Herkes gider, yapılanlar kalır
Marmaray'ın açılışına davet etmek için aramıştı ama bir türlü görüşememiştik.
Bir gün sonra konuştuk.
Marmaray'ın açılışı için tebrik ettim.
Çocuk gibi heyecanlıydı.
Gerçekten de çok büyük bir projeyi gerçekleştirmişti ve heyecanlanmakta, gururlanmakta haklıydı.
Binali Yıldırım, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en başarılı bakanlarından biri hiç kuşkusuz.
11 yıldır hiçbir siyasi polemiğe girmeden, hiçbir tartışmanın göbeğinde yer almadan, kimseyi kırmadan, sükûnetle işini yaptı.
Duble yollar, havaalanları, köprüler ve son olarak da Marmaray.
Tüm bunlardan ötürü kutladım kendisini.
O da bana ilginç bir şey söyledi.
"Bu projeyi yeniden gündeme getiren eski MHP'li Bakan Enis Öksüz'ü de açılış törenine davet etmek gerekir diye yazmıştınız iki gün önce. Merak etmeyin. Enis Bey'i de, emeği geçen herkesi de davet ettik. Hem de siz yazmadan önce davet ettik" dedi.
Ben de bundan duyduğum memnuniyeti aktardım kendisine.
Yapılan pek çok şeye karşı çıkan bir zihniyet de var Türkiye'de.
Yanlış anlamayın, kimseyi suçlamıyorum.
İktidarda kim varsa, muhalefette olanlar hep karşı çıkmıştır.
Bugün iktidarda AK Parti olduğu için muhalefette kalanlar karşı.
Bundan önce de tam tersiydi.
Ben açıkçası kimin iktidarda olduğuyla ilgilenmiyorum.
Önemli olan yapılan "doğru işler"dir.
Kim yaparsa yapsın doğruyu alkışlamak gerekir.
Çünkü kim iktidar olursa olsun, kim kendini yenilmez hissederse hissetsin, sonunda bir gün gider.
10 senede gider, 20 senede gider, Sultan Süleyman gibi 46 sene kalsa da sonunda gider.
Doğru yapılanlar kalır, yanlış yapılanları yeni gelen düzeltir.
Yapılanlar kalır.
Kimin yaptığına bakılmaz, hepimizin ortak malı olarak kalır.
Kısmete karışılmaz
MESELENİN özü şudur: "Karışmamak."
Özgürlük dediğin böyle bir şeydir. Demokrasi dediğin onunla şekillenir, hayat bulur.
Karışmayacaksın, zorlamayacaksın, dayatmayacaksın.
Şimdi de "çeyiz parası" diye bir meselemiz var.
Devlet evlenenlere yardım edecekmiş.
Evlenmek isteyen gençlere 10 bin TL yardım yapılacakmış.
"Ne güzel. Yapılsın" diyorsunuz değil mi!
Ben de öyle demek isterdim.
Ama diyemiyorum.
Çünkü yaş sınırı getirilecekmiş.
Üniversite mezunları için 26, diğerleri için 24 yaş sınırı.
Bu sınırın üzerinde evleniyorsanız yardım yok.
Niye bu sınır, belli değil.
Niye bir yaş aşağı, bir yaş yukarı değil o da belirsiz.
Birileri bunu uygun görmüş, öyle olmuş.
Maşallah "devletimizin" karışmadığı bir bu vardı, o da halloldu.
Gerdeğe kaç yaşında gireceğimize de "büyüklerimiz" karar verecek.
Yahu bırakın her şeyi bir kenara, evlilik dediğin kısmet işi.
Kısmetin karşına 24'ünde değil de 25'inde çıktı ama devletimize göre "olmaz".
Şimdi diyecekler ki, "Zorlamıyoruz, erken evliliği teşvik ediyoruz".
İyi de, benim paramla teşvik ediyorsunuz ama teşvikin yaşına siz karar veriyorsunuz.
Her şeyden öce Anayasa'ya aykırı, eşitlik ilkesine aykırı.
Çok şükür her şeyimize karışıyorsunuz.
Bari bırakın da kaç yaşında evleneceklerine insanlar kendileri karar versin.
İlle aileyi teşvik edeceksiniz, boşanandan parayı geri alın.
Ama milletin kısmetine karışmayın...
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
İşine karışılmasına kızanlar, başkasının işine karışmadıkları zaman.