Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        YILAN hikâyesi galiba sona erdi.

        Bir dönemin çok tutulan dizisiydi Yılan Hikâyesi.

        Dizi tuttuğu için olsa gerek, halk ilgi gösteriyor diye olsa gerek Mustafa Sarıgül'ün CHP'ye katılımı da bir yılan hikâyesine döndürülmüştü.

        Dizi galiba dün final yaptı.

        Önümüzdeki sezon "Mustafa'nın yolu" diye devam eder artık!

        Gırgır bir yana, Mustafa Sarıgül'le CHP dün buluştular.

        Buluşmadaki havaya bakınca kimin kime katıldığı konusunda şüpheye düştüm.

        Sarıgül mü CHP'ye katılıyordu, yoksa CHP mi Sarıgül'e bilemedim.

        Çok da önemli değil.

        Sonuçta bizim Türk solunda pek göremediğimiz bir şey oldu ve "birleştiler".

        Adnan Keskin'in Sarıgül'e gitmesi, bir anlamda CHP'nin geçmişte Sarıgül'e yaptığı ithamlarla ilgili özrü anlamına da geliyordu.

        Sarıgül ise partiye katılma konuşmasında her zaman olduğu gibi tutuktu.

        Mustafa Sarıgül'ün "belagat sorunu" bir kez daha ortaya çıktı.

        Ancak Sarıgül "natuk" olmamanın verdiği dezavantajı, CHP'de şimdiye dek hiç rastlamadığımız biçimde "bol dini referanslı" cümlelerle avantaja çevirmeye çalıştı.

        Şimdi tatışma şu:

        "Bazı CHP'liler Sarıgül'ü içlerine sindirememe güçlüğü çeker mi? CHP'den uzaklaşır mı?"

        Bu konuda detaylı analiz yapamam.

        Ama şunu biliyorum.

        CHP'nin İstanbul'daki ilçe örgütleri, Sarıgül'ün partiye katılmasını ve büyükşehir adayı olmasını çok istiyordu.

        Onlar açısından bir sorun yok.

        CHP seçmeninin bir bölümünün Sarıgül'e pek sıcak bakmadığını biliyorum.

        Ancak şunu da biliyorum.

        Sarıgül'e sıcak bakmayan seçmen, Sarıgül'ün rakip olacağı partiye "buz" gibi olduğu için istemese de başka yere gitmeyecek.

        Sonuç olarak Sarıgül siyasette bir efsane olarak uzun dönem idare etti.

        Şimdi ise sahaya iniyor.

        Bakalım "Şişli'nin efsanesi" önce İstanbul'un, sonra Türkiye'nin "gerçeği" olabilecek mi?

        Terim ders almış mıdır?

        FATİH Terim uzun zamandır beklenen "açıklamalarını" dün yaptı.

        Benim gördüğüm, İmparator'un formdan düştüğü.

        Eski Fatih Terim, böyle bir basın açıklaması için böyle bir gün seçmezdi.

        Başörtülü milletvekillerinin TBMM'ye girdiği, Sarıgül'ün CHP'ye katıldığı gün Terim'in manşetlerde yer bulması zordu ve Terim yanlış gün seçmişti.

        Eski Terim böyle bir hatayı asla yapmazdı.

        Bunun dışında söylediği her şeyde haklıydı.

        Fatih Terim bugün Galatasaray yönetiminde olan herkesten daha fazla Galatasaraylıydı.

        İki sene üst üste şampiyon olmuş bir hoca böyle yollanmazdı.

        Terim'i yıpratmadan, "Hoca yolları artık ayıralım" deme medeniyeti gösterilseydi Terim gık bile demeden giderdi.

        "Milli Takım'la görüşebilirsin" denilen hocaya, "Milli Takım'la anlaştın" diye yol verilemezdi.

        Haysiyetli bir adam "elemanıyla" yaptığı telefon görüşmelerini ve mesajlarını bir televizyon programcısına verip ortalığa dökmezdi.

        Tüm bunlarda Terim haklıydı.

        Terim'in haksız olabileceği tek yer "başarılı bir Terim"in, kısa süre içinde "çekilmez bir adam"a dönüştüğü gerçeğiydi.

        Ama yine de Galatasaray, iyi bir Galatasaraylıyla yollarını böyle ayırmamalıydı.

        Tabii Terim de tüm bu olan bitenlerden kendine bir ders çıkarmıştır.

        Başarısını dostlarının başına kakmamayı, başarılı olunca dostlarına yüz çevirmemeyi, kendisine destek olanlar harcanırken sessiz kalmamayı, günlük çıkarlar veya konjonktür uğruna dostlarını kırmamayı artık öğrenmiştir.

        Öğrenmediyse de öğrenmemiştir.

        Onun sorunu...

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

        Ezberden değil gönülden konuştuğumuz zaman.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar