Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Ülkemizdeki Benjamin Button’lar çoğalıyor. Öyle “Yaş gelmiş iş bitmiş” devri tarihe karışıyor.

        Ben çocukken 30-40 yaşındaki kadınlar gözüme kocaman gelir hatta “teyze” derdim. Şimdi “Daha çocuk” diyeceğim neredeyse.

        O kadar gençleşti kadınlar.

        Mesela yıllardır Nebahat Çehre, Ajda Pekkan’ı konuşuyoruz ama artık bu kadınların peşinden öyle kadınlar geliyor ki açılın dedirtiyorlar.

        Kısa bir süre önce Arzum Onan’a bakmaya doyamadık. Şimdi de Defne Samyeli rüzgarı esiyor. Ama ne esme.

        Nereye gitsem Defne Samyeli konuşuluyor.

        Alo demek farz oldu.

        Çünkü kimi görsem “Sen tanıyorsundur” diyerek bana Defne Samyeli’yi soruyor?

        Üstelik bu kadının iki boyunca kızı var. Deren Talu 22, Derin Talu 15 yaşında. İkisi de fıstık maşallah.

        Defne’yi yıllardır tanıyan biri olarak nasıl beslendiğini neler yaptığını çok iyi biliyorum ama hanımlar sizin için kısa ve mini bir soru yağmuruna tuttum Defne’yi. Sizin sorduğunuz soruları Defne’ye yönelttim…

        BU SENE İLK KEZ ALAÇATI’DA KUMRU YEDİM

        - Defne ne yer ne içersin, sırrın ne biz kadınlarla paylaş lütfen herkes merak ediyor. Hatta bir kesim sadece aç yaşadığını düşünüyor.

        Her şeyi yer ve içerim. Dengeli yaşamayı seviyorum sadece. Bir kaç gün şeker, hamur işi, kızartmayı abarttıysam bir kaç gün de dikkat eder ve protein sebze ağırlıklı beslenirim. Zaten vücut sınırlarını sizi verdiği sinyallerle belli ediyor.

        - Hiç yemek kaçamağı yapmıyor musun? Hep kontrollü müsün? Çünkü ben seni hiç kilolu hatırlamıyorum.

        Yemek yemeği çok sevdiğim için öyle bir kontrolüm yok. Kendimi bildim bileli zayıfım evet, ama olmasaydım mutlaka çok dikkat ederdim belli bir kiloyu korumaya. Güzellikten öte, sağlık meselesi.

        - Kaçamakta mı yapmıyorsun?

        İlk kez bu tatilde kumru yedim. Alaçatı kumrusu. Bir de her konser sonrası bir bazen iki tane yiyorum. 3,5 saat sahne performansından sonra zaten en az 1 kilo kaybediyorum. Onu da böyle dengeliyorum sayılır.

        - Gece yarısı yemek yer misin? Yoksa “şu saatten sonra asla yemek yemem” diyenlerden misin?

        Gece yarısı yemek yiyeceğim durumlarda olur insanın. Ben hep geç yatıyorum. Acıkırsam da yerim tabii. Aç yaşamıyorum. Ses tellerimi korumak amacıyla mide asidini artıcı besinlerden haftanın üç günü uzak durmaya, gece ağır yediysem de hemen uyumamaya çalışıyorum. Bir de hiç sigara kullanmadığım ve öğle saatlerinde güneşe çıkmayı hiç sevmem.

        - Yüzüne yaptığın bir jimnastiğin vardı. Hala devam ediyor musun?

        Çabuk kaslanan bir yapım var. Vücudum gibi yüz kaslarım da çalıştırmaya 15 yıl önce başladım. Ocak ayından beri yapmıyordum. Son iki haftadır yeniden haftada üç dört kez yapıyorum.

        - Herkes merak ediyor bir de bana “Esin bikini markası neymiş” diye soruyor. Olay oldu beyaz bikinin.

        Movom swimwear.

        DEFNE SAMYELİ, AJDA PEKKAN YOLUNDA

        Normalde hiç kimseyle konuşmuyor, röportaj yapmıyor ama beni kırmadı.

        Merak edilenleri içten yanıtladı. İki senedir sessiz ve derinden de sahneleri tozunu attırıyor Defne Samyeli. Çaktırmadan da yol alıyor bilmem farkında mısınız?

        Kışın İstanbul’da çıktığı mekanı tıklım tıklım doldurdu. Bu sene Çeşme Spiaggia Grande’de iğne atsanız yere düşmüyor. Herkes Defne Samyeli’yi sahnede izlemek istiyor.

        Kıyafetleri, tarzı, şarkı söylemesi bana ufaktan ufaktan bir Ajda Pekkan’ı hatırlatıyor.

        Kısacası Defne Samyeli, Ajda Pekkan yolundan ilerliyor benden söylemesi.

        Kendi de bunun farkında mı yoksa o yolu kendi seçti mi onu da soracağım.

        Çünkü duruşu, ifadesi, şarkıları derken Ajda Pekkan havası bürünüyor her geçen gün Defne’ye.

        Uzun süredir izlemiyordum.

        Bu pazar günü izleyip Defne Samyeli’nin sahne performansı ve detayları hakkında da tek tek detay vereceğim.

        Takipte kalınız.

        * * *

        İSTANBUL’DA ÜÇ GÜNDÜR DUYDUĞUM CÜMLELER

        Üç gündür İstanbul’da karşılaştığım insanlardan duyduğum cümleler şöyle ki:

        - Esin Hanım yazın İstanbul’da eğlenecek yer kalmıyor. Sadece Alaçatı ve Bodrum mu var yani. Neden tüm mekan sahipleri buradaki mekanları kapatıp gidiyorlar. İstanbul’da neden mekanlar kapatılıyor. (Çünkü yüzde 50 kazançlar düşüyor. Bu yüzden yatırımcı tatil yörelerini tercih ediyor)

        - İstanbul’da eğlenmek istiyorsan iki mekan var. Birisi Klein Garten birisi Gizli Kalsın. Başka gidecek yer yok. (Sortie de açık hanımlar beyler aklınızda olsun)

        - Dolar fırladı lüks mağazalarda uzun kuyruklar oluştu. Zannediliyordu hep Arap turistler alışveriş yaptı. Gizliden gizliye mağazaya gelmeden telefonla alışveriş yapan Türkler var. Hem de hepsi ünlü ve tanıdık. (Tabii ki çok mümkün. Hiç şaşırmadım. Fırsatları kaçırmayacak bir kesim var. Ama görünmek istemezler)

        - Nişantaşı Beymen Brasserie işletmecisi Recep Sivriburun “Esin Hanım biz kış sezonunda bile böyle bir iş yapmadık. İnanılmaz kalabalık gidiyor her gün. Doluluk oranımız yüzde yüz” diyor. (Özellikle sordum Arap ve yabancı müşteri mi’ diye Türk müşterinin daha çok olduğunu söyledi. Yani her sene yurt dışını ve Yunan adalarını tercih eden tatilci İstanbul’da kalmayı tercih etmiş bu yaz)

        - Nişantaşı Grey’in işletmeci Yücel’de aynı şeyi söyleyerek “Kışın yaptığımız işi ikiye katladık. Bu yaz diğer yazlara göre daha farklıydı. Kış sezonundan hiç bir farkı yoktu” diyor. Özellikle yurt dışı ve Yunan Adaları’na tatile giden müşterilerinin İstanbul’u tercih ettiklerini ve kendilerine hizmet ettiklerini anlattı.

        - Nişantaşı’nda birçok mağazaya uğradım çalışanlar ile konuştum. Doların yükseldiği üç gün su bile içmeye vakit bulamadan çalıştıklarını belirttiler. Arap müşterilerin indirimli ürenlerle hiç ilgilenmediklerini hep yeni sezon ürünlerden alışveriş yaptıklarını özellikle Christian Dior’u tercih ettiklerini söylediler.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar