Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Maliye, geçmişten üç beş kuruş vergi borcu kalanların peşine düşüp, o üç beş kuruşa misli misli faiz ve ceza uygulayıp alacaklarının peşine düşüyor, ama herkesin gözü önünde milyarlarca liralık vergi kaçakçılığı yapılıyor, dönüp bakmıyor bile.

        Üstelik de aylardır defalarca yazıp uyardığımız, vergi kaçakçılığını belgeleriyle gözlerine soktuğumuz halde.

        Bugün Habertürk Pazar'da 2013 yılında satışa sunulan iki otomobili yazdım.

        Biri yeni Range Rover, diğeri yeni Maserati Quattroporte.

        Yazıda bu iki otomobilin fiyatları da yer alıyor.

        Yeni Range Rover yaklaşık 250 bin Euro, yeni Maserati Quattroporte ise hemen hemen 350 bin Euro.

        Bu fiyatlar resmi distribütörlerin, vergisi, harcı, fonu, nesi varsa gerçek ve yasal oranlar üzerinden ödenmiş fiyatlar.

        Distribütörlerin bu araçları üretici firmalardan doğrudan ve alınabilecek en düşük fiyattan aldığını da unutmayın.

        Ancak bu araçları resmi distribütörden değil de "grey market'' denilen gayri resmi ithalatçılardan almaya kalkarsanız inanılmaz bir fiyat avantajı elde ediyorsunuz.

        Mesela 250 bin Euro'luk yeni Range Rover'ı distribütör Borusan Oto yerine "oto galerisi'' denilen yerlerden birinden alırsanız fiyat birdenbire 165 bin Euro'ya kadar düşüyor.

        350 bin Euro'luk Maserati Quattroporte ise 270 bin Euro'ya iniyor.

        Üstelik bu fiyatlar internetteki ilanlarda yer alan fiyatlar. Yani pazarlıksız. Pazarlıkla biraz daha düşeceği kesin.

        Hadi diyelim ki distribütör yüksek kâr marjıyla çalışıyor.

        Ama bu kadar da değil.

        Zaten belgeler de gerçeği ortaya çıkarıyor.

        Ortada büyük bir vergi kaçağı var.

        Grey market denilen ithalatçılar, ÖTV kaçakçılığı ve buna bağlı olarak da KDV kaçakçılığı yapıyorlar.

        Fatura değeri 90 bin Euro olan bir Range Rover'a 120 bin Euro ÖTV ödemek yerine 10 bin Euro ödüyorlar.

        Aslında Gümrük Bakanlığı'nda bu otomobillerin değerleri belli ama Maliye ile gümrük arasındaki kopukluk nedeniyle bu durum ortaya "çıkarılmıyor''.

        Dikkat edin "çıkmıyor'' demiyorum, "çıkarılmıyor".

        Aslında bu kaçak Trafik Şubesi'nde ortaya çıkar ama onlar da bunu kendi işleri gibi görmedikleri için kaçakçılık sürüp gidiyor.

        Yasadan dolayı alıcının bir riski olmadığı için de vatandaş gidip daha ucuz diye bu araçları alıyor.

        Fenerbahçe kalecisi Volkan bile bu yöntemle ithal edilmiş Ferrari satın alarak 100 bin Euro tasarruf ediyor ki, kim ona haksızsın diyebilir.

        Devlet göz yumarsa vatandaş niye faydalanmasın.

        Her yıl binlerce lüks oto, Mercedes, BMW, Audi, Amerikan otomobilleri, Ferrari, Maserati bu yolla ülkeye giriyor, her birinde Maliye'nin zararı 100 bin Euro'yu buluyor.

        Bu yolla 10.000 araç girse, vergi kaybı ve kaçağı 2.5 milyar TL.

        Az mı?

        Kaç okul, kaç hastane, kaç köprü, kaç km yol.

        Kaçakçının cebine kalıyor.

        Üstelik de bu paranın önemli bir bölümü terörün finansmanında kullanılıyor.

        Ama Türkiye Cumhuriyeti Devleti alenen göz yumuyor.

        Yalan yaz, büyük yazar ol

        Bugünlerde yazdıklarınızın doğru olup olmadığı önemli değil.

        Önemli olan bilgilendirmek, aydınlatmak da değil.

        Bugün önemli, beğenilen, hoşa giden bir yazar olmak istiyorsanız bunları yapmaya ihtiyacınız yok.

        Önemli olan, halkın bir bölümüne dalkavukluk yapmak, onların içten duygularını ajite ederek kendinden söz ettirmek, gerekirse olanın ve doğrunun tam tersini iddia ederek doğrucu görünmek...

        Başbakan diyor ki, "Türk milleti tanımı Anayasa'da aynen kalacak'', 4 partinin verdiği Anayasa tekliflerinde Türk milleti kavramı aynen duruyor, terör örgütünün içerideki ve dışarıdaki liderleri, "Türk milleti tanımıyla bir sorunumuz yok'' diyor, bir grup yazar ise "çıkamaz'' diye bağırıyor.

        Yahu giren çıkan bir şey yok.

        Ne bağırıyorsunuz!

        Anayasa'dan zaten çıkmayacak olan bir tanım için, "Biz dedik çıkartamadılar'' demek için mi!

        Bir başka yaygara "Ülke bölünecek'' yaygarası.

        "Terör biterse ülke bölünürmüş.''

        Benim bundan anladığım şu:

        Terör sürerse ülke bölünmez.

        Peki o zaman niye yıllarca "Bölücü terör'' deyip mücadele ettik bu terörle. Madem terör varken bölünmeyeceksek, sürseydi. Adını da "bölmeyici'' terör koysaydınız.

        Terörün başı Öcalan, "Ayrılmak istemiyoruz'' diyor. Karayılan aynısını tekrarlıyor. Legal sempatizan, "Niye ayrılalım; İstanbul, Antalya, İzmir hepimizin'' diyor ama bu bir grup yazar, "Bölünüyoruz'' diye bağırıyor.

        Niye?

        Çünkü terör bitti.

        İyi o zaman bitmesin. Sürdürelim de, hani "Silahlar susarsa konuşuruz''du...

        Bırakın bunları.

        Siz de bunlara kulak asmayın.

        Anayasa'dan Türklüğü kimse çıkaramaz.

        Artık bu ülke bölünmez.

        Terör bitti diye hiç bölünmez.

        Bunların tahminleri hiç tutmadı, şimdi de tutmaz. Ki zaten samimi de değiller.

        Ha deyin ki tutu.

        O gün Hasan Celal Güzel koca poposuyla dağa falan çıkamaz.

        Ama ben çıkarım.

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ

        Terörden medet ummadığımız zaman.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar