CHP, yeminini bozacak mı?
BAŞBAKAN tutuklu vekiller için raconu kesti.
“Yasalar belli, özel düzenleme yapılamaz.”
Zaten konunun bu noktaya geleceği başından belliydi.
Çünkü en başından beri Başbakan Erdoğan’ın tavrı çok açıktı.
Tutuklu vekillerin serbest kalması için özel düzenleme yapılmasına hiç sıcak bakmadı.
Gerek Meclis Başkanı Çiçek, gerekse AK Partili temsilciler bazı çalışmalar yaptılar ama Başbakan bunlara hiç müdahil olmadı.
“Özel düzenlemeye karşı olduğunu” başından beri söyledi.
Özel düzenleme olmadan bu işin olmayacağını da gayet iyi biliyordu.
Başbakan’ın tarzını bilenler bilir.
Eğer bu işin “halledilmesini” isteseydi, bu iş böyle sürünmezdi. Talimatı verir, “Bu işi halledin. Ne gerekiyorsa yapın” derdi.
Gereken yapılır, tutuklu vekiller serbest kalırdı.
Ama Erdoğan bu konuda asla taviz verecekmiş gibi durmadı, böyle bir imada dahi bulunmadı.
Konu bu noktaya geldiğine ve bence kapandığına göre, şimdi düşünmesi gereken CHP.
Cumhuriyet Halk Partisi, bu konuda başından beri hata yaptı.
Tutuklu kişilerin aday gösterilmesinin elbette sembolik bir anlamı olabilirdi ama sonrası hiç düşünülmedi.
Seçimden öncesinde, seçilmelerinin tutukluluk hallerinin sona ermesine yetmeyeceği belliydi ve böyle bir niyeti olmadığını Başbakan kürsüden söyledi.
CHP yine de aday gösterdi.
Kendi bilecekleri şey elbet.
Seçilmelerinden sonra düşünmeden bir eylem başlattı CHP.
Hangi aklıevvelin fikriydi bilmiyorum ama “Vekillerimiz serbest bırakılmadan yemin etmeyeceğiz” dediler.
Başbakan Erdoğan orada da netti:
“Tükürdüklerini yalarlar.”
CHP, tornistan yapabilmek için içi boş bir formüle imza attı.
Sözde bir protokol hazırlandı.
Tutuklu vekillerin serbest kalabilmesi için herkesin elinden geleni yapacağını söyleyen ama hiçbir geçerliliği olmayan, hiçbir anlam ifade etmeyen, hiçbir somut tarafı olmayan bir protokol.
CHP bu protokole mal bulmuş Mağribi gibi sarıldı ve “İş tamam” diyerek yemin etti.
Ancak üzerinden neredeyse 10 ay geçti ve bir adım bile ilerleme sağlanmadığı gibi bundan böyle de sağlanamayacağı artık kesinleşti.
CHP şimdi ne yapacak çok merak ediyorum.
Protokol bir işe yaramadığına göre yemini bozup Meclis’i terk mi edecekler?
Yoksa “Yapacak bir şey yok” diye devam mı edecekler?
Aslında CHP’nin durumunu da biraz anlayışla karşılıyorum.
Gücü elinde bulunduranla pazarlık zor iş. CHP bunu iç politikada yaşıyor, içeride CHP’ye bunu yaşatan iktidar ise aynı şeyi dış politikada...
Ben suçluyu buldum
TELEVİZYONDA Nihat Özdemir’i dinleyince cumartesi günü oynanan derbi maçının ardından çıkan olaylarda kimin suçlu olduğunu anladım.
Kimse kızıp bozulmasın, tartışmasız bir biçimde, kesin delillere dayanarak söylüyorum, Şükrü Saracoğlu Stadı’nda çıkan ve daha sonra sokaklara yayılarak polis araçlarının devrilip yakılmasına, benzin istasyonlarının kundaklanmaya çalışılmasına, polise bıçak çekilmesine kadar varan olayların tek bir müsebbibi var.
O müsebbibin adı da GALATASARAY.
Evet.
Kesinlikle ve kesinlikle tüm olanların sorumlusu Galatasaray Spor Kulübü’dür.
Bakın Galatasaray’ın suçlarını sıralıyorum:
1.Medya tüm Türkiye’yi Fenerbahçe’nin şampiyonluğuna hazırlamışken, Fenerbahçe taraftarları şampiyonluk kupasını almak için stada gelip ortalığı bayram yerine çevirmişken, orada maçı berabere bitirip şampiyon olmak, spor tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir tahriktir. Galatasaray orada maçı berabere bitirmese ve şampiyon olmasa bu olayların hiçbiri çıkmayacaktı.
2. Hadi bir densizlik, bir cahillik yaptın ve şuursuzluk eseri şampiyon oldun. Peki ya o sevinç neyin nesi? Ulan doğru düzgün bir takım şampiyon olduğu için sevinir mi? Şampiyon olunca yapman gereken, bu büyük ayıbın utancıyla koşarak soyunma odasına gitmek ve uzun süre oradan çıkmamaktır. Galatasaraylı futbolcular ve teknik kadro şampiyonluğa sevinerek ciddi bir suç işlemiştir. Bunun hesabı Galatasaray’dan sorulmalıdır.
3. Suçlar bununla da sınırlı değil. “Kupa töreni burada yapılacaktı. Biz kupayı burada almak istiyoruz” demek de neyin nesi? Evet federasyon kupa töreninin Saracoğlu Stadı’nda yapılacağını açıkladı ama Fenerbahçe’ye verilecek kupanın töreniydi. Siz federasyonun açıklamasını yanlış anlayın, sonra tutturun “Kupamızı isteriz” diye. Bir kulüp haddini bilir kardeşim. Fenerbahçe için düşünülen kupa törenini siz hangi hakla istiyorsunuz?
Bütün bu somut delillere bakarak, maç sonrası çıkan olayların Galatasaray’ın suçu olduğunu söylüyorum.
Umarım Türkiye Futbol Federasyonu kararını buna göre verir ve Galatasaray önümüzdeki yıl tüm maçlarını seyircisiz oynama ve lige 48 puan geriden başlama cezasına çarptırılır.
“Niye 48?” diyeceksiniz.
48, çünkü Galatasaray’ın sorumsuzluğu yüzünden dün mahkemeye çıkarılan Fenerbahçeli taraftar sayısı 48.
Her mağdur için 1 puan.
Susun biraz
PAZARTESİ günü Habertürk'ün yayınına çağırdılar.
Galatasaray yönetiminden tek bir ricada bulundum.
"Ortam gergin. Fenerbahçe zaten yeterince bunalmış vaziyette. Bu ortamı daha fazla germeyin. Biraz susun. Konuşursanız durduk yerde olayın içine gireceksiniz. Alakanız olmayan bir konudan ötürü yıpranacaksınız. Türk sporunu da yıpratanlar arasına katılacaksınız" dedim.
Ama dinlemediler.
Bir kez de yazıyla çağrıda bulunuyorum.
Susun artık lütfen!
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Ata sözlerinin boşuna söylenmediğini anladığımız zaman.