Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Türkiye geçen hafta, Fırat’ın doğusunu hedefleyen, “Barış Pınarı" harekatını başlattı.

        Harekatınamacı Fırat’ın doğusundan Irak sınırına kalan bölgede 30 km derinliğinde, 480 km uzunluğunda “Güvenli Bölge” oluşturmak. Oluşturulacak olan koridorda terör unsurların ortadan kaldırılması ardından, yıllardır Türkiye’de mülteci konumunda kalan 2 milyon Suriyeli göçmenin iskanı hedefleniyor.

        Aslında biraz geriye gidecek olursak, bundan 2 ay önce, ABD ve Türkiye tarafından yapılan ortak açıklamada, detayına girmeden Fırat’ın doğusunda bir “Barış Koridoru” oluşturulması için anlaşıldığını ifade edilmişti. Koridorun derinliği hakkında, iki ülke tarafında bir konsensüs olmasa da, varlığı üzerinde anlaşılmıştı.

        Ancak 2 geçen ay boyunca, Barış Koridoru konusunda herhangi bir ilerleme olmayınca, Türkiye tek taraflı olarak kararı uygulamaya soktu.

        Harekatbaşladığından andan itibaren, farklı sebeplerden dolayı dünya kamuoyunun ilk gündem maddesini oluşturdu.

        Özellikle AB cephesi, Türkiye’nin düzenlediği Barış Pınarı Harekatı'nın, bir an önce bitirmesini istiyor. AB kanadında Türkiye’ye karşı en yüksek ses Fransa’dan çıkıyor.

        Fransız AB Bakanı, 17 Ekim’de Brüksel’de yapılacak olan AB Liderler Zirvesinde, Türkiye’ye ekonomik yaptırımlar getirilmesini talep edeceklerini ifade etti ve ekledi “ Türkiye’nin NATO üyeliğini tartışmaya açalım”.

        Fransa dışında, İngiltere ve Almanya’dan da operasyonun ilk günü itidal çağrıları geldi. Almanya yaptığı açıklamada “Operasyonun DEAŞ terör örgütüne ile yapılan mücadeleyi zayıflatacağı ve bölgeyi istikrarsız yapacağı için sonlandırılmasını istedi”. İngiltere’den gelen açıklamada ise Türkiye’nin Suriyeli göçmenlere yıllardır yaptığı ev sahipliğin altı çizildi ancak operasyonun DEAŞ terör örgütünü ile yapılan mücadeleye zafiyet getireceğinden endişe edildiği belirtildi. Ancak bu iki ülkeden gelen çağrılar Fransa’ya nazaran daha itidalliydi.

        Görüldüğü üzere harekatın 3. günü sonunda Avrupa’dan gelen Türkiye karşıtı söylemin merkezi Fransa. Genel olarak operasyonun bitirilmesi ortak istek ve sebep de “Operasyonun bölgeyi istikrarsızlaştıracağı ve DEAŞ terör örgütü ile yapılan mücadeleye sekte vuracağı” iddiası!

        ABD Başkanı Trump ise başka bir şey söylüyor

        Barış PınarıHarekatı başladığı andan itibaren Türkiye, birkaç kez ABD Başkanı Trump’ın tweet’lerine maruz kaldı.

        Trump’ın operasyon ve Türkiye ile ilgili attığı tweet’ler arasında bazı uyumsuzluklar olsa da genel olarak altını çizdiği noktalar şu şekilde;

        -Deaş Terör örgütü ile yapılan mücadele yüzde yüz kazanılmıştır.

        -Türkiye’nin operasyon yaptığı bölgede Amerikan askeri bulunmamakta.

        - Türkiye Nato üyesi. Her iki tarafın da kontrolü elden kaçırmaması için konuyu yakın takip ediyorum.

        - Orta Doğu’ya asker göndermek ABD tarihin en kötü kararıydı. Şu ana kadar ABD bölgede 8 trilyon dolar para harcadı ve binlerce askerini kaybetti.

        - Başkan olarak önceliğim ABD askerlerini geri getirmek ve yeniden büyük resme “Amerika’yı büyük yapma” hedefine kilitlenmek.

        Evet genel hatlarıyla Trump’ın söyledikleri bunlar.

        Avrupalıların endişe ettiği DEAŞ terör örgütü konusunda belli ki ABD Başkanı Trump farklı düşünüyor. Deaş’la mücadelenin büyük oranda tamamlandığı, bundan sonrasına devam etmek için de ABD’nin gönüllü olmadığını ifade ediyor ve AB ülkelerini DEAŞ ile mücadelede taşın altına elini koymaya çağırıyor.

        Bu sebeple Fransa’nın DEAŞ vurgulu operasyon karşıtlığı aslında birincil ağızdan yalanlanmış oluyor.

        Toparlıyorum...

        Türkiye, Suriye’nin toprak bütünlüğüne saygılı kalmak ve süreli kalmak şartlarıyla, 4-5 yıl önce Suriye’de yaşanan katliamdan canlarını Türkiye’ye sığınarak kurtarabilen Suriye vatandaşlarının yeniden kendi ülkelerinde yaşayabilmeleri için, Fırat’ın doğusuna bir harekat başlatmıştır.

        Bu harekatın DEAŞ ile yapılan mücadeleyi zayıflatmaması, Türkiye’nin de öncelikleri arasında.

        Bu açıdan bakıldığında, AB’nin, özelde de Fransa’nın, nasıl bir karşı argümanı yaratacak görmek için merak içindeyim.

        Acaba Avrupa Birliği…

        Sayıları 3.6 milyonu bulan, yüzde 47’si 18 yaşın altında Suriyeli mültecinin sonsuza kadar Türkiye’de kalması mı isteniyor?

        Suriye’de siyasi bir çözüm için AB ülkelerinin kapsamlı ve efektif bir plan hazırlığı mı içindeler de o yüzden Türkiye’ye “dur” diyorlar.

        Başta Fransa olmak üzere AB ülkelerinin, Türkiye, Ürdün, Lübnan gibi ülkelere yayılmış, toplam 5 milyon Suriyeli mültecinin bir kısmını kendi ülkelerine davet etmek gibi bir planları mı var?

        DEAŞ’la mücadele için ABD Başkanı Trump’ın bahsettiği “Taşın altına elini koymaya mı hazırlanıyorlar?”

        17 Ekim’deki AB Liderler zirvesinde bunlara makul cevaplar gelirse, yine bu köşede ele alırız.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar