Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        IMF’den yeni bir uyarı geldi “Daha fazla faizleri indirmeyin!”

        Aykırı bir açıklama, değil mi?

        Devlet Başkanları, Merkez Bankaları,reel sektör temsilcileri dört bir koldan faizler daha fazla insin, piyasaya daha fazla likidite verilsin diye ortalığı inletirken, IMF’den gelen “ Artık yeter. Finansal koşulları daha fazla gevşetmeyin. Büyük bir felakete gidiyoruz” uyarısı oldukça şaşırtıcı.

        2009’dan beter olur..

        IMF küresel finans sisteminin en büyük sorunu “ reel sektör bilançolarınınüzerinde patlamaya hazır bomba gibi duran borç stoğu” diyor.

        IMF analistlerinin yaptığı hesaba göre, gelişmiş ülkelerdeki şirketlerin yüzde 40’ı riskli! Ya da şöyle ifade edeyim; gelişmiş ülke şirketlerinin yüzde 40’ı, mevcut borç stokları ve operasyonel karlılıklarıyla bu işin içinden çıkmaları oldukça zor.

        Peki bu durumun, faiz indirimleriyle ne alakası var?

        Bilindiği üzere, 2008 krizinden sonra FED başta olmak üzere AMB, Japon Merkez Bankası (BOJ) ve İngiltere Merkez Bankası (BOE) faiz indirimine ve parasal genişleme operasyonlarına başladılar.

        Bu kervana sonradan Çin’de katıldı. 5 büyük merkez bankasının tahvil alımı (Japonlar hisse senedi de aldı) piyasaya sürülen para 20 trilyon doları geçti.

        Bir yandan tahvil alımları sonrası piyasaya oluk oluk giren para, diğer yandan eksi faizler, yatırımcıları “ Faiz verebilen enstrüman avına” çıkarttı.

        Sadece Euro bölgesinde 11 trilyon euro mevduatın banka bilançolarında, en iyi ihtimalle sıfır faizle durduğunu düşünürsek, “faiz avının” ne kadar yıpratıcı olduğunu daha iyi anlayabiliriz.

        Bütün bu gelişmelerin sonunda, ikinci piyasada gelişmiş ülke tahvillerden oluşan, 17 trilyon dolarlıknegatif faizle fiyatlanan bir stoğu ortaya çıktı.

        Bir başka ifadeyle gelişmiş ülkelerin toplam tahvil stoğunun, kabaca üçte biri negatif faizle fiyatlanır hale geldi!

        IMF’in uyarısı da bu noktada başlıyor.

        Negatif faiz ortamı normalde aşırı borçlu olduğu için yatırımcıların uzak duracağı şirkeleri bile verdikleri pozitif faizden dolayı cazip hale getiriyor. Yatırımcı portföyüne almaması gereken tahvili alıyor, daha fazla borç almaması gereken şirketler borçlanıyor.

        IMF’in hesabına göre, 2009 yılında yaşadığımız finansal türbülansın şiddetinin yarısı kadar bir kriz yaşasak, yazının başında bahsettiğim gelişmiş ülke şirketler tahvil stoğunun yüzde 40’ı ya da bir başka ifadeyle 19 trilyon dolarlık tahvil stoğu büyük risk altında!

        Gelişmiş ülke şirket tahvillerinden bahsediyorum, yanlış anlaşılmasın...

        19 trilyon dolarlık gelişmiş ülke şirket tahvil stoğu, olası bir krizde sallanır ve yatırımcı paniklerse, gelişen ülkelere yansıyacak olası domino etkisini siz tezahür edin!

        Bu iş nasıl normale döner? Getiri eğrisi bir daha çalışır mı? Yatırımcı daha ne kadar negatif faize “ eyvallah” der? Bilmiyorum...

        Ama işin sonu pek hayırlı gözükmüyor!

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar