Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        NEREDEN işittiyse, HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, AK Parti’nin bu hafta yeni bir yüzü daha sahaya süreceği iddiasında. İstanbul’da yapılacak “Fetih Mitingi”ne katılması için 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e davet çıkarmış AK Parti...

        Doğru olabilir mi?

        Abdullah Gül, Köşk’ten ayrıldıktan sonra siyasi hayata dönüp dönmeyeceğini soranlara hep aynı cevabı verdi: “AK Parti’nin kurucusuyum; beni buraya getiren de AK Partili milletvekillerinin oylarıydı. Görevim bittiğinde kurucusu olduğum partiye dönerim.”

        Daha sonra ne olduğunu biliyoruz: AK Parti’nin Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı seçilmesiyle boşalacak genel başkanını seçmek üzere yaptığı kongresi, Cumhurbaşkanlığı devir-teslim töreninden 1 gün önceye konuldu.

        Üzerinde henüz “cumhurbaşkanı” sıfatı bulunduğu güne konulmuş kongrede bu yüzden aday olamadı Abdullah Gül; o gün bugündür köşesinden gelişmeleri seyrediyor.

        Partisi belli: Kurucusu olduğu AK Parti...

        Ancak bir ülkenin bir vatandaşına sunabileceği en büyük onur olan cumhurbaşkanlığı makamına erişmiş ve devlet adamlığına geçiş yapmış bir şahsiyet olarak, özellikle arkasında her partiden insanın saygı ve sevgisi bulunduğu halde, küçük siyasi atraksiyonlara girmeli mi Abdullah Gül?

        Ne dersiniz, girmeli mi?

        Girse de, bu saatten sonra, seçimin hırgürü arasında onun da görünmesinin fazla bir yararı olacağını sanmıyorum.

        Onu seçim otobüsü üzerine çıkarmaktansa, Çankaya Köşkü’nde bulunduğu 7 yıl boyunca nasıl “örnek bir cumhurbaşkanı” olduğu vurgulanarak miting alanlarında ismi saygıyla anılsa, bunun AK Parti’ye oy getirisi mutlaka olur.

        Partiye şimdiye kadar oy vermiş kitlede Abdullah Gül sevgisi eksilmeksizin devam ediyor...

        Seçimlerde oyunu artırıyordu AK Parti, ancak oylarına yüzde 47 ile “kuantum sıçraması” yaptıran 2007 seçimiydi ve bunda en büyük pay, 27 Nisan “e-muhtırası” ve uyduruk 367 kararıyla cumhurbaşkanı olması engellenmek istenen Abdullah Gül’e duyulan sempatiydi.

        O sempati 7 yıllık başarılı cumhurbaşkanlığı dönemi sonrasında da devam ediyor. AK Parti’nin o sempatiyi, daha elzem ortamlarda kullanmak üzere, küçük oryantasyonlarda harcamaması gerekiyor.

        Abdullah Gül artık AK Parti vitrininde bulunmuyor. AK Parti kurucusu ve partinin 13 yıllık iktidarında değişik konumlarda görevler üstlenmiş pek çok değerli siyaset adamı da “3 dönem kuralı” yüzünden seçim sonrası ortalıktan çekilecek..

        Genellikle yaşını başını almış bir kuşaktan onlar; AK Parti’nin bugünlerde kendini iyice belli eden eksiği, Gül, Arınç ve diğerlerinin yerlerini alabilecek düzeyde yeni yüzleri bu seçim ortamında seçmenlerle karşı karşıya getirmemesidir.

        Varsa bile o nitelikte gençler, seçmen bu kampanya sırasında onlarla tanıştırılmadı. AK Parti en çok oy getireceğini düşündüğü iki isimle kampanyasını yürütüyor. O isimlere dayalı yürütülen kampanyasıyla önceki seçimlerde yakaladığı başarıyı sürdürebilir AK Parti.

        Nitekim, seçim meydanları hâlâ kalabalık, hâlâ coşkulu...

        Cumhurbaşkanı Erdoğan, açılış için gittiği her yerde kalabalıkları coşturuyor; Başbakan Davutoğlu partinin mitinglerinde göze batan bir performans sergiliyor. AK Parti’nin çekirdek tabanını teşkil eden kitleler her geçen gün daha arzulu görünüyor.

        Gül’ün otobüsün üzerine çıkması için mücbir sebep bulunmuyor.

        HDP Eşbaşkanı Demirtaş bir de Gül’ün oyunu HDP’ye vereceğini söylemiş...

        Sırrı Süreyya Önder’in verdiği yeni replik olmalı bu.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar