Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Keşfet

Naylon poşeti para ile satmanın çevreci olmaya yettiğini zannetmek kimilerine görevini yapma ve vicdanını rahatlatma hissi uyandırsa da, aslında Türkiye çevre duyarlılığından hiç bu kadar uzak olmamıştı.

Bunun iyi örneklerinden biri de 6 Kasım’da Boğaz’ı gemi geçişine kapayıp balık avına açma kararı.

Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı sanki kendi üzerine vazife imiş gibi böyle bir karar alıyor ve açıklıyor.

Oysa balık avcılığının bu bakanlık ile uzak yakın ilgisi yok.

Balık avcılığı izni vermek bu bakanlığın yetkisinde değil, hele hele İstanbul Boğazı gibi endüstriyel balık avcılığına kapalı bir alanda özel izin yaratmak, Ulaştırma ve Altyapı’nın hiç ama hiç haddi değil.

Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın bu iznine karşı Tarım Bakanlığı hemen bir açıklama yapıyor ve “Serbest olan lokasyonlarda” diyerek yetkisiz alınmış saçma karara “Dur bir dakika. O kadar da değil” diyor.

Ve Boğaz’da sadece daha önce de izinli olan Beykoz’a kadar olan bölümde avlanmaya izin verileceğinin üzerine basıyor.

Sonunda iş büyüyor ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, yetki aşımı yaparak verdiği gayrıyasal izinden geri adım atmak zorunda kalıyor.

Tarım Bakanlığı'na bu düzeltme için teşekkür etmek gerek ama aslında doğru olan tüm Boğaz’ı balık avına kapamak.

Çünkü Boğaz’da balıkçılık yapmak demek, bir huniye sıkıştırılmış balıkları insani olmayan bir biçimde tuzağa düşürüp avlamak demek.

Daha önemlisi ise Beykoz Çukuru denilen bölge, Boğaz’da çinekopun ürediği bölge olarak tüm balıkçılar tarafından biliniyor.

Parmak kadar lüfer yavruları çinekop adı altında burada yok ediliyor.

Dahası tüm boğazlar ve Marmara’da yasak olmasına karşın buradaki gırgır teknelerinin arasına karışan troller de deniz dibine büyük zarar veriyor.

Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın bu kararının ortaya çıkmasından ve bir başka bakanlığın basiretli tutumu sayesinde katliamın durdurulmasından sonra şimdi çevir kazı yanmasın operasyonu başlamış durumda.

Hükümette koordinasyon ve yetki karmaşası olduğu gerçeğini gizlemek için “Bu kararın gayesi Türkiye’nin boğazlarda tam hakimiyeti olduğunu göstermek için trafiği yasaklamaktı” diyorlar.

O zaman bunu “Boğaz’daki canlı yaşamını, üreme ve geçiş dönemlerinde korumak için boğaz trafiğini kesiyoruz” derdiniz.

Çok daha doğru ve eleştirilemeyecek bir karar olurdu.

Tabii dediğiniz gerekçe gerçek olsaydı.

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar