Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Her lafa verilecek bir karşılığı, her eleştiriye bir cevabı vardır.

        Benzetmelerle, fıkralarla, mesel ve misallerle süsler konuşmalarını.

        Bazen tansiyonu yükseltir, bazen düşürür.

        Hasılı iyi konuşmacıdır.

        Geçenlerde kendisiyle program yapan gazetecileri "solculukla" suçlayınca çok güldüm.

        Sanki solculuk suçmuş gibi.

        Ve sanki Türkiye'de hâlâ solcu kalmış gibi.

        Benim tanıdığım son birkaç "solcu", AK Parti'ye destek veriyordu son gördüğümde.

        Gerisi ise ya ulusalcı olmuştu ya liberal.

        Siyasette hep bir dala tutunmak zorunda hisseden tipler, ille tutunacak bir dal bulurlar kendilerine kendi dalları kuruduysa.

        O yüzden güldüm "solculuk" suçlamasına.

        Hüseyin Çelik'in son dikkat çekici cümlesi de güney komşumuz Kürdistan'ın Devlet Başkanı Barzani ile ilgili.

        Çelik demiş ki: "Barzani, Türkiye'ye hasmane tutum takınmayacak kadar akıllıdır."

        Anladığım kadarıyla komşularımızla ilişkilerimiz, komşularımızın yapacağı tercihlere kaldı.

        Dua edeceğiz ki, seçimlerde "akıllı adamlar" komşu ülkelerin başına geçsin.

        Geçmezse yandık.

        Şimdi umudumuz Barzani'nin "akıllı" olmasında.

        Hüseyin Bey adamı tanıyor ve biliyor olmalı ki, "Akıllı adamdır" diyor.

        Peki ya değilse.

        Ya aklını yitirdiyse.

        Ya da genleşen, genişleyen, büyüyen, güçlenen Kürdistan hayali ayaklarını yerden kestiyse, aklını başından aldıysa.

        Ya bu yüzden bize "hasmane" tutum takınırsa?

        Ne yapacağız o zaman!

        Hadi Esad "akıllı değildi" ama ona bütün dünya, daha doğrusu Çin'i, Rusya'yı, İran'ı, Venezüella'yı saymazsak bütün dünya cephe almıştı.

        Buna rağmen uçağımızı düşürdü. En azından bize öyle söylendi.

        Dibimizde PKK adacıkları kurdurdu, PKK kamplarına yol verdi.

        Ona ne yaptık?

        Bütün dünya Esad'a karşı olduğu halde ne yaptık?

        Ve şimdi Barzani akıllıdır diye umuyoruz.

        Ya akıllı çıkmazsa ona ne yapacağız.

        De ki, yarın hasmane tutum aldı Barzani.

        Neden korkacak?

        Hatırlayın birkaç hafta önce yazdığım bir yazıyı.

        Hindimizi çalana ne yaptık.

        Devemizi çalana ne yapacağız?

        O yazıyı hatırlayanlar nasıl bittiğini de hatırlar yazının.

        O zaman ne yapacağız?

        Nasıl büyük olunur?

        YAZDIKLARIMI yazdıktan sonra okuma âdetim yoktur.

        Aradan zaman geçince bakarım yazdıklarıma.

        Bir de fark ederim ki "abuk sabuk" yazılar yazmışım.

        Saçma sapan.

        İpe sapa gelmez.

        Bazen de okurlar hatırlatır yazıları.

        "Şunu yazmıştınız fi tarihinde. Bakın şimdi aynen gerçek oldu" diye.

        Oysa ben o yazının abuk sabuk olduğunu düşünmüşümdür yazdıktan sonra.

        Mesela yıllar önce demişim ki: "Türkiye 10 yıl içinde ya büyür ya da küçülür."

        Saçmalığın daniskası.

        Yine 10 yıl kadar önce demişim ki: "Türkiye'nin Güneydoğu'sunu Kuzey Irak'tan ayıran çizgi ne etniktir ne de dini. Ekonomik ve demokratik bir eşik var arada. Türkiye her şeye rağmen daha demokratik, her şeye rağmen daha zengin. Bu eşik ortadan kalkarsa su diğer yana akar."

        Deli saçması o gün için.

        Ya bugün için!

        Şimdi yine saçmalama hakkımı kullanmak istiyorum.

        Türkiye için ortada çok ciddi bir şans var.

        Ya bu "demokrasi eşiğini" yine yukarı çekeceğiz ve büyüyeceğiz...

        Ya bu demokrasi eşiğini iyice aşağı indirip küçüleceğiz.

        Çok açık, çok net.

        Türkiye bu eşiği mümkün olduğunca, korkmadan yukarı çekmek zorunda.

        Ve yine deli saçması yazılarımdan birinde yazdığım gibi, bir cesur adım daha atacak.

        Bölgedeki tüm ülkenin vatandaşlarına, Irak'a, Suriye'ye, Nahcivan'a, Azerbaycan'a ve Ermenistan'a "vatandaşlık" kapılarını açacak.

        Ve hatta Yunanistan'a ve dahi Bulgaristan'a.

        Diyecek ki: "İsteyene Türk pasaportu veriyorum."

        Bakın bakalım sonuç ne olur!

        Benim bildiğim bir tek şey var.

        Büyüklük lafla olmaz.

        Büyük laf edip küçük düşünmek olmaz.

        Küçük davranmak hiç olmaz.

        Büyük laf ediyorsan büyük düşüneceksin.

        Büyük düşünüyorsan büyük davranacaksın.

        Geniş oynayacaksın.

        Çünkü büyüklüğün sadece lafta kaldığını bir fark ederlerse madara olursun.

        Alın demokrasi çıtasını yukarı.

        Açın kapıları.

        Büyük Türkiye öyle olur.

        Böyle olmayacağı kesinlik kazandığına göre!

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

        Öküze benzemek isteyen kurbağanın hikâyesini herkes okuduğu zaman.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar