NYT'den Kudüs tepkisi
“DÜNYADA İsrail tezlerini en fazla savunan etkili gazete hangisidir?” diye soracak olsanız alacağınız yanıt büyük bir ihtimalle “New York Times” olacaktır.
Ve dün o New York Times’ta, Trump’ın büyükelçiliği Kudüs’e taşıyarak Kudüs’ü resmen başkent olarak tanıyan ülke olma konusunda attığı adımı eleştiren, hem de zehir zemberek cümlelerle eleştiren bir makale geniş biçimde yer aldı.
Kendinden önceki başkanların beceremediği Ortadoğu barışını tesis etme konusunda iddialı laflar eden Trump’ın bu adımının çok yanlış olduğunu ve bunun Ortadoğu’ya daha fazla sorun getirmekten başka bir işe yaramayacağını anlatan makalede, Cumhurbaşkanı Erdoğan en üst tonda tepki gösteren lider olarak zikredilirken, Mısır ve Suudi Arabistan’ın da kararı yanlış bulduklarını Trump’a aktardıkları ve ABD’nin Ortadoğu’daki tüm müttefiklerini kaybetmenin ötesinde çok vahim gelişmelere neden olacak bir adım attığı açıkça dile getirildi.
NYT, Trump’ın Ortadoğu’da barışı gerçekten istemediği, tam aksine barış olasılıklarının tümünü sabote ettiğini öne sürdü.
Beyaz Saray’ın “Biz Kudüs’ün tamamının İsrail’e ait olduğunu savunmuyoruz. Elçiliğimiz sadece Kudüs’ün İsrail’e ait bölümünü tanıdığımızı gösterir” açıklamasının gülünç olduğu da belirtilen makalede, 1967’de işgal edilen Doğu Kudüs’ün şimdi yine tehdit altına gireceği iddia edildi.
Makale, Türkiye’de en İsrail karşıtı gazetelerin yazabileceğinden fazlasını yazdı işin özü. Bakalım şimdi Trump yönetimi NYT’yi, “Amerikan çıkarlarını zedelemek, güç odaklarının etkisi altında kalmak ve üst akıla hizmet etmekle” suçlayacak mı?
************
Eşek ve semer
ABD, Kudüs’ü başkent olarak tanıdığını ilan edince, biz de İsrail’le diplomatik ilişkileri kesmekle tehdit ettik.
Eşeğini dövemeyen semerini dövermiş.
Gerçi ABDİsrail ikilisinde kimin eşek olduğu zaman zaman tartışmalı hale gelir ama çok da önemli değil.
Birini dövmek, öbürünü dövmek gibi olur genelde.
İlginç olan ise İsrail’in NATO’da temsilci bulundurmasına onay veren de birkaç yıl önce bizim ülkemizdi.
Anlaşılan İsrail de bizi kandırmış.
*****************
İçişleri Bakanı Soylu: Onların geleneğinde var, ben ise şartlı söyledim
İÇİŞLERİ Bakanı Süleyman Soylu aradı.
Yunanistan’dan...
“CHP’liler haklı değil; çünkü ben o cümleyi Kemal Kılıçdaroğlu’nun sözlerinden sonra söyledim. Onun sözlerine yanıttı” dedi ve ekledi:
“Ben şartlı olarak söyledim. İspat edemezsen kimin boynuna geçer demem o yüzden. Çünkü Cumhurbaşkanı’na yönelik o imayı yaptıktan sonra ispat mükellefiyeti onda. Ama şunu da söyleyeyim; bizim siyasi geleneğimizde kimsenin boynuna ip geçirmek yok fakat CHP geleneğinde bu var. Daha önce de bu ülkede Başbakan’ın boynuna ip geçiren bir düşünce, bugün hâlâ aynı tehdidi herkese savurabiliyor. Ben de buna yanıt verdim.”
**********************
LAUSANNE
LOZAN Anlaşması’nın revizyonu gerekir mi, gerekmez mi bilmiyorum.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kuruluş anlaşmasıdır bir anlamda ve önemlidir.
Sevr’i ortadan kaldıran anlaşmadır.
Yenilenme ihtiyacı hasıl olmuş olabilir.
Karar verme merciinde değilim.
Ancak bildiğim bir şey var.
Eğer bir yenilenmeye gidilecekse zaman hiç de uygun değildir.
Birilerinin zaten bölgede haritaları yeniden çizme arzusunu gizlemediği dönemde, Türkiye haritasının güvencesi olan bir anlaşmayı masaya getirmek, hiç de lehimize olmayan sonuç doğurabilir.
Hele hele dünyada dostumuzun kalmadığı bir “değerli yalnızlık” döneminde.
**************
İŞVERENE ŞİDDET VE CEBİR
FATİH Terim’in Futbol Federasyonu’na açtığı “alacak davası”, spor çevrelerinin en çok konuşulan mevzuu olmayı sürdürüyor.
Terim, “Ben istifa ettim. Başkan kabul etmedi. İki gün sonra görevime son verdiklerini söylediler. Ben istifa ettiğimde kabul etselerdi tazminat falan istemezdim” diyor.
Gerçek böyle ise Terim haklı.
Peki bu dava ne olur?
Terim kazanır mı?
Geçtiğimiz günlerde Yargıtay’ın ilgili dairesinde görev yapmış bazı hukukçularla konuştuk.
“Böyle bir dava sizin önünüze gelse ne olurdu?” diye sordum.
Yanıt ilginçti:
“Bu dava bizim görev yaptığımız dönemde önümüze gelse, Terim’i haksız bulurduk. İş akdi feshedildiyse bile, bu haklı fesihtir. Çünkü Terim’in işyerini basarak dövmeye kalkıştığı kişi, Futbol Federasyonu Yönetim Kurulu üyesidir. İş hukuku açısından bu ‘İşverene şiddet ve cebir uygulamak’ demektir. Bu da işverenin haklı fesih sebebidir. Terim kuruş alamaz.”
*********
Gıpta
ÖNCEKİ gün Paris’te bazı bilimsel toplantılara katılıp kimilerinde konuştuktan sonra aralardaki boşluklarda müze gezdim.
Doğa tarihi müzesini, paleontoloji müzesini dolaştım.
Bilime yön veren büyük bilim insanlarının yaşadıkları yerleri gezdim.
Laboratuvarlarını gördüm.
O müzeleri gezen, kimi ilkokul, kimi lise öğrencisini gördüm ve çok imrendim.
Bizim çocuklarımızın gezebileceği böyle müzelerimiz niye yok diye gıpta ettim ve üzüldüm.
**************
Bula bula...
ITIR Esen adında bir kız güzellik yarışması kazanmış.
Sonrasında geçmişte söylediği aptalca bir cümle ortaya çıkmış.
Tacı geri alınmış, kızcağız da pişmanlığını dile getirmiş.
Konu kapanmış.
Ancak şimdi bu kıza dava açılıyormuş.
Hayatımda daha anlamsız bir dava duymadım desem yalan olur ama bu dava da ilk 10’a girer.
Yahu 18 yaşında bir çocuğun attığı bir tweet ya da Instagram mesajında, somut olarak kimse de hedef alınmamışken, bu dava olacak iş mi?
Buna işgüzarlık denmez de ne denir?
Rasim Ozan Kütahyalı’ya bile dava açılmamışken, ki açılsın demiyorum, bula bula bu kız çocuğunu mu buldunuz dava açacak!
****************
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
İmrenmenin ilerlemeyi, kıskanmanın gerilemeyi getirdiğini anladığımız zaman.