Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Donald Trump seçildiği günden bu yana hiç şüphe yok ki küresel ekonomide en önemli aktör. Üstelik tercih ettiği siyaset yapış biçimi sebebiyle Başkan, şahsen öne çıkıyor.

        Başkan Trump ABD yönetim mekanizmasına aile bireylerini dahil ederek başladı. ABD kurumlarının önemi böylece görece azaldı. Bireyselci ve kendini öne çıkaran siyaset yapma biçimi sebebiyle ABD’nin genel tutumu kadar onun hangi konuya nasıl yaklaşacağı da önemli.

        Aslına bakılırsa Türkiye’nin de kendisi ile resmi fikri ve yaklaşımı bu. Doğrudan lider diplomasisi izlemek. Böylece ABD’nin son zamanlarda Türkiye’ye karşı oluşturduğu kurumsal tepkiyi kırmak.

        Bu, çok dalgalı sonuçlar üretse de şu ana kadar kritik konularda bizzat Başkan’ın desteğini kazandı. Öyleyse, bundan sonra karşı kıyıdaki tek ‘zımni müttefikin’ siyasi pozisyonuna bakalım.

        REKLAM

        ***

        İyiden kötüye gidelim.

        Başkan Trump’ınen güçlü olduğu alan ekonomi. Obama döneminde krizden çıkıldı ve bir sürü standart dışı politika ile ekonomi rayına sokuldu. Başkan Trump hiç mi üstüne koymadı? Aslına bakılırsa, kendisinin ekonomiyi düzletmekten çok bozucu yönde adımları oldu.

        Elbette, kendi planını önceden bilen Başkan bazı alanlarda vergi indirimlerine gitti. Bunun ekonomik aktiviteyi 1-2 çeyrek desteklediğini ancak devamında etkisini yitirdiğine şahitlik ettik. Peşi sıra gelen ticaret savaşı tehditleri ve somut korumacı adımlar ile hem küresel ekonomi yavaşlamaya başladı hem de bu yavaşlama işaretleri ABD’ye sirayet etti. Yine de son 50 yılın en düşük işsizliği ve hala canlı iç piyasası ile Amerikan ekonomisi 2020 Başkanlık seçimlerinde kendisinin en büyük destekçisi.

        Trump için dış politika iyi gitmeyen alanlardan. İsrail’in dayatması ile hayata geçirilmeye çalışılan ve şampiyonluğunu danışmanı ve damadı Kushner’in yaptığı ‘Barış Planı’ tutmadı. Filistin sorununa kalıcı olarak çözüm bulma iddiası havada kaldı. Suriye’de kararsız politikalar izlendi. Nihayetinde çıkma kararı alındı. İran’ı zayıflatma adımı tuttu ancak yönetim dize gelmiş değil. Çin’e karşı ticaret savaşı iyi gidiyor ancak Çin dayanıyor. Körfez’de ortaklık edilen Suudların Kaşıkçı cinayeti ve Yemen’deki sivillere dönük politikaları işleri pek kolaylaştırmadı. Kuzey Kore dahi nükleer görüşmelerden çekildi…

        Başkan’ın en zayıf olduğu alan ise yönetim biçimi. Kuralları atlayarak ve bürokrasiyi hızlı aşmaya çalışarak ister istemez birçok alanı boş bırakıyor. İşte en büyük darbeyi de buradan almak üzere. Sonraki seçimde muhtemel rakibi Biden’in oğlunun aslen hakikaten garip olan ‘başarılı kariyerini’ sorgulamak için Ukrayna Başkanı’na baskı yaptığı iddiası gündeme bomba gibi düştü.

        Ukrayna’nın en büyük gaz şirketlerinden birinin yönetim kuruluna oldukça yüksek bir ücretle ve sıfır sektör tecrübesi ile kabul edilen Hunter Biden, babasının Başkan Yardımcısı olduğu zamanlarda kendisinin politik sermayesinden yemiştir diyor Başkan Trump. Bunun araştırılması için de Ukrayna’ya yapacağı yardımı geciktiriyor. Bu da Demokratların iddiası. Böylece azil süreci başlıyor.

        Aslına bakılırsa, gelecek yıl yapılacak seçimde hiçbir Demokrat tam manasıyla Trump ile yarışabilecek kuvvette söylemler geliştirebilmiş değil. Ancak bu alan gri ve kendisine buradan yürümeye kararlı bir parti var. Durum kritik.

        REKLAM

        ***

        Başkan dış politikada bir zafer kazanabilmiş değil. İşte tam da bu yüzden Taliban ve Kuzey Kore ile barış süreçleri yürüttü ancak bunlar çalışmadı. Suriye’den çıkarak lüzumsuz savaşlardan askerlerini çekebilen başkan olmak istiyor. Belli ki yakın vadede takabileceği tek dış politika brövesi bu. Bu sebeple besleyip büyüttükleri PKK’ye bir zarar gelmemesi önemli. Bu, minik başarısına gölge düşürebilir.

        Ekonomik olarak bizle 100 milyar dolar ticaret hedefi de bu çerçevede okunabilir. Minik de olsa başarı gerekiyor. Bu sebeple NATO ülkelerine 100 milyar dolar fazladan harcattım ve bundan ABD’li silah şirketleri yararlandı diyebiliyor. Ekonomide sorun yok.

        Dış politikada çiziksiz ve pürüzsüz bir başarıya ihtiyaç var.

        Yönetim tarzı ise başına bela olacak.

        Alt alta yazınca; Türkiye’nin bireysel markajı doğru ancak Başkan Trump yumuşak zeminde. Önceliği seçimler ve azil sürecinde herkesin desteğine ihtiyacı var. Bu yüzden ‘herkesin sevgilisi PKK’ konusunda çekimser kalacaktır. Kimi bireysel sözlerinden içinden geçtiği süreç sebebiyle vazgeçmek zorunda kalabilir. Ekonomi ile ilgili her pozitif girişime İran’a veya Çin’e yaramadığı sürece destek verecektir.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar