Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Keşfet

Kamu ortaklığı bulunan şirketlerin yönetim kurulu üyelerine ödediği “Huzur hakkı” yani toplantıya katılma ücretlerindeki artış oranları ve bu ödemelerin toplam miktarları ekonomik kriz ortamında pek çok kişiyi en azından vicdanen rahatsız etti.

Kafası çalışan herkes huzur hakkı ödemelerindeki yüksek oranlı artışların gerçek enflasyonu yansıtan bir oran olduğunu söylüyor.

Muhtemelen de öyledir.

Bana göre ise dev bir kurumu başarıyla yöneten yönetim kurulunun üyeleri, dünyanın her yerinde doğru düzgün bir ücret alırlar.

Bu işi yapabilecek kapasitede olan insanlara iyi bir ücret ödenmesi normaldir.

Ancak bu ödemelerin normal sayılması için ise iki şart vardır.

Birincisi şirketin başarısı.

İkincisi yönetime atanan kişilerin bu görevi yapabilme konusundaki yetkinlikleri.

İlk kriter çok daha basit ve somuttur.

Şirket kar ediyorsa, para kazanıyorsa yönetim kurulu üyelerinin aldığı huzur hakkı kimseye batmaz.

Tabii bu huzur hakkı fahiş değilse.

Bununla ilgili Türk yargısının içtihatları var.

Yargıtay, huzur hakkı ödemelerinin şirketin karlılığına bağlı olması gerektiğini ve kara oranının yüksek olamayacağını açıkça söylemiş ve kimi yerde bu ödemeleri iptal etmiş.

Yani hem şirket zarar edecek, hem yönetim kurulu huzur hakkı alacak pek olmuyor.

Diğer mesele ise bana göre en az bu kadar önemli.

Elbette bir ödeme alacaklar ama bunu hak etmek koşulu ile.

Şirketin faaliyet alanında ya da faaliyetlerini genişletmek istediği alanlarda uzman olmak, şirkete katkı sağlayabilecek pozisyonda olmak şartı ile.

Huzur hakkını eski milletvekilleri ve eski bakanlara para aktarma mekanizması olarak kullanmamak koşulu ile.

Huzur hakkı vicdanları huzursuz etmemeli.

Ediyorsa hak değildir.

Net.

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar