Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Keşfet

İçişleri Bakanlığı ne kadar övünürse övünsün, Türkiye’de ne yazık ki, bazı cinayetlerle ilgili ortada çok kuşkulu durumlar var.

Bunlardan biri üzerinden 22 yıl geçmiş olan Çağla Tuğaltay cinayeti.

5 Haziran 2000 tarihinde Şişli’de 14 yaşında bir kız çocuğu tecavüze uğradı ve boğazı kesilerek öldürüldü.

Geçen zaman içinde sürekli yeni deliller ve son olarak da ciddi DNA bulguları elde edildi.

Hatta birtakım zanlılar da var.

Ama kimse kılını kıpırdatmıyor.

Zanlının kimliğinden ötürü korunduğu vehmi giderek gerçeklik kazanıyor.

Benzer bir olay ise Dorukhan Büyükışık cinayeti.

Bu öyle 22 yıllık da değil.

Dorukhan, emekli Tümgeneral Ethem Büyükışık’ın oğlu.

Dorukhan Büyükışık İzmir’de evlerine yakın bir inşaat alanında ölü olarak bulunuyor.

Adli Tıp, yüksekten düşerek öldüğü yolundaki iddiaları baştan çürütüyor.

Ancak Emniyet’in incelemesi ya da incelememesi tam bir rezalet.

Bölgedeki 19 güvenlik kamerasının kayıtlarına doğru düzgün bakılmıyor.

Olay yerinde bulunan cep telefonundaki parmak izlerinin polis tarafından silindiği Jandarma raporu ile ortaya çıkarılıyor.

İnşaattaki bekçilerin ve olay yerine çok yakın bir konteynırda yatan işçilerin ifadesine bile başvurulmuyor.

Mobese kayıtları 2 yıl boyunca incelenmiyor, güvenlik kamerası kayıtları ise siliniyor.

Olay yeri inceleme raporları dosyaya iki yıl boyunca koyulmuyor.

Dosyayı okudukça bir cinayet nasıl karartılar ya da polis bir cinayeti nasıl soruşturursa çözemez dersi gibi tam bir felaket ortaya çıkıyor.

Bu ikisi bildiğimiz, duyduğumuz, basına yansıyan olaylar.

Kim bilir başka nerelerde, hangi suçlar araştırılmıyor ve hatta belki örtbas ediliyor.

Asayişi ve güvenliği sadece bir terör örgütü karşısında elde edilen başarılara bağlamak ne yazık ki, milletin güven duygusunu tatmin etmeye yetmiyor.

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar