Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        SİYASETTEN falan bunaldım.

        Tahmin ediyorum siz de benimle aynı durumdasınız.

        Biraz nefes almak, biraz keyif yapmak için dün kalktım İstanbul Autoshow’a, yani otomobil fuarına gittim.

        Saat henüz öğle olmamasına ve daha fuarın resmi açılışı yapılmamasına rağmen inanılmaz bir kalabalık ve inanılmaz bir trafikte Beylikdüzü TÜYAP Fuar Alanı’na vardım.

        TÜYAP, bu fuarın eskiden yapıldığı CNR Fuar Merkezi’nden epey daha uzak şehrin merkezine ama bence çok daha güzel bir yer.

        Bakımlı, temiz ve fuar için çok daha uygun.

        Otomobilleri anlatmaya başlamadan şu kadarını söyleyeyim, İstanbul Autoshow bu yıl neredeyse Paris veya Cenevre otomobil fuarlarına yakın bir genişliğe ve çeşitliliğe ulaşmış.

        Markaların tamamı en yeni modellerini getirmişler. Konsept araçların büyük bölümünü sergi alanlarına yerleştirmişler.

        Fuarı gezmeye Doğuş Oto’nun markalarının olduğu 12. salondan ve elbette Lamborghini standından başladım.

        ACUN BUNDAN ALDI

        Ferrari ise yeni 12 silindirlisi F12’yi sergiliyordu. Lamborghini Aventador’dan 40 beygir daha güçlü. Yani 740 beygir. Fiyatı ise Aventador’dan daha ucuz. 650 bin Euro civarı. Aventador kadar fütürist değil. Benim gibi klasik tiplere daha uygun bir modernlik içinde. Hâlâ Batmobil’e değil, otomobile benziyor. Size bir de haber vereyim. F12’nin Türkiye’deki ilk müşterisi Acun Ilıcalı oldu. F12 fuarda sergilenmeden önce Acun otomobille bir deneme sürüşü yaptı ve satın almaya karar verdi. Hayırlı olsun, güle güle kullansın.

        FUARIN EN GÜZELİ

        Lamborghini bildik modelleri dışında ilk kez Türkiye’ye yeni Aventador’u getirmişti.

        1970’lerde üretilen Miura’dan bu yana hiçbir Lamborghini’yi beğenmeyen, hele hele marka Audi Grubu’na geçtikten sonra bu egzotik otomobilin Audi’leşmesinden rahatsızlık duyan biri olarak yeni Aventador’u “gerçek” bir Lamborghini olarak aklıma yazdım.

        700 beygir gücü ve 0’dan 200’e en hızlı ulaşan otomobil olması müthiş. İçini de gerçek bir Lambo gibi yapmışlar ama ön camı bu kadar fazla eğimli bir otomobil insanda klostrofobik hisler uyandırıyor. Tabii inanılmaz vergilerle 650 bin Euro’dan başlayıp 800 bin Euro’ya yaklaşan fiyatının uyandırdığı hislerden bahsetmeye hiç gerek yok.

        Fuardaki Lamborghini’nin en önemli özelliklerinden biri ise fuarın en güzel mankeninin, bu otomobilin başında duruyor olmasıydı.

        Ben Lamborghini’yi incelerken, Türkiye’ye ilk defa gelen Bugatti Veyron’un da açılışı yapıldı.

        Bu otomobilin de bende uyandırdığı hissiyat Lamborghini’den farklı değil. Muhteşem ama fazla abartılı. 1001 beygiri ve 407 kilometre son sürati ne yapacaksınız çözemiyorum. Hele 9 milyon TL’ye yaklaşan fiyatıyla gerçekten anlamsız.

        Markanın satış müdürü Guy ile konuşurken bu yıl Türkiye’de bir adet satmayı planladıklarını öğrendim. Allah sahibine bağışlasın.

        Audi standında ise en dikkatimi çeken A7 oldu. Bence Audi’lerin en güzeli.

        VW’de ise çok methedilen yeni Golf’le müşerref olduk. Gerçekten öylesine mükemmel ki, VW başka otomobil yapmasa da olur gibime geliyor. Sadece Golf yeter.

        FORD OLMUŞ ASTON MARTIN

        Fuarda beni en çok etkileyen otomobil ise yeni Mondeo oldu. Çünkü yeni Mondeo’ya önden baktığınız zaman karşınızda bir Aston Martin D4 var zannediyorsunuz. Aston Martin’ler bile artık bu kadar Aston Martin’e benzemiyor. Tek kelimeyle bayıldım. Yıllar önce, “Hazır olun küçük motorlu araçlar geliyor” demiştim. Bunu en iyi uygulayan Ford olmuş, tüm modellerinde 1 litrelik ama çok güçlü motor uygulamaları var.

        Bir diğer etkileyici stant Hyundai’ydi. Koreli marka artık bir dünya devi. Geçen yıl 7 milyona yakın araç satmışlar ve kalite çıtası artık çok yukarıda. Markanın sergilediği araçlar arasında en ilginci hidrojen fuel cell’le çalışan otomobildi. Otomobilde 70 litrelik bir hidrojen deposu var. Bunu türlü yöntemle elektriğe çeviriyor ve 600 km’ye yakın yol gidiyor. Egzoz gazı yerine de su çıkarıyor. Bunun üretimine başlamışlar. Kore’de deneme maksatlı yollara çıkmaya başlamış bile. Otomobilin geleceğini gördüm.

        Alfa Romeo’da şimdiden efsane olan 8C’nin yavrusu 4C çok dikkat çekiciydi. Paranız varsa satılmaya başlayınca alın. Belli ki, klasik olacak.

        Lancia ise artık Chrysler’in Lancia logosuyla satacak. Kendi modellerini üretmeyecekmiş.

        Bir diğer dikkat çekici yenilik Peugeot’dan gelmiş. Peugeot 301 adında bir sedan yapmış. Sanki Türkiye için yapmış. Çok geniş, çok ferah, çok ucuz. 29 bin liradan başlayan fiyatlarla satacaklarmış. Sanki çok tutar gibi.

        Aynı otomobili Citroen olarak da bulmak mümkün. Citroen demişken, Picasso tam bir aile aracı.

        Aslında anlatacak çok şey var ama bugünlük burada keselim.

        Yarın devam ederiz.

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

        Otomobil fuarlarında çok beğeneceğimiz bir Türk markasıyla karşılaşabildiğimiz zaman.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar