Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        AFRİN’in PKK/ PYD teröristlerinden temizlenmesine yönelik “Zeytin Dalı Operasyonu” beklendiği üzere başarıyla devam ediyor.

        Uluslararası kamuoyundan en azından devletler düzeyinde “şimdilik” kaydıyla da olsa “çatlak ses” yükselmiyor.

        Belli ki meselenin diplomasi ayağı başarıyla yürütülmüş.

        İlerleyen aşamalarda mutlaka “Durun” demeye başlayanlar olacaktır ama “Uçaklarınızı vururuz” diyen Suriye bile Rusya’nın telkiniyle “sakin” bir bekleyiş içinde.

        İran etkisindeki Kürdistan Yurtseverler Birliği yani Talabani’nin partisi dışında PKK’ya destek öneren de yok.

        Hiç değilse açıkça öneren yok.

        Güvenilir askeri ve sivil uzmanlardan aldığım bilgiye göre, bu “diplomatik başarı” her an yeni bir “meyve” verebilir.

        O meyvenin adı da “Münbiç”.

        Biliyorsunuz, Afrin’deki PKK/ PYD teröristleri, Rusya’nın himayesi altındaydı, ama Rusya Türkiye’nin talebi üzerine bu operasyona “kayıtsız” kalmayı tercih etti, hatta Türkiye lehinde açıklamalar yaptı.

        Münbiç ise biraz farklı.

        Münbiç’teki terörist gruplar, ABD şemsiyesi altında ve ABD’yle işbirliği içinde.

        ABD, Afrin’deki harekâtımıza, “Orası bizimle ilgili bir bölge değil, ne yaparsanız yapın” dedi ama Münbiç’te taraf.

        Güvenilir kaynaklardan gelen bilgiye göre, Türkiye, Münbiç’e yapılacak bir operasyon konusunda ABD ile hemen hemen anlaşmış durumda.

        Buna göre ABD, Münbiç’te Türkiye’ye güvenli bir bölge bırakma konusuna olumlu yaklaşmaya başlamış.

        Bunun neticesi olarak da bir kolordumuz, Münbiç’e operasyon için gerekli konumu şimdiden almış.

        Yani artık Münbiç için de “Bir gece ansızın gelebiliriz” mottosu geçerli.

        ***********

        TOKİ’DEN DUVAR VE YOL

        HEM kontrolsüz mülteci girişini hem de terörist geçişini engellemek amacıyla Türkiye bir süre önce Suriye sınırına bir duvar örmeye başlamıştı.

        Bu duvar tamamlandı.

        Hatay Yayladağı’ndan başlayan duvar Urfa’ya kadar uzanıyor.

        Duvarın yapımını TOKİ üstlenmişti.

        İlginç bir durum, duvarın inşası için yerel müteahhitleri kullanan TOKİ’den aldığım bilgiye göre, tüm müteahhitler işi öngörülen zamanda ve öngörülen bütçe içinde tamamlamış.

        Yani hiçbir müteahhit “patlamamış”.

        Türkiye açısından en az duvar kadar önemli olan ise duvar boyunda sınırı takip eden yol.

        Daha önce böyle bir yol yoktu ve sınır boyunda ciddi sorunlar vardı.

        Mayınlı arazilerin nerede başlayıp nerede bittiği belli olmadığı gibi, sınırın bazı bölgelerine ulaşım neredeyse imkânsızdı. Bazen birkaç kilometre mesafedeki iki sınır noktası arasındaki ulaşım için 100 kilometrelik bir yol yapmak gerekiyordu.

        Bu “sınır boyu yolu”yla böyle bir sorun kalmadı. Sınır boyunda kesintisiz devriye imkânı sağlandı.

        Bu hem sınır güvenliği hem de askeri lojistik açısından çok önemli.

        Peki 600 kilometrelik bu “soğuk asfalt yol” ve “sınır duvarı” kaça mal oldu?

        İşin büyüklüğüne oranla “komik” sayılabilecek bir para.

        Toplam maliyet üç aşağı beş yukarı 1 milyar TL olmuş.

        TOKİ’yi bu kadar çabuk ve asgari maliyetle bu işi tamamladığı için kutlamak lazım.

        ***********

        YERLİ TANK HEMEN ŞİMDİ

        GAZETELERDE Suriye sınırında yan yana dizilmiş Leopard tanklarının fotoğraflarını gördüğüm anda, “Eyvah, şimdi Almanya’dan bir zırıltı çıkacak” demiştim.

        Beni şaşırtmadılar.

        Alman medyasında, “Biz bu tankları Türkiye’ye NATO çerçevesinde verdik, Suriye’ye operasyon yapsınlar diye değil” yaygarası başladı bile.

        Bu yaygara yeni değil.

        Daha önce de, 1990’larda bu tanklar terörle mücadelede kullanılıyor diye kıyamet koparmışlar ve uzun süre bu tankların parçalarının verilmesine ambargo koymuşlardı.

        Şimdilik koparılan kıyamet sadece bazı medya organlarıyla sınırlı.

        Ancak gerek PKK gerekse FETÖ işbirliğiyle bunun daha da büyük bir gürültüye dönüşeceğinden kuşkum yok.

        Şimdilik bu konuda sesini çıkarmayan Alman hükümetine karşı bir kamuoyu baskısı yaratmayı hedefleyecekler ve demokratik ülkelerde hükümetler buna uzun süre kayıtsız kalamazlar.

        Demek ki, yerli tank projesi çok önemli.

        Ve görülen o ki bunun motorunun Almanya’dan alınmaması gerektiği yolundaki karar da doğru.

        Bu yerli tank meselesini daha fazla uzatmamak lazım.

        ***********

        ANLIYOR, KONUŞAMIYOR

        GAZETECİ dostlarımız, Washington Post’un Nixon yönetiminin yalanlarını ortaya çıkaran bir haberini, o dönemdeki medyasiyaset ilişkisini ve baskıları anlatan “The Post” filmini anlata anlata bitiremiyor.

        Gerçi Soner Yalçın, “O bir derin devlet operasyonuydu ve gazete de bunun içindeydi” diyor ama çoğunluk “İşte gazetecilik budur. Gazete ve gazetecilik böyle olmalı” diye anlatıyor.

        Bu filme övgüler düzen gazetecilerden anladığım şu:

        Bu arkadaşlar iyi gazetecilik nedir, nasıl yapılır biliyorlar ama kendileri yapamıyorlar.

        Bu biraz, “İngilizce’yi çok iyi anlarım ama konuşamam” diyenlere benziyor.

        ***********

        DEVLETLE AYNI DÜŞÜNMEK

        BİR grup yazar, sanatçı, gazeteci bir bildiriye imza atıp Afrin’e yapılan operasyona karşı çıkmış.

        Çok çok daha kalabalık bir başka grup ise bunlara sövüyor, sayıyor, kızıyor.

        Yapmayın yahu.

        80 milyonluk bir toplumdan birkaç kişi de “Savaşa karşıyım” diyebilsin.

        İçlerinde farklı ajandaları olanlar da vardır elbet ama “Savaşa karşıyım” diyen herkese de “Hain, düşman” yaftasını yapıştırmayın, yapıştırmayalım.

        Üstelik bazen bir İsrailli fikir insanı İsrail’in tezlerine, yaptıklarına karşı çıkıp eleştirince ya da aynı şeyi bir Alman, bir Amerikalı, bir Fransız kendi ülkesine karşı yapınca ona da “Hain” diyor muyuz!

        Olabilir bunlar.

        Bir ülkede bazı insanlar, ülkelerinin politikalarını, uygulamalarını beğenmeyebilir, eleştirebilir.

        Hainlik, ihanet başka kavramlardır.

        İçlerinde yoktur demiyorum, olabilir.

        Ama herkes de devletle aynı düşünmek zorunda değil, devletle ve çoğunlukla aynı düşünmüyor diye hain olarak nitelendirilemez.

        ***********

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

        Bilgili aptalların daha tehlikeli olduğunu bildiğimiz zaman.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar