Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        FOÇA'da PKK bomba patlattı.

        1 şehidimiz var.

        Çokça da yaralı.

        Şaşırdınız mı?

        Beklemiyor muydunuz?

        Şaşırdıysanız ve beklemiyorduysanız "Son 1 yılı ayda mı geçirdiniz?" diye sormak isterim.

        Ne çabuk unuttunuz Oslo görüşmelerinde PKK temsilcileri ile Türkiye Cumhuriyeti Devleti temsilcileri arasında geçen diyalogu.

        MİT'in o zamanki Müsteşar Yardımcısı Afet Güneş ne demişti PKK'lılara?

        "Siz de büyük kentleri bomba deposuna çevirdiniz."

        Dememiş miydi!

        PKK, büyük kentleri bomba deposuna niye çeviriyordu sizce?

        Herhalde olası bir işgalde, düşmana karşı direnmek için değil.

        PKK, geçmişte de yaptığı gibi, kentleri yaşanmaz hale getirmek, terör korkusu saçmak için taşımıştı onca patlayıcıyı büyük kentlere.

        Geçmişte yaptığı gibi.

        Galleria'da, Tuzla tren istasyonunda, Çetinkaya mağazalarında, Mavi Çarşı'da, Güngören'de geçmişte yaptıklarını tekrarlamak için.

        Güvenlik güçleri, istihbarat birimleri Foça'ya kadar başarılı olmuş olmalılar ki, PKK bu bombaları patlatamadı.

        Bilmiyoruz, belki de yüzlerce PKK bombası patlamadan bulundu, teröristler patlatamadan yakalandı.

        Ama terörle mücadele böyle bir şey.

        1000 tanesini yakalarsınız, biri aradan sıyrılır Foça olur, Galleria olur, Tuzla olur.

        Güneydoğu'da sınır karakollarımızı "kalekol" yapıp terörle mücadele edeceğimize inanırsak bu olur?

        Şimdi ne önerilecek?

        Bütün araçları zırhlı mı yapacağız?

        Terörle mücadele böyle edilmez.

        Ancak ve ancak kararlılıkla edilir.

        Ya mücadelede kararlılık ya müzakerede kararlılık.

        Müzakere ortaya çıkınca mücadele, mücadele zorlaşınca müzakere olmaz.

        Kararsızlık yol değildir. Labirenttir. Oradan oraya dolaşır, sonunda nerede olduğunu şaşırırsın.

        Yolda ise yürürsen, sonunda bir yere varırsın.

        Bir yere varmak, hiçbir yere varmamaktan iyidir.

        Teröre karşı milyonlar

        İZMİR ne güzel ders verdi.

        Binlerce insan yaralılara kan vermeye koştu.

        Taksiciler kan vermeye koşanlardan para almadı.

        Helal olsun.

        Bir de şu yıllardır önerdiğim "Teröre karşı milyonlar" yürüyüşünü yapabilsek.

        Türkiye'nin dört bir yanında milyonları teröre karşı sokağa dökebilsek. Büyük kalabalıkları toplamakla övünenler, bir de bunun için toplanabilseler.

        Bir de "vatan" için bir araya gelebilseler!

        Belediyeler futbola değil olimpik sporlara kaynak aktarsın

        OLİMPİYATLARDAKİ karamsar tabloyu görmekle birlikte o kadar da karamsar değilim.

        Çünkü özellikle kızlarımızla gurur duyuyorum.

        Nevin Yanıt mesela.

        5. oldu, 100 metre engellide.

        Benim için çok önemli.

        Güreşte altın madalya alacağımıza, 100 metre engellide 5. olmayı daha önemli, daha değerli buluyorum.

        Kızlarımızın 2 farklı takım sporunda olimpiyata katılmasını, birinin grup şanssızlığı nedeniyle elense de ortaya koyduğu mücadeleyi, diğerinin son saniye basketine kadar mücadelesini ve çeyrek finalini, halterde altın madalya kadar önemsiyorum.

        Ama tüm bunlar spordaki sistemsizliğimizi, başarıların, özellikle de bireysel sporlardaki başarıların sistemli değil, kişisel başarı olduğunu görmemi engellemiyor.

        Başarılı kızlarımız, Nevin Yanıt bile Fenerbahçe'nin verdiği desteğe rağmen sıkıntılardan söz ediyor.

        Altyapıda kimbilir daha böyle ne kızlar var ama imkân bulamıyorlar

        Kulüpler duyarsız

        Kulüpler bu işlere kaynak ayırmaktan uzak.

        Peki ya belediyeler?

        Onlar ne halt ediyor.

        Çok lazımmış gibi onlar da futbol takımı kuruyor.

        Yahu İstanbul Belediyesi'nin futbol takımı niye var?

        O parayı atletizme harca, küreğe harca, yelkene harca.

        İstanbul'un zaten üç büyük takımı var.

        Sen olsan ne olur, olmasan ne olur!

        Ama Büyükşehir Belediye Spor kaynak ayırsa üç Nevin, iki Aslı, beş Gamze daha çıkacak belki.

        Her ilden birkaç tane çıkacak.

        Sonra dövünüyoruz.

        "Niye madalya yok?" diye.

        Olsa ayıp olacak, onca yıldır uğraşan, sistem kuran ülkelere.

        Niye madalya alamıyoruz biliyor musunuz?

        İlahi adalet izin vermiyor.

        Tek rekabet futbolda mı?

        DÜN gazeteden bir arkadaş sordu, "Galatasaray'a Fenerbahçe'den istediğin oyuncuyu alabilirsin deseler, kimi alırdın?" diye.

        "Nevin Yanıt" dedim.

        Spor kulüplerimizin "başarılı" anlayışı değişmeli.

        "Avrupa'da başarı, dünyada başarı" denilince futbol takımlarının başarısından söz edilmemeli.

        Her branştaki başarıdan söz edilmeli.

        Bugün olimpiyat takımlarımızda 50 Fenerbahçeli, 50 Galatasaraylı, 50 Beşiktaşlı, Trabzonlu, Karşıyakalı, Antalyasporlu, Kayserisporlu sporcu olması gerekmez miydi?

        Burada 30 altının 10'u Fener'den, 8'i Galatasaray'dan geldi diye rekabet yapsak kötü mü olurdu?

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

        Hoyratlık geçerli bir yöntem olmadığı zaman.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar