Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        BİZANS'ın son günleri için çok anlatılan bir hikâyedir.

        Koskoca imparatorluk bir kentin sınırları içine hapsolmuş, takati bitmiştir.

        İmparatorluğun son kenti ve başkenti Konstantinopolis'in düşmesi an meselesidir.

        Bizanslı âlimler ise büyük bir aymazlık içinde, olan biteni ciddiye almaksızın "meleklerin cinsiyetini" tartışmakla meşguldür.

        Onlar meleklerin cinsiyetini tartışırken, 21 yaşında genç bir padişah gelir kenti alıverir ellerinden.

        Sonsuza kadar.

        Türkiye'nin durumu çok şükür ve şimdilik Bizans kadar vahim değil.

        Ama sorunlar yumağı olduğu da ortada.

        Suriye'yle savaştan bir önceki noktadayız.

        Irak'la gerilim büyük. Hacılarımızın geçişine bile izin vermiyor Güney komşumuz.

        İran'la durum belli.

        Rusya ile mayhoş bir haldeyiz.

        İçeride terör her gün can alıyor.

        Açlık grevleri sürüyor.

        Yargıda sorunlar diz boyu.

        Ve bir yandan da Türkiye "yeni bir Anayasa" hazırlamaya çalışıyor.

        Bu iş Meclis'te bir komisyona görev olarak verildi.

        Zannediyoruz ki, Anayasa yazıyorlar.

        Oysa onlar aynen Bizanslılar gibi "meleklerin cinsiyetini" tartışır gibi bir havadalar.

        CHP ve BDP, "herkes için evlilik hakkı"nın Anayasa'ya yazılmasını isterken AK Parti ve MHP'liler, "Kadın-erkek yazılmazsa gay evliliklerinin yolu açılır" diyerek bu ifadeye karşı çıkıyorlar.

        Tartışma bu noktada bir miktar anlaşılabilirken CHP'nin teklifine karşı çıkanlardan biri konuyu "utanılacak" bir noktaya taşıyor ve "Ya kadınlar köpeklerle evlenmeye kalkışırsa" diyerek işin cılkını çıkarıyor.

        Allah tarafından komisyonda hâlâ biraz sağduyu olmalı ki, konuyu "Ya erkekler de eşeklerle nişanlanırsa" noktasına taşıyan kimse olmuyor.

        Ben "kadınların köpeklerle evlenmesi olasılığına takılan" "nitelikli" komisyon üyesini rahatlatayım.

        Hiç merak etmesin.

        Evlenmek için "TC kimlik numarası" gerekiyor.

        Bildiğimiz kadarıyla köpeklere, en azından dört ayaklı olanlarına TC kimlik numarası verilmiyor.

        ABD bu yüzden demokrasi

        BİZİM çuvalcı general Petraeus, uçkuruna basıp düştü.

        Obama'nın "kerhen" CIA Başkanı yaptığı bir isimdi.

        Söylenenlere göre "Amerikan derin devleti" bastırmış ve Obama pek sevmediği Petraeus'u CIA'nın başına getirmek zorunda kalmıştı.

        Başkana rağmen ABD'nin en etkin, en güçlü kurumlarından birinin başındaydı.

        Ama ABD bir demokrasi olduğu için "konumu ve gücü" onu korumaya yetmedi.

        Bir diğer Amerikan güvenlik teşkilatı FBI, CIA Başkanı'nı izlemeye aldı.

        Petraeus'un evlilik dışı bir ilişkisi olduğu ortaya çıktı.

        Ama görevden istifa etmeye zorlanmasının nedeni bu ilişki değil, bu ilişkinin "güvenlik zafiyeti" yaratmasıydı.

        FBI bu zafiyete dikkat çekti.

        Petraeus istifa etti.

        Çünkü orası ABD.

        Orada demokrasi var.

        İnsanlar ne kadar güçlü olurlarsa olsunlar, yaptıklarının hesabını vermek zorundalar.

        Güçlü devlet bu ilkelerle oluyor.

        İlkesizliklerle değil.

        Biz mi dedik ünlü olun diye

        YANINDA çalıştırdığı dadıya hakaret içerikli twit'ler attığı için yargılanan Ebru Şallı, zorla götürüldüğü mahkemede "Tanınmış olmanın dezavantajını yaşıyorum" diyerek kendini savunmuş.

        Doğrudur.

        Ünlü biri olmasaydı büyük ihtimalle yargı karşısında olmazdı.

        Olsaydı da kimsenin haberi olmazdı.

        Şöhretin bedeli bu.

        Ama bundan yakınmaya hiç kimsenin hakkı yok.

        Bir yandan şöhretin ekmeğini yiyeceksin, bundan hiç şikâyetçi olmayacaksın.

        Sonra yaptığın bir "terbiyesizliğin" hesabını vermek söz konusu olunca "Tanınmış olmanın dezavantajı" diye sızlanacaksın.

        Ebru Şallı veya diğer "ünlüleri" kimse zorla ünlü yapmadı.

        Ünlü olmak için yıllarca uğraştılar.

        Ulaştıkları şöhret sayesinde para kazandılar, hatta evlilikler yaptılar.

        Hayatları değişti.

        Sonra da şöhrette şikâyet.

        Olmayın o zaman şöhret.

        Yalvaran mı var!

        TSK bu kadar parayı nereye harcıyor?

        YİNE bir Sikorsky düştü.

        Bu kez 17 şehidimiz var.

        Peki yıllarca düşmeyen bu Sikorsky'ler niye birdenbire sık sık düşer oldu, hiç kendi kendinize sordunuz mu?

        Sormayın.

        Çünkü sorarsanız yanıtı bulup üzülürsünüz.

        Ben söyleyeyim.

        "Eskidiler."

        Bu helikopterler alındığı zaman PKK daha taze bir örgüttü.

        OHAL Valiliği yeni kurulmuştu.

        Kozakçıoğlu ve arkasından Ünal Erkan OHAL valisiydi.

        O gün bugündür aynı Sikorsky'ler, aynı zor koşullarda görev yapıyor.

        Eskidiler.

        Yoruldular.

        Silahlı Kuvvetler'e bunca para harcıyoruz.

        Peki bu paraları biz neye, nereye harcıyoruz?

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

        Atatürk'e hayran olmak için Kemalist olmak gerekmediğini anladığımız zaman.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar