vergisi bardağı taşıran son damla oldu. Kolombiya'da her şeyi sosyal hakların hükümet tarafından alınacağına ilişkin söylenti başlattı.

        Sebepler farklı, ülkelerin koşulları bambaşka.

        Ortak bir ideoloji bulmak mümkün değil örneğin. Hayatın farklı katmanlarından insanlar bir araya geliyorlar. Mezhep bölünmesini güçler ayrılığına tercüme eden Lübnan'da örneğin slogan 'hepiniz gidin' şeklinde. Hizbullah'a, Maruni liderlere ve Sünnilere karşı ortak bir dil. Irak'taki gösteriler 2003 sonrası ABD'nin bulduğu çözüme. Mezhep ve dinsel bölünme ile herkesin temsil ediliyormuş gibi olduğu ancak halkın geride bırakıldığı bir yönetim biçimine.

        *

        Benzeşen yönler var dünyayı saran gösterilerde elbette.

        Gençler örneğin.

        Ön safhalarda ve hareketi sürükleyenler olarak onları görüyoruz. Elbette bu sosyal açıdan oldukça normal. Gençlerin ortak özellikleri ise sosyal medya kullanımı. Bu, hızlı örgütlenme kabiliyeti sağlıyor. Kısa vadede propaganda üstünlüğünü ele geçirmelerine yardımcı oluyor. Mesajı yeniden üretiyor ve genişleterek yayıyor. Etki olduğundan büyük görünüyor.

        Sosyal medyanın son olaylardaki etkisi ise sınırları aşması. Şili'deki gösterilerde Hong Kong'daki yöntemler bu şekilde naklediliyor. 'Ekvator ayaktaysa Kolombiya da ona katılmalı' mesajı bu mecrada üretiliyor.

        Bir nevi ortak yönü olmayanların ortaklığı bu kanalla sağlanıyor.

        Şili ve Lübnan'daki ekonomik varlık Ekvator ve Irak'taki vatandaşlarda olsaydı bu gösteriler yine de olur muydu mesela? Yanıtlaması zor. İran'da ekonomi bu denli bozulmasa kapsayıcı olmayan rejime karşı Hong Kong tarzı bir karşı koyuş yine de gerçekleşir miydi?

        Bu gösteriler sol tandanslı mıdır? Sınıf mücadelesine işaret eder mi? Eğer böyle ise tüm dünyaya yayılarak genişlemesini bekler miyiz?

        Buna cevap verirken her şeyden önce dikkatli olmak gerekir.

        2007’den bu yana dünyanın farklı yerlerinde küresel kriz en derin şekilde hissedilmiş, emtia balonu patlamış ve dünya büyümesi gerileme evresindedir. Eşitsizlik artmıştır. Diğer yandan, bu başlı başına geniş çaplı bir gösteri sebebi değildir. Krizin etkilerinin uzun vadeye yayılması ve sosyal medyanın gücü kısa vadede olabileceklerin tahminini imkansız hale getiriyor.

        Bununla birlikte, ülkelerin sosyal dokularındaki ayrımlar ve gösterilen tepkinin kökenleri ortak bir tema bulmayı zorlaştırıyor. Mesela Fransa’da kısa süre önce gördüğümüz ‘sarı yelekliler’ protestoları bugün birçok ülkede yaşananlara çok benzemektedir. Sosyal olarak geride kalmışlık teması, artan eşitsizlik, krizden etkilenme ve ardından ilk zam haberinde sosyal medyanın etkisi ile büyük bir sosyal patlama.

        Durum bu ise neden hemen diğer ülkelerde benzer yayılmalar görmedik? Demek ki ortak kırgınlıkları paylaşan kitlelerin otomatikman sokağa dökülmelerini beklemek her zaman doğru değil.

        Protestoların elde ettikleri sonuçlar bakımından da devam yolları farklı farklı. Örneğin Bolivya’da askeri darbeye varan sivil tepki sonrasında Morales ülkeyi terk etti ve yönetim değişti. Lübnan’da Başbakan istifa etmek zorunda kaldı. Şili’de muhalefet ve iktidar bir araya gelerek yeni anayasada uzlaştılar.

        Ekvator ve Kolombiya’da daraltıcı politikalardan dönüş sözü verildi ancak tansiyon hala yüksek. Irak ve İran can kayıplarının ardından güç kullanarak ve göstericileri radikalleştirerek durumu kontrol altına aldılar. Hong Kong’da yerel seçim gösterilerin final skorunun alınacağı bir yoklamaya dönüştü. Göstericiler Çin’e karşı zafer kazandılar ancak rahatsızlık sebepleri yerli yerinde duruyor.

        Sözün özü, sosyal hareketlerin sonuçları bakımından da son derecek farklı noktalardayız. Meselenin devamı için bir işaret almıyoruz.

        Belli olan tek şey yeni medyanın ve onu kullanmaya yatkın olanların hayatlarındaki değişikliklere kolayca tepki üretebilecekleri gerçeği. Dünyanın en baskıcı ve örgütlü rejimi ya da Şili gibi başarı hikayesi olmak yetmiyor. Lübnan gibi bölgesel bir vaha olmak da yetmiyor. 2020’li yıllarda kapitalizmin tıkanmışlığı sosyal yaralar ile birleştikçe, dünyanın herhangi bir noktasında görebileceklerimizi anlamış olduk.

        Bunca yıldır Davos’ta, G20 toplantılarında ya da Birleşmiş Milletler'de bir araya gelip bulunamayan çözümler adeta bugünleri haber verir gibiydi. Ekonomik büyüme planlayanlar, marka stratejistleri, fon yöneticileri ve her şeyden önce, başını kaldırıp ufku görmeye çalışan dünya vatandaşları için zorlu bir zaman dilimi.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar