Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Gençler hatırlamaz, bu otoyollarda kullandığınız OGS yani Otomatik Geçiş Sistemi Türkiye’ye gelsin diye 1990’larda çok uğraşmıştım.

        Nitekim bizim yazmamız, bürokrasinin de bunu ciddiye alması sonucu OGS sistemi kurulmuştu.

        Daha sonra niyeyse buna bir de HGS eklendi.

        HGS eklenirken büyük bir hesapsızlık yapıldı ve geçiş noktalarına en azından birkaç adet de kredi kartı ile çalışan geçiş noktası eklenmediği için özellikle yabancı plakalı araçlar, otoyolları bedava kullanmaya başladı.

        Ve durduk yere hiçbir yararı olmayan ikili bir sistem uygulanır oldu.

        Ve şimdi yine yeni bir uygulamaya geçiliyor.

        OGS iptal ediliyor.

        Herkes HGS’ye geçecek.

        Bir dünya masraf, bir dünya iş, bir dünya vakit kaybı.

        Niye?

        Belli değil.

        Bana sorarsanız tek bir nedeni var.

        Milletten yeniden para toplamak.

        Durduk yere millete iş ve masraf çıkarmak, para toplamak.

        Yazık bu halka, her ne kadar müstahak olsak da yazık.

        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00
        Yazı Boyutu

        CHP'nin başına Fatih Erbakan geçer mi

        CHP'nin başına Fatih Erbakan geçer mi
        0:00 / 0:00

        Siz değerli okurlar sorup duruyorsunuz, “28 Şubat’taki 6 liderin zirvesine katılmadın, bu konuda bir şey yazmadın. Davetli değil miydin, niye yazmadın” diye.

        Okur doğru düzgün bir şekilde hesap sordu mu, o hesap verilir.

        6'lı Zirve’ye davetliydim.

        Ama gitmedim.

        Niye gitmedin diye soracak olursanız, pek sosyal biri değilim, daha doğrusu sosyalleşme konusunda oldukça seçici olmaya başladım son zamanlarda. O davetli listesine göz atınca ne yalan söyleyeyim, bazıları ile aynı ortamda bulunmak, göz göze gelmek, mecburen selamlaşmak dahi istemedim.

        Bu nedenle gitmemeyi tercih ettim.

        İçeriğinden bağımsız olarak, bu zirve ile ilgili ne düşündüğümü daha önce yazmıştım zaten.

        Kardeşlerin bile bir araya gelmediği, bölüm bölüm bölünmüş bir Türkiye’de birbirinden bu kadar farklı düşüncelere sahip siyasi oluşumların liderlerinin ülkenin geleceği için bir araya gelmelerini çok önemli ve çok doğru buluyordum.

        Bunu da açıkça yazdım.

        Ancak 28 Şubat'taki Zirve ile ilgili tek kelime bile yazmadığım doğru.

        Çünkü benim için 28 Şubat’ta yapılan zirve, 27 Şubat günü sona erdi.

        Zirveden bir gün önce, gitmeme kararımın ne kadar doğru olduğunu anladım.

        Çünkü Necmettin Erbakan’ı anma töreninde CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun yaptığı konuşma, benim zirveyle ilgilenmeme gerek bırakmadı.

        Çünkü o gün CHP Genel Başkanı, kendisine ve hepimize yol gösterici olarak “Necmettin Erbakan’ı” gösterdi.

        Şaka değil, gerçekten kürsüye çıktı ve “Erbakan’ın yaşamı hepimiz için yol göstericidir” dedi.

        Rahmetli bir eski siyasetçiye, eski Başbakan’a saygı göstermek başkadır, tabii ki anlarım.

        “Gerçek millici oydu bugün milli lafını ağzından düşürmeyenler değil” dese yine anlarım. “Haksızlığa maruz kalmış bir siyasetçiydi, bugüne bakınca o zaman söylediklerini daha iyi anlıyoruz” dese yine de anlarım.

        Ama “Hepimize yol gösterici” olarak sunmasını anlayamam.

        Kimseye de anlatamam.

        Başkalarının fikirlerine saygı duymak başkadır, başkalarına dönüşecek kadar fikri altyapıdan yoksun olmak başkadır.

        Kibarlık başkadır, cılkını çıkarıp kimliksizleşmek başkadır.

        Bu yüzden de 27 Şubat günü CHP Genel Başkanı’nın ağzından bu cümleyi duyduktan sonra, benim için 28 Şubat’taki zirvenin hiç ama hiçbir anlamı kalmadı.

        Bu yüzden tek kelime bile yazmadım.

        Atatürk’ün kurduğu CHP’nin fikren temsil edilmediği bir zirve ile ilgili ne yazabilirdim ki!

        Eğer CHP de Kılıçdaroğlu ile aynı fikirde ise, kendilerine bir tavsiyem var.

        Fatih Erbakan’a genel başkanlık teklif etsinler.

        Çakmasından ise, hakiki Erbakancı bir liderle daha iyi yol alırlar.

        Petro olacaktı, Hitler oluyor

        Petro olacaktı, Hitler oluyor
        0:00 / 0:00

        Rusya giderek bir büyük devlet gibi davranmaktan uzaklaşıyor, sorumsuz terör devletine dönüşüyor.

        Egemen bir ülkeye, keyfi bir biçimde saldırmasına taraftarları kılıf bulmaya çalışırken, o Rusya’yı cansiperane savunanları bile açığa düşürecek her türlü adımı atıyor.

        Sivillere yönelik saldırıları, bir başkenti bombalarla yok etmesi, sivil asker ayrımı yapmadan herkesi hedef alması yetmiyormuş gibi, şimdi bir de Avrupa’nın en büyük nükleer santraline saldırıyor.

        Zaporizhzhia Nükleer Santrali’ne.

        Her biri 950 mw güç üreten 6 ünitesiyle Avrupa’nın en büyük, dünyanın da en büyük 10 santralinden biri olan bu santral, Türkiye’de yapılmakta olan Akkuyu Nükleer Santrali'nden yüzde 30 daha yüksek kapasiteli ve zenginleştirilmiş uranyum kullanan bir santral.

        Rusya tarafından vurulan santralin 4000 mw'lık Çernobil’den de daha büyük ve Türkiye’ye çok daha yakın.

        Çernobil, Ukrayna’nın kuzeyinde yer alırken, Zaporizhzhia Nükleer Santrali ülkenin güneyinde Karadeniz’e çok yakın bir bölgesinde yer alıyor.

        Ve tüm Balkanlar ve tabii Türkiye için büyük tehdit oluşturuyor.

        Tüm diktatörler gibi giderek sorumsuzlaşan Vladimir Putin, bir devlet adamı kimliğini giderek yitiriyor, Kuzey Kore liderini bile aratacak şizofrenik bir kişilik olarak sadece kendi halkı için değil, hepimiz için bir tehdide dönüşüyor.

        Büyük Petro olmak amacıyla çıktığı yolda kifayetsiz bir Hitler’e dönüşüyor.

        Tam teşekkür edecektim

        Tam teşekkür edecektim
        0:00 / 0:00

        Birkaç gün önce Tarım ve Orman Bakanlığı’nın geçmişte düzenli olarak yayınladığı tağşiş, taklit ve hileli ürünler listesini 18 aydır yayınlamamasını eleştirmiştim.

        Bakanlığın yıllardır düzenli olarak yayınladığı ve türlü tartışmalara rağmen yine de gıda sektörünün kendine çeki düzen vermesini de sağlayan bir uygulamadan niye vazgeçildiğini sormuştum.

        Bakanlık bana doğrudan bir yanıt elbette vermedi ama benim yazıdan birkaç gün sonra 18 aydır yayınlanmayan liste yayınlandı.

        Ben de memnun oldum ve dünkü Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’ye teşekkür etmek istedim.

        Ama yazılar uzayınca bugüne bıraktım teşekkürü.

        Ama sabah kalktım bir de ne göreyim.

        Memlekete istikrar getiren Başkanlık sisteminde bir bakan daha görevden alınmış ya da yeni moda tabiriyle “Affedilmiş”.

        Keşke dün teşekkür etseydim diye düşündüm.

        Ama bu sefer de “Maşallah dediğin 40 gün yaşamıyor” derlerdi.

        Neyse memlekette herkes gidenin arkasından konuşur.

        Ben arkadan teşekkür edeyim.

        Vallahi zeytin daha değerli

        Vallahi zeytin daha değerli
        0:00 / 0:00

        Bu ülkeyi, bu toprakları aşka sevdiğini söyleyen politikacılar, iktidar sahipleri ve mensupları.

        Bu ülkenin hem doğal, hem ekonomik zenginliği olan zeytinlerimizden, zeytinliklerimizden ne istiyorsunuz?

        Çocuklarınızın, torunlarınızın, torunlarınızın torunlarının bu ülkede yaşamayacağını mı düşünüyorsunuz?

        O yüzden mi bu ülkeyi yaşanmak hale getirmek için uğraşıyorsunuz?

        Bir damla insanlığınız, bir katre vatan sevginiz, bir cüz Allah inancınız var ise yeşile olan bu düşmanlığınızdan vazgeçin.

        Çekin elinizi zeytinliklerden.

        Yemin ediyorum o zeytinlikler, altından çıkaracağınız beş para etmez linyitten daha fazla ekonomik değere sahip.

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
        0:00 / 0:00

        Bu ülkede delirmeden geçen her günümüze şükrettiğimiz zaman.

        Diğer Yazılar