Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        HAFTALARDIR içim sıkılıyor.

        Öyle böyle değil.

        Durup dururken gözlerim doluyor.

        Konuşulanlar hep aynı. Mevzular standart.

        Sadece ben mi?

        Dün 70’li yaşlarını geride bırakmış bir dostumla öğle yemeği yiyoruz.

        Keyfi gıcır aslında.

        Kışları New York’taki evinde.

        Yazları iki ay Büyükada’daki köşkünde, bir ay Bodrum’daki evinde.

        “Fatih sağlığım çok iyiydi biliyorsun. Allah’a bin şükür hiçbir sıkıntım yoktu. Ama 15 gündür tansiyonum 19-20. Bağırsaklarım bile bozuldu sıkıntıdan” diyor.

        Etrafımda mutsuz yüzler.

        Halbuki baktığınız zaman memleketin iyi olması için her şey var gibi görünüyor.

        Ekonomik göstergeler iyi.

        Terörle uzlaşma sağlanmış ve sona ermiş.

        Gelişiyoruz.

        Büyüyoruz.

        Övünüyoruz.

        Dünyanın 17. büyük ekonomisi olmuşuz, 16’ncılığı zorluyoruz diye.

        Ama keyifler yerinde değil.

        Nedenini sabah yatakta incelediğim UNDP’nin 2013 raporunda buldum gibime geliyor.

        Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı, 20 yılı aşkın bir süredir her yıl düzenli olarak “İnsani Gelişmişlik Raporu” yayınlıyor ve buna bağlı olarak da “İnsani Gelişmişlik Endeksi” veriyor.

        Sabahta yatakta inceledim dediğim UNDP raporu bu işte.

        2013 İnsani Gelişmişlik Raporu.

        Ekonomik gelişmişlikte dünyanın 17. ülkesi olan Türkiye, insani gelişmişlikte dünyanın neresinde tahmin edebilir misiniz?

        Uğraşmayın, ben söyleyeyim: 90’ıncı sırada.

        Bir de yazıyla yazayım ki, daha iyi anlayın: DOKSANINCI.

        Ekonomik gelişmişliğimiz ile insani gelişmişliğimiz arasında tam tamına 73 sıra fark var.

        90’ıncı sıradayız.

        Hemen altımızda 91. Kolombiya, 92. Sri Lanka, 93. Cezayir, 94. sırada ise Tunus var.

        Peki üzerimizde kimler var “insani gelişmişlikte”.

        Biz 90’ıncıyız ya.

        89. Ekvador, 88. Saint Lucia, 87. Ermenistan. 85’inciliği Jamaika ile Brezilya paylaşıyor.

        84. Umman, 83. Saint Vincent ve Grenadinler, 82. Azerbaycan, 81. Bosna Hersek, 80. Mauritius, 78’incilikte iki ülke Makedonya ve Ukrayna var.

        77. Peru, 76. İran. Evet İran.

        72’ncilikte Saint Kitts ve Nevis, Lübnan, Gürcistan ve Dominik birlikte.

        71. Venezüella, 70. Arnavutluk.

        Asabınız yeterince bozuldu mu yoksa daha sayayım mı?

        Hadi sayayım.

        69. sırada Kazakistan var.

        Malezya 64.

        Libya var ya Libya. Hani Kaddafi’sini öldüren Libya. Onlar bile 64. sırada. İnsani gelişmişlikte bizden 26 sıra yukarıda.

        Liste “kötüden iyiye doğru” devam ediyor.

        Aşağıdan yukarı doğru sırasıyla Grenada, Kosta Rika, Meksika, Panama, Küba, Suudi Arabistan, Bulgaristan, Romanya, Rusya, Kuveyt, Palau, Karadağ, Uruguay, Belarus, Bahamalar, Bahreyn diye gidiyor.

        Ve insani gelişmişlikte 2. lig burada son buluyor.

        “Peki 1. ligde kimler var?” diyeceksiniz mutlaka.

        Onları da sayayım:

        1. sırada Norveç var.

        2. Avustralya, 3. ABD, 4. Hollanda, 5. Almanya, 6. Yeni Zelanda, 7. İrlanda ve İsveç.

        9. İsviçre, 10. Japonya, 11. Kanada, 12. Güney Kore, 13. Hong Kong ve İzlanda, 15. Danimarka, 16. İsrail, 17. Belçika, 18. Singapur’la birlikte Avusturya.

        20. Fransa, 21. Finlandiya, 22. Slovenya, 23. İspanya, 24. Liechtenstein, 25. İtalya, 26. Lüksemburg ve İngiltere.

        28. Çek Cumhuriyeti, 29. Yunanistan, 30. Brunei Sultanlığı, 31. Kıbrıs Rum Kesimi, 32. Malta, 33. Andorra ve Estonya.

        35. Slovakya, 36. Katar, 37. Macaristan.

        38. Barbados.

        39. Polonya, 40. Şili, 41. sırada Birleşik Arap Emirlikleri. Aynı sırada Litvanya.

        43. Portekiz, 44. Letonya, 45. Arjantin, 46. Seyşeller ve insani gelişmişliğin 1. liginin son sırasında 47. Hırvatistan.

        “İçim sıkılıyor içim” diye başladım ya yazıya.

        İçim hâlâ sıkılıyor.

        2. ligin alt sıralarında bulunan ve 3. lige düşme tehlikesi yaşayan bir takımın taraftarının içi sıkılmaz mı?

        Takımını seviyorsa, takımına tutkuyla bağlıysa sıkılır elbet.

        Sıkıntım bundan.

        I am not Mr. Habertürk

        SEVGİLİ Habertürk okurları, bugüne kadar bu konuyla ilgili yüzlerce e-postaya yanıt verdim.

        Telefon açanlara dilim döndüğünce anlattım.

        Yolda, lokantada, gece kulübünde, barda meyhanede karşılaşıp konuştuklarıma lisanı münasiple söyledim.

        Bilmiyorum, hatırlamıyorum belki bu köşede de yazmışımdır.

        Bir şeyi bilmenizi istiyorum.

        Ben, yani 20 yılı aşkın süredir Allah yokluğunuzu göstermesin, okuduğunuz, bazen sevdiğiniz, bazen kızdığınız, bazen küfrettiğiniz, bazen övdüğünüz ben, Mr. Habertürk değilim.

        Ben Fatih Altaylı’yım.

        Evet, Habertürk Gazetesi’ni, içindeki 400’e yakın gazeteciyi, bir o kadar matbaa çalışanını ben temsil ediyorum.

        Evet, gazeteyi ben yönetiyorum.

        Ama o kadar.

        Habertürk Televizyonu’nu ve Habertürk internet sitesini ben yönetmiyorum.

        Elbette bu iki kurumu, yani televizyonu ve internet sitesini yönetenler de aynı grupta çalıştığım arkadaşlarım. Fikrimi sordukları zaman elbette söylerim, ama o kadar. Onlar apayrı, bağımsız, kendi editoryal tercihlerini kendileri yapan yayınlar.

        Ben bunların hepsinin sorumlusu değilim.

        Ben “Bay Habertürk” değilim.

        Evet, bu gazeteyi kuran gazeteci ekibin başında ben vardım.

        Televizyonun kuruluş aşamasında orada da vardım, ama uzunca bir süredir sadece ve sadece Habertürk Gazetesi ile ilgileniyorum.

        Lütfen bunu böyle bilin.

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

        Aklımızın ‘Yap’ dediğine yüreğimiz yettiği zaman.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar