Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        2014 yılında, İngiltere’de metro ve tren hatlarında çalışanların katıldığı ve 48 saat süren bir grev yapıldı. Bu grev sırasında Londra içinde faaliyet gösteren metro hatlarının hiç biri çalışmadı. Havaalanına giden hatlarda da grev vardı.

        Londra’yı bilenler gözlerinin önüne getirecektir, metro ağı çok gelişmiştir ve Londralılar şehir içi ve yakın coğrafya seyahatlerini metro ile yaparlar. Grev kararının ardından belediyeye ait 8 bin otobüs ile 24 saat çalışma usulüne geçilmesine ve 266 ekstra sefer konmasına rağmen milyonlarca insan bu 48 saatte tabir-i caizse sefil oldu. 48 saat süren grev, sonunda tarafların uzlaşması ile sona erdi.

        "Bunun bizimle ne alakası var ?" diyenler için artık sadede geliyorum.

        The Economist dergisinde yer alan bir habere göre, Oxford ve Cambridge Üniversitelerinden bir grup araştırmacı, 2014 Metro Grevi’nin insanların alışkanlıkları üzerinde nasıl bir etki bıraktığını ortaya koymak için bir araştırma yapmış. Bu araştırmaya göre, Londra’da 2014’de greve maruz kalıp o süre boyunca işe gidip gelmek için farklı yöntemler, taşıma araçları, güzergahları geliştiren Londralıların yüzde 95’i, grev bitince eski alışkanlıklarına geri dönmüşler. Ancak yaşanan hadiseden madden ve manevi olarak çok yıprandığını düşünen yüzde 5 ise grev bitip her şey normalleşmesine rağmen, aldığı kararları uygulamaya devam etmiş.

        Bir başka ifade ile 48 saatlik yaşanan esaret ve konfor bozulması, Londra gibi ulaşım büyük oranda metroya bağlı olduğu bir şehirde Londralıların yüzde 5’ine radikal kararlar alıp uygulatmayı başarmış.

        Şimdi gelelim koronavirüse ve virüsün etkilerinin insanların ve ticaretin ezberlerini nasıl değiştirebileceği konusuna…

        Virüsün en fazla etkilediği sektör ulaşım, otel, yiyecek ve içecek, konaklama sektörleri oldu. Hem insanların kendi istekleri ile tatil amaçlılar dahil olmak üzere seyahatlerini iptal etmesi hem de şirketlerin kendi personelleri için aldıkları önlemler, uçakların yarı kapasiteyle uçmasına ve otellerin boş kalmasına fuarları iptal edilmesine yol açtı.

        Virüsün yayılma hızından ve kapasitesinden endişe eden şirketler personelini eğitim, müşteri ziyareti, fuar vs gibi sebeplerle de olsa seyahat etmesine izin vermedi. Onun yerine video konferanslar uzaktan yapılan sunumlar devreye girdi. Ayrıca bir çok şirket, daha önce sınırlı sayıda personeline izin verdiği “evden çalışma” prensibini yaygınlaştırdı. Fiziksel olarak şirkete bulunması gerekmeyen milyonlarca çalışan, virüs önlemleri sayesinde ve teknolojinin nimetlerini kullanarak normal mesaisini evden çalışarak tamamladı.

        Virüsün etkileri azaldığında evden çalışma modelinin işlediğini gören, ekolarak da verdiği ofis kirası, elektrik, su vs gibi giderlerini azaltabileceğini hesaplayan şirketlerin kararı sizce ne olur? Ya da 2014 Londra metro tecrübesinden ilerlersek; evde çalışarak kendini koronavirüsten korumayı başarmış çalışanların yüzde kaçı hayat normalleştiğinde yeniden eski sisteme geri dönmek ister?

        Koronavirüsün direkt etkilediği bir başka konu da tedarik zinciri oldu.

        1970’li yıllarda Japon otomobil firmalarının öncülüğünde dünyaya yayılan ve adına “Just in Time” denilen bir üretim stratejisini hatırlayalım. Bu üretim modelinde şirketler, verimliliklerini artırmak için sıfıra yakın stok tutmayı amaçlıyor ve üretim yapıldıkça ham madde ve girdi temin ediyorlar. "Just in Time" modelinde üretim bandınız bir noktada olabilir. "Just in Time" modeline göre çalışan şirketler stok tutmadıkları için, o üretim bandına giren çok sayıda girdi malzemesi dünyanın dört bir yanından geliyordur. Hatta çalışanlar dahi farklı coğrafyalardan gelmiş olabilir.

        Koronavirüsten en çok etkilenenler Just in Time stratejisiyle çalışan şirketler oldu.

        Çin başta olmak üzere, üretim merkezi Asya olan ülkelerin ürün tedarik edememesi, şirketlerin stok tutmaması ve tedarik zincirinde olası aksama durumunda alternatif geliştirilememesi otomotiv, bilgisayar, elektronik aksam üretiminde büyük sıkıntıların doğmasına yol açtı.

        Virüsün yarattığı tedarik zinciri problemini yaşan şirketler şimdi can havliyle ya ham madde temini için alternatifli çalışmanın yollarını arıyorlar ya da "Just in Time" modelinden "Just in Case" (olası tedarik aksaklıklarını ya da talep artışlarını karşılayacak kadar stok ile çalışmak) stratejisine geçiş yapıyorlar.

        Koronavirüs, küresel ölçekte son 30-40 yıldır oturmuş ve kabul edilmiş bir çok ezberi temelinden sarsacak. Üretim bacağında da tüketim bacağında da. Çünkü insanların tercihlerinde ve önceliklerinde kalıcı değişiklikler olacak.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar