Bu yasa, yerinde bir değişikliktir
EPEY bir gürültü kopardı yeni "büyükşehir" yasası olarak bilinen değişiklik.
Özellikle muhalefetin büyük tepkisi var.
Biliyorum ki, iktidar olsalar, oy oranları yüksek olsa bu tepki oluşmayacaktı.
Bu yazacaklarımın siyasetten veya siyasetin ibresinin kimden yana bastığından bağımsız olarak algılanmasını istiyorum.
Ben bu yeni yasal düzenlemeyi çok doğru buluyorum.
Belediyelerin uygulamalarının bir zapturapt altına alınması, bir eşgüdüm sağlanması, kentlerin kente benzemesi, kentlerdeki kaynak israfının önüne geçilmesi açısından zaruri görüyorum.
Niye mi?
Anlatayım.
Kentlerde ilçe belediyeleri veya belde belediyelerinin kafasına göre hareket etmesi, kendi anlayışlarına göre uygulamalar yapmaları kentin bütünlüğüne zarar veriyordu.
Büyükşehir belediyeleri ile küçük belediyelerin birbirleriyle eşgüdüm halinde olmayan uygulamaları, zaten yetersiz kaynakların hatalı kullanımı sonucunda heba olması sonucunu doğuruyordu.
Hele hele yeni yeşeren veya küçük yerleşim birimlerindeki belediyeler tamamen bir rant cennetine dönüyordu.
Burada nalbur belediye başkanı olursa, inşaat malzemesini kendinden alması koşuluyla herkese imar izni veriyor, buna mukabil bürokrat başkan olursa her tarafa yasak koyuyordu.
Kent bilincinden uzak, çorba gibi bir yönetim anlayışı gelişiyordu.
Bence yeni anlayış çok daha doğrudur.
Yeter ki amacı, "rantı tek elde toplamak" değil, kenti güzelleştirmek ve doğru yönetmek olsun.
Tabiat parkları büyükşehir belediyesine verilsin
DÜN sabah Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu aradı.
"Bir tabiat parkının usulsüz olarak el değiştirilmesi ve amacı dışında kullanılmasına engel olma konusunda gösterdiğiniz duyarlılıktan ve bu konuda yaptığınız sorumlu yayıncılıktan ötürü teşekkür etmek için aradım" dedi.
Ben de "Asıl biz size teşekkür ederiz. Bizim yayınlarımızı dikkate almasaydınız yaptığımızla kalırdık. Asıl önemli olan sizin bu konuda gösterdiğiniz duyarlılıktır" dedim.
"Merak etmeyin. Bu konuda duyarlılığımız sürecek. Siz de bizim gözümüzden kaçanları lütfen yazın" dedi.
Bakan Eroğlu'ndan bir de ricada bulundum.
"Veysel Bey, tabiat parklarıyla ilgili olarak yapılan imar planlarını da geri çekip kendi gözünüzle bir inceleseniz, sizin de içinize sinmeyecek pek çok şey göreceksiniz" dedim.
"İnceliyorum ve detaylı bir biçimde inceleyeceğim. Kurduğumuz sistemle bütün bu parkları oturduğum masadan görme ve yapılanları izleme imkânına sahibim. Hassasiyetle bakıyoruz" dedi.
Daha önce de dediğim gibi Veysel Eroğlu'nu yıllardır tanırım ve çok da güvenilir bir kişi, adam gibi adam olduğunu bilirim.
"İnceleyeceğim" derse inceler.
Benim de bu konuda bir düşüncem var.
Bence İstanbul'daki ormanlar içinde oluşturulan tabiat parkları, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne kiralanmalı.
Çünkü İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin "Park ve Bahçeler Müdürlüğü" inanılmaz iyi çalışan bir sistem kurmuş vaziyette.
Bu tabiat parklarını gerçekten çok iyi yönetecek ve geliştirecek potansiyele sahip.
Üstelik İstanbul Büyükşehir Belediyesi yıllardır sıfırdan değer yaratma konusunda çok ustalaştı.
İDO, İSPARK gibi yoktan var ettiği pek çok kurum var.
Böylelikle tabiat parklarının birilerinin rant kapısı değil, İstanbul halkının malı olması sağlanır.
Buralarda bir rant oluşacaksa, hiç değilse kamunun rantı olur.
Baransu'ya bir hatırlatma
MEHMET Baransu, Habertürk'te katıldığı bir programda "Başbakan olursam üç Silivri cezaevi daha yaptıracağım" dedi.
Başbakan olur mu, siyasete girer mi bilmem.
Ama eğer girer ve başbakan olursa ona şimdiden bir hatırlatma yapayım.
İyi bir başbakan ülkesine yeni cezaevleri yaptırtan değil, ülkesindeki cezaevlerini boş bırakıp kapattıran başbakandır.
Bir başbakanın hedefi bol bol cezaevi yaptırmak değil, cezaevi sayısı azalmış bir ülke yaratmaktır.
İsteyen geri verebilir
ALİ Ağaoğlu bir basın toplantısı yaptı ve reklamlarındaki kandırmacayı sürdürdü.
"Biz bu projeyi pazarlarken orman sözü vermedik" dedi.
Aleni bir dürüst olmama örneği.
Çünkü hem televizyonlarda yayınlanan reklamlarında atla gezdiği ormanı kendi projesinin bir parçası gibi gösterdi, hem de broşürlerinde gecekondular ve tamirhaneler arasındaki projesinde ev alanların ormandan yararlanma hakkına sahip olacağını yazdı.
Ancak kendi broşürlerinden bile haberi olmadığı ya da yalan söylemekten çekinmediği için "Böyle bir söz vermedik" diyerek projenin pazarlamasında kullandıkları bu unsuru inkâr etti.
Ağaoğlu'nun projesinden kazara ev alanlar bilsinler ki, "asılsız ve yalana dayalı reklam ve tanıtım" nedeniyle satın aldıkları bu evleri "kandırıldıkları" gerekçesiyle geri verebilirler.
Çünkü aldıkları mal artık "ayıplı" bir mal haline geldi.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Basın toplantıları, yalan toplantıları olmadığı zaman.