Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Şu an yaşadığımız ve çoğumuzun aklının almadığı bu durum öyle ya da böyle geride kalacak. Benim baz senaryom, 70 yıllık iki NATO mütefiğinin, son tahlilde sağduyunun devreye girmesiyle yaşadığımız krizin akut kısmını geride bırakacağı yönünde.

        Haaa, şunu da belirteyim; iki müteffiğin bazı temel konulara bakışında ciddi farklılar var ve bunlar bugünden yarına çözülecek şeyler değil. Ayrıca ikili arasında “güven erozyonu” da oluştu ve hızlıca tamiri maalesef mümkün değil. Ancak Türkiye – ABD ilişkisinde yaşanan mevcut akut krizin çözümlenmesi ve dialog kapısın açık bırakılması daha sonraki zorlu sürecin akibeti açısından çok önemli. O yüzden ecnebilerin dediği gibi "First is first/ Önce ilk yapılması gerekenden başla.”

        MÜHİM OLAN BUNDAN SONRASI

        Trump’ın bilinçli olarak artırdığı bu siyasi krizi reel politik aracılıyla çözümledikten sonra diplomatların yoğun mesai yaptığı, hamasetin geride bırakılıp iki ülke arasında gerçekçi hedeflerin ortaya koyulduğu bir dönem başlayacağını ümit ediyorum.

        Türkiye’nin bu noktada kozu net “Bu coğrafyada Türkiyesiz planlanan hiçbir strateji uzun vadede kalıcı olamaz.” Çok uzağa gitmeye gerek yok. Stratej uzmanı Amerikalıların son 100 yıllık bölge tarihine kısaca göz atmaları sanırım iddia ettiğim tezin doğruluğunu kanıtlayacaktır.

        Bu sebeple gelin biz ekonomi tarafında bundan sonra bize düşen görevlere odaklanalım…

        Öncelikle yaşadığımız siyasi krizin ekonomimizi ne kadar sert etkilediğini hem de güvendiğimiz bir çok makro veriye rağmen başta döviz kuru olmak üzere nasıl savrulduğumuzu asla unutmamalıyız.

        Eminim ki kur bu seviyede kalmayacak, geriye gelecek ama Trump siyasi krizinin başladığı seviyeye geri dönebilir miyiz? Emin değilim…

        Kendimize şu soruyu sormamız lazım “Cari açığımız yüzde 10 değil , yüzde 5-6, bütçe açığımız sadece yüzde 3 , kamu borcumuz yüzde 30 ve ülke ilk yarıda yüzde 5 büyümüş. O zaman siyasi bir kriz neden ekonomimizi bu kadar etkiledi ?” Ne yapmamız lazım ki bundan sonra ABD ile “bir küs bir barışık“ gidebilecek süreç bizi bu kadar etkilemesin?

        Sanırım bu soruya verilebilecek en güzel cevap bir Türk atasözünde saklı : “Ayağını yorganına göre uzat.”

        BİRKAÇ KÜÇÜK NOT

        Reel sektörün bundan sonra verimsiz, ticaret açığını körükleyebilecek üstelik bilançolarının kaldırabileceğinden çok daha fazlasını yatırımlar için borçlanmalarının önüne geçmek ilk adım olmalı. Bankacılık sektörünü denetleyen BDDK benzeri bir kurum özel sektör için de kurulmalı bu borç / kredi süreci banka -şirket inisiyatifinde kalmamalı. Aksi takdirde görüyoruz ki işler sarpa sardığında özel sektörün borcu hepimizin sorunu oluyor. Bu konuda Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın son açıkladığı Yeni Ekonomi Modeli’inde ipuçlarını görmüş olmam sebebiyle iyimserim.

        Ancak konu sadece özel sektör ile ilgili değil. Kamunun da basiretli olması gerekiyor. Neden özel sektöre havale ettiğimiz işlere Hazine Garantisi verdiğimizi artık sorgulamamız gerekiyor. Eğer yapılacak yatırım kendini amorti edemeyecekse ya yapmayalım ya da özel sektöre veriyormuş gibi yapmayalım.

        Kamunun ayrıca ciddi tasarruf yapması gerekecek. Yatırım yapmak, ülkeyi kalkındırmak mutlaka her iktidarın en başta arzusudur. Ancak yakın zamanda etkisini göreceğimiz yüksek enflasyonun maaşlar ve emekli ödemelerine etkisi üstüne ekonominin soğuması sebebiyle azalacak olan gelir kalemi düşünüldüğünde “elzem olmayan” yatırımlarda ısrarcı olmanın maliyeti yüksek olacaktır.

        Son uyarı da özel sektöre… Bugün TOBB ve TÜSİAD'ın ortak basın toplantısı ile “sıkı para politikası ve bununla uyumlu mali politikalar“ istediğini okuduk. Haberi okuyunca ağzımdan çıkan ilk cümle “Nihayet” oldu. Özel sektörün yaşadığımız bir zor süreç sonrası aklına gelen “Küresel ekonominin şartlarıyla uyumlu ekonomi politikaları” isteğini sürekli tekrarlaması gerekiyor. Unutmamak lazım ki; siyasilerin oy tahvil edebilecekleri politikaları ön sırada tutması son derece anlaşılabilir. Mühim olan böyle bir kaygısı olmaması beklenen özel sektörün buna karşı ne kadar sesini yükseltebildiği...

        Toparlamak gerekirse ...

        Enseyi karartmayalım. Bu yaşadığımız süreç bizi sarsarak kendimize getirecektir. Kenetlenip, birbirimizi dinlemeyi başarırsak bu işten kârlı bile çıkabiliriz.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar