Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        FED Başkanı Jerome Powell, dün akşamki FED toplantısından sonra 2 mesaj verdi.

        İlk mesaj; “ABD ekonomisi toparlayana kadar FED bütün imkanlarıyla destek vermeye devam edecektir”. Bir başka ifadeyle; faizler uzun süre düşük kalacak, tahvil alımında süre ya da miktar sınırlamamız yok.

        İkinci mesaj ise “II. çeyrekte ABD ekonomisi tarihte görülmemiş oranda bir daralma yaşayacak. Ekonominin toparlaması beklenenden uzun sürebilir. Virüsün kontrol altına alınması, ekonomideki riskleri azaltır”. Bir başka ifadeyle; FED olarak biz ne yaparsak yapalım, ekonomideki kanamayı durdurmak ve hastayı yeniden ayağa kaldırmak bizim elimizde değil.

        Piyasaya saniyede 1 milyon dolar likidite enjekte eden FED...

        FED Başkanı Jerome Powell, 1.5 ay içinde 4.1 trilyon dolar olan FED bilançosunu; piyasadan devlet, yerel eyaletler ve şirket tahvilleri alarak 6.5 trilyon dolara çıkarttı. Yapılan hesaplara göre yıl sonunda FED bilançosu 9 trilyon dolar yani ABD GSYH’sının yüzde 44’üne denk gelecek.

        Son 2 aylık performansı üzerinden yapılan hesaba göre, FED saniyede piyasaya 1 milyon dolar likidite enjekte ediyor. Üstelik bir limit koymak gibi planı da yok.

        Sadece Nisan ayında FED’in piyasadan aldığı tahvil miktarı ABD ekonomisinin yüzde 4.3’ü, ECB’in aldığı miktar Euro bölgesi GSYH’sının yüzde 1, Japon Merkez Bankası’nın aldığı miktar da Japonya ekonomisinin yüzde 0.6’sı kadar.

        Ne 2008 krizinde ne de daha öncesinde, bu kadar büyük, bu kadar kapsamlı, organize ve bu kadar kısa sürede yapılan bir parasal genişleme görmüştük.Aynı anda FED, ECB, Bank of Japan, Bank of England tahvil alımı yapıyor ve şimdiye kadar 6 trilyon dolarlık alım yaptılar

        Ancak buna rağmen FED Başkanı Powell bir anlamda “ Kral Çıplak” dedi ve topu virüsün aşısı için uğraşan bilim insanlarının üzerine bıraktı.

        Basılan bu para başımıza dert açar mı?

        Şu an kimsenin derdi enflasyon değil. Ya da basılan bu paralar hisse senetlerinde, riskli varlıklarda balon oluşturur mu? diye kimse hayıflanmıyor. Bu işin sonu gelir dağılımı adaletsizliğini iyice körükler endişesini de pek kimse seslendirmiyor.

        Covid-19’un yıkıp geçtiği ekonomileri ayakta tutabilmek, piyasaya likidite pompalayarak şirketlerin iflaslarını öteleyebilmek, işsizliğin tavan yapmasını engellemeye çalışmak yerkürenin hemen her yerinde siyasilerin ilk hedefi.

        Mevcut konjonktürde bu tercihe karşı durmak çok mümkün değil. Çünkü son yüzyılın en büyük ekonomik krizinden geçiyoruz.

        Ancak..

        FED ve diğer merkez bankalarının 2008 krizi sonrası başvurdukları parasal genişleme finans sektörünü kurtarmış, hisse senedi fiyatlarının rekor kırmasına sebep olmuş ama kriz sırasında işini, evini kaybeden insanların varlıklarını yerine koymasını sağlayamamıştı. O dönemde işini kaybeden insanların büyük kısmı istihdam piyasasından çekildiler ve uzun süre işsiz kaldılar.

        2008 Finansal kriz sonrasında, FED’in yaptığı 2.5 trilyon dolarlık parasal genişleme hamlesi sonrasında 2009 -2017 yılları arasında ortalama hane halkı geliri yüzde 14 artmış. Ancak en zengin yüzde 1’lik kısmın geliri yüzde 38 artarken, kalan yüzde 99’un geliri sadece yüzde 8.7 artabilmiş. Yani zengin çok daha zengin olurken, kalanlar nerdeyse yerinde saymış.

        Bu kriz finans piyasalarının, bankaların ya da büyük sermayenin krizi değil.

        Covid-19 doğrudan sokaktaki insanı vurdu. Sadece 2 ayda Batı ekonomilerinde işsiz kalan insan sayısı işin vahametinigösteriyor.

        Bu insanlar işsiz kaldığı sürece, aile işletmeleri, restoranlar, küçük esnaf yeniden kepenk açamadığı sürece ne FED’in ne de diğer merkez bankalarının bankalara “0” faizle verdiği likidite krediye dönecek. Dönse de batık kredi olarak geri gelecek. Bir süre sonra da bankalar kredi vermekten imtina etmeye başlayacaklar.

        Covid 19 krizi sonrasında dünyanın her yerinde; New York’ta, Londra’da , İstanbul’da ya da Jakarta’da insanların direk ceplerine gidecek krediye değil gelire ihtiyacı var.

        Ta ki insanlar düştükleri yerde yeniden kalkıp, yeniden kendi başlarına pedal çevirmeye başlayan kadar.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar