'Afrika dahil!'
"Kongo'dan da kısmetse Kamerun'a geçeceğim!"
Oysa heyhat! Kulağa saçma bir şaka gibi gelen bu cümleler gerçek. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün daveti üzerine Afrika ellerine geçiyorum. Fakat ne zaman bu Afrika meselesi gündeme gelse yakın çevremde bir güldürü havası esiyor. Kongo seferim henüz başlamadan skeç tadı aldı.
YEME MOTİVASYONU OLARAK AFRİKA
Herkes meseleyi şaka olarak algılamak temayülünde. Öyle ki görünüşe bakılırsa memlekette kimse Afrika'yı ciddiye almıyor. Afrika memleketimizde bir şaka vesilesi ya da "vicdani yeme motivasyonu dolgusu". Bu ne demek? Kişisel tarihlerinizden de hatırlayacağınız gibi hepimiz Afrika'nın çeşitli ülkelerinin adlarıyla büyütüldük:
"Bitecek o yemek. Bak Etiyopyalı çocukların yiyeceği ekmek yok."
Hatta bir dostum üzerinde uygulanan "Afrika baskısının" kendisinde yol açtığı ciddi hasarları açıklarken şöyle demişti:
"Yıllarca aynı laf, 'Yemedin yemedin, bak yine Biafralı çocuklar gibi oldun'. Ben bu Biafra'yı yıllar yılı bir hastalık zannetim. Ta ki bir gün Arfika haritasına bakıp Biafra'yı görene kadar."
Hepimiz aynı zulümden geçmedik mi? Sanki biz yersek Afrikalı çocukların da açlığı geçecekmiş gibi son lokmalar tıkılmadı mı boğazımıza?
"SAYIN TANRIYA KALIRSA..."
Afrika öyle bir yer işte. Bir kıta değil sanki, bir başka gezegen. O kadar uzak bir gezegen ki ülkelerin ismini bilmeye, söylemeye bile gerek yok.
- Nereye gidiyorsun?
- Afrika'ya?
En iyi ihtimalle bir kez umursadık Afrika'yı çoğumuz. Şükürler olsun ki Cemal Süreya âşık olmuştu da bir kez olsun Afrika midemize değil kalbimize yakın enlem ve boylamlara kavuştu:
"...
Aydınca düşünmeyi iyi biliyorsun eksik olma
Yatakta yatmayı bildiğin kadar
Sayın Tanrıya kalırsa seninle yatmak günah, daha neler
Boşunaymış gibi bunca uzaması saçlarının
Ben böyle canlı saç görmedim ömrümde
Her telinin içinde ayrı bir kalp çarpıyor
Bütün kara parçaları için
Afrika dahil
..."
DİKKAT! VAZİYET AL!
Şimdi işte o Afrika'ya gidiyorum, hep hariç tutulana. Aşı vuruluyorum sarı humma için. Tetradox adlı bir ilaç var, onu alacağım daha gitmeden. O da sıtma için. Hatta bir sivrisinek sokarsa üç günlük gezi için bir ay ilaç içeceğim. Sevgili yardımcım Burçak telefonda "Pürel alacaksın" diyor, "Sinkov alacaksın. Yerli paraya elleyince elini yıkayacaksın. Kabuksuz meyve yemek yok. Diş fırçalarken musluk suyu kullanmayacaksın. Yolda yalnız yürümek yok. Kredi kartı yok. Pazarlık edeceksin. Hatta yolda yürümek de yok, arabayla gideceksin her yere. Dışarıda yemek yemek yok. Zaten buradan şef götürüyorlarmış. Sonra bir de..."
KISMETSE...
Say say bitmiyor. Dünyanın alt katına iniyoruz, bu belli oldu. Beyaz insan olarak, her türlü endişeli tedbiri almak zorundayız. Çünkü orada insanlar yaşamıyor! Orada siyah insanlar yaşıyor. Afrika dahil değil yani, komple hariç!