Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Eğer son dakika değişikliği olmazsa, aralık ayında Birleşik Krallık erken genel seçime gidecek. Seçim tarihinin 9 ya da 11 Aralık olması öngörülüyor. Aslında aralık ayı Britanya’da seçim için uygun zaman değil. Akşam üst saat 4 gibi havanın karardığı, özellikle adanın kuzeyinde hava şartlarının ağırlaştığı aralık ayları seçim için uzun süredir tercih edilmemişti.

        1923 yılından beri ilk kez bir aralık ayında İngiliz seçmenler sandığa gidecek.

        Neden bu acele?

        Resmi olarak 31 Ekim, Britanya’nın AB’den ayrılışı / Brexit kararı için verilen son tarih. Ancak Ada’daki karışık politik resmi gören Brüksel bu tarihi 3 ay daha uzattı.

        Başbakan Boris Johnson ise bu uzatmayı ancak iki tarih arasında yapılacak bir erken seçim olursa kabul edeceğini açıkladı. Aksi takdirde, Parlamentodan hükümete verilen tavsiye kararına rağmen bu uzatmayı kullanmayacağını ve 31 Ekim’de anlaşmasız Brexit için düğmeye basacağını söylüyor.

        Başbakan Johnson dün parlamentoya “12 Aralık’ta Genel Seçim” için önerge verdi. İktidar olmasına rağmen, Johnson’un partisi Muhafazakar Parti’nin vekil sayısı bu önergeyi geçirmek için yeterli değil. Nitekim “12 Aralık Erken Seçim” önergesi Parlamento’da dün reddedildi.

        Yazının yazıldığı saatlerde (dün öğlen) ise önemli bir gelişme oldu ve şu ana kadar Johnson’un bütün erken seçim denemelerini parlamentoda veto eden ana muhalefet İşçi Partisi “Anlaşmasız Brexit artık masada değil. Başbakan’dan 31 Ocak 2020’ye kadar Brexit ile ilgili bir girişimde bulunmayacağı garantisi aldık” dedi ve “Aralıkta Genel Seçim” çağrısı yaptı.

        Böylece, 31 Ocak 2020’ye kadar askıya alınmış olan BREXIT kararı öncesinde -aslında bir anlamda da ikinci bir BREXIT Referandumu gibi tecelli edecek olan- erken genel seçim kararı alınmış olundu.

        Anketlerde kim önde?

        Economist dergisinin son dönemde yapılmış anketlerin ortalamasından çıkarttığı “Bugün seçim olsa?” dağılımı şu şekilde:

        Brexit’çi üç parti; Johnson’un Muhafazakar Partisi % 37, Farage’ın Brexit Partisi % 10 ve UKIP yüzde 1.

        Diğer tarafta, anti-Brexit kampında yer alan partiler; Corbyn’in İşçi Partisi % 25, Liberal Demokratlar % 17, İskoç Ulusal Partisi % 3 ve Yeşiller % 4.

        Görüldüğü üzere Brexit kampının oyu yaklaşık % 48, anti-Brexit kampının oyu ise % 49.

        Brexit referandumunun üzerinden 3.5 yıl geçmesine rağmen Britanya’da konu AB’den ayrılma olunca kamuoyu hala tam ortadan ikiye bölünmüş durumda.

        Seçimde kim, ne diyecek?

        Muhafazakar Parti lideri Johnson, partiyi 3 ay önce devraldığında anketlerde oyu % 25’lere kadar gerilemişti. Bir önceki parti lideri ve Başbakan Theresa May, çoğunluğu Brexit referandumunda "Çıkalım" oyu veren Muhafazakar Parti seçmeninin önemli bir kısmı için zayıf bir karakter oldu.

        Bu dönemde Muhafazakar Parti’den, Brexit konusunda söylemi çok daha sert olan Nigel Farage’ın Brexit Partisine ciddi oy kaymaları yaşandı.

        Johnson son 3 ayda sık tekrarladığı “Anlaşmalı ya da anlaşmasız 31 Ekim’de AB’den ayrılacağız” açıklamaları ve nihayetinde yeniden ülkeyi seçime götürmeyi başarmış olması sebebiyle, partiden kaçan oyların önemli bir bölümünü geri getirmeyi başarmış görünüyor.

        Johnson’un aynı sert söylemi sürdürmesi ve kampanyasını Brexit sonrası tasarruf edilecek para ile Britanya’daki sağlık, eğitim ve güvenlik alanlarındadaha fazla kaynak aktarılacağı üzerine kurması bekleniyor.

        Diğer yandan 2015 ve 2017 seçimlerinde oyu % 7-8 civarında olan ama bugün anketlerde yüzde 17 ‘ye kadar çıkan Liberal Demokrat Parti var olma sebebini tamamen “Brexit’i durdurmaya ve ikinci Brexit Referandumuna” adamış durumda. Seçimlerde de liberal demokratların kendini bu şekilde konumlamasını beklemek lazım.

        2016’da Brexit Referandumunda % 60’nın üzerinde bir oranla “AB’de Kalalım” diyen İskoçya’da ağırlığı bulunan, İskoç Ulusal Partisi (SNP) de Brexit kararından memnun değil.

        SNP’nin oyun planı bu seçimlerde parlamentodaki gücünü artırıp, 31 Ocak öncesinde ikinci bir Brexit referandumu için çaba harcamak olacaktır.

        Ana muhalefet partisi olan İşçi Partisi’nin ise işi oldukça zor.

        2017 seçimlerinde %40 oy oranı yakalamış ve böylece Muhafazakar Parti’nin tek başına iktidar olmasını engelleyen İşçiPartisi'nin anketlerde oyu % 25’lere kadar düşmüş durumda. Anketler, parti lideri Corbyn’in 2. referandum konusunda ikircikli tavrı ve Brexit konusunda seçmen gözünde iyi iş çıkartmamış olması sebebiyle, İşçi Partisi'ni özellikle liberal demokratlara önemli kayıplar verdiğini gösteriyor.

        Sonuç..

        Britanya (son dakika değişikliği olmazsa) 45 gün sonra seçime gidiyor ve seçim sonucunda da ortaya net bir tablo çıkmayabilir.

        Ancak Anti Brexit’çiler için bu seçim son şans.

        650 vekilden oluşan Britanya parlamentosunun en az yarısını kazanamazlarsa, 31 Ocak 2020’de Birleşik Krallık AB’den ayrılacak. Alabilecekleri en iyi ayrılma taslağı ise Johnson’un Brüksel’le müzakere ettiği “Brexit Anlaşması” olacak.

        Londra’da neredeyse sokaktan kimi çevirseniz “AB’den ayrılmak büyük hata” diyecektir. Hatta 2016 referandumunda yeterince katılım olmadığı için Brexit Kararının çıktığını iddia edecektir. Gençlerin Brexit referandumuna yeterince önem vermediği, dönemin iktidar partisinin seçmeni yanlış bilgilendirdiği gibi iddialar da Londra sokaklarında ne çok dillendirilen argümanlardır.

        Bakalım, kapitalizmin ve AB üyeliğinin nimetlerinden sonuna kadar faydalanan Londra’nın mı yoksa saat 4’te hava kararınca el ayağın çekildiği Ada’nın iç kesimlerinin mi sesi daha çok çıkıyormuş? 45 gün sonra göreceğiz.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar