Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Sekiz yılı aşkın süredir devam eden iç savaşta Suriye yorgun, en çok da Suriyeliler. ABD’nin Amerikan askerlerini beklenmedik bir şekilde ülkeden çekme kararı ise daha ziyade uluslararası güçlerin müdahil oldukları grift ilişki yumağını daha da karmaşık hale getirdi.

        Suriye’de zemin kayıyor, güç dengeleri değişiyor. Rus askerleri ABD’nin bıraktığı güvenlik boşluğunu doldurmak üzere ülkenin kuzeyine ilerledi ve Suriye rejimi daha önce ABD destekli terör örgütü PKK/YPG’nin SDG çatısı altında kontrol ettiği bölgeleri alıyor.

        ABD’nin Suriye’deki askeri varlığı oldukça küçük ancak etki ve manipülasyon gücü var. Fakat Ortadoğu’da her zaman olduğu gibi tutarsız siyaset yapıyor. Şam ise Putin’in uydu başkenti olmuş durumda.

        Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Fırat’ın doğusuna başlattığı ve titizlikle yönettiği operasyon ise ülkede ayarları değiştiriyor, oyunu bozuyor. Şu dönemde Amerikalılara PKK/YPG, mülteciler ve cihatçılar gibi başlıklarda anlaşmaya varmak için hem Putin hem de Erdoğan ile görüşmenin hayati önemde olduğunu birilerinin söylemesi lazım.

        ABD açısından bakınca, Suriye ve Ukrayna konusundaki dış politika krizlerinin ortak bir noktası var. İki durumda da Başkan Trump, Rusya’nın otoriter liderine yardımcı olan bir adım attı. Rusya’nın Suriye’nin kuzeyindeki harekat konusunda Türkiye ile ne kadar yakın bir koordinasyon kurup kurmadığı henüz belli değil. Ancak Trump’ın ani çekilme kararı ile en büyük kazanan Rusya ve desteklediği Esad rejimi oldu.

        Putin’in birdenbire Türkiye dahil tüm oyuncuların üzerinde koz elde ederek Suriye’de yeniden direksiyonu eline aldı. ABD Başkan Yardımcısı Pence, bugün Trump’ın talebi üzerine Türkiye’ye gelecek bir heyete önderlik ediyor ve gelecek ay da Erdoğan’ın Beyaz Saray’ı ziyaret etmesi planlanıyor.

        Fakat Suriye’de sahadaki durumu değiştirmek için çok geç kalınmış olabilir çünkü ABD’nin askerlerini bir takvim ve koordinasyon olmadan çekmesi, bölgeye zarar verdi.

        ABD’den boşalan alanlara ilerleyen Suriye güçlerinin Türk Silahlı Kuvvetleri ile çatışmasına dair kaygılar da söz konusu.

        Eğer arada Rusya olmasa sıkıntı oluşabilirdi. Putin ve Erdoğan sınırdaki bir kısım bölgeyi Türkiye’nin kontrol altında tutması ve kalanının Suriye ve Rus güçleri tarafından kontrol altına alınması konusunda anlaşırlarsa ancak bu çatışma önlenebilir. Mesela Kobani, mesala Karakozak hattı gibi..

        Diğer yandan, ABD için net bir amaç olmadan Suriye’de kalmak artık çok riskli bir politika. Washington’da uzun süredir Esad’ın devrilmesine ve DEAŞ ile mücadeleye yardım edilmesi konusunda konsensüs söz konusu. Ancak Esad’ı devirmek mümkün görünmüyor.

        Genel kanı, Amerikan kamuoyunun ABD’nin Suriye’de kalmasını desteklemeyeceği yönünde. Trump’ın Suriye’de devam eden, sonu gelmez bu savaştan çıkma stratejisi iyi düşünülmüş ve düzgünce planlanmış gibi görünmese de uzun vadede istikrara kapı açabilir. Ancak bu yeni süreç, Türkiye’nin ciddi bir rol alması ile mümkün olabilir.

        Rusya'nın bölgesel stratejisiyle ilgili olarak şunları not edebilirim: Rusya nadiren diğerlerine ne yapacaklarını söyler. Rusya Devlet Başkanı Putin'in Suriye Özel Elçisi Aleksandr Lavrentiyev salı günü Moskova'nın askeri bir çatışmanın önlenmesi için Şam ile Ankara arasında eş zamanlı olarak müzakereler yürüttüğünü söyledi.

        Öte yandan Rusya ve Birleşik Arap Emirlikleri Suriye dahil tüm cephelerde yakınlaşıyor. Suriye'de İran etkisine karşı konulması ve orada durumun istikrarlı hale getirilmesi için en iyi yol olarak bunu görüyor belli ki. Ancak İran konusu büyük bir muamma…

        Türkiye’nin başlattığı operasyonların ardından PKK/YPG/SDG, Rusya destekli Suriye ordusuyla bir ittifaka girmek zorunda kaldı ve bu durum Şam'a kuzeyde topraklarında kontrolü yeniden kazanma şansı verdi.

        Bu durum Rusya’ya ziyadesiyle sorumluluk yüklüyor. Hatta Rusya’nın önümüzdeki günlerde Soçi’de gerçekleşecek Suriye zirvesinde Türkiye ve Suriye’yi güvenlik konseptli özel bir toplantıda bir araya getirmeye çalışıyor. Ancak Rusya operasyonun geri kalanına karşı çıkarak Ankara'yı hayal kırıklığına da uğratabilir.

        Çünkü Rus ordusunun Ortadoğu'ya konuşlanması ve diplomatik müdahalesi kalıcı olacak gibi görünüyor.

        Rusya önümüzdeki kısa vadede Türkiye ve Suriye’yi Soçi’de bir araya getirmeyi planlıyor. Sınır güvenliği meselesinin masaya yatırılacağı görüşmeler için Suriye olumlu yanıt verirken Moskova Ankara’nın yanıtını bekliyor. Ve şimdilik görüşmelerin hangi seviyede olacağı ise Ankara’nın tutumuna bağlı olacak.

        Rejime gelirsek, Esad’ın Suriye’nin büyük bölümünde gücü elinde tutması, öngörülebilir gelecekte mültecilerin evlerine dönmemeleri anlamına geliyor. Esad rejiminin, Suriye’nin çoğunluğu üzerinde kontrolü tutması konusu ise ABD’nin dış politikası için zorlu olacaktır. Kaldı ki ABD’li siyasetçiler bunu dile getiriyorlar.

        Ancak Trump ve diğer siyasi liderler, kendi tabirlerince sonu gelmeyen savaşları sona erdirmek istiyorlarsa ABD’nin Suriye’deki iç savaşın süregelen etkilerini dikkate alacak bir politikaya ihtiyacı var.

        Bizim açımızdan gerçek ise şu: Suriye’de PKK’nın kendisi için kurduğu ve kutsamaya çalıştığı Vatikan’ı çöktü. Ancak yeni tabloya göre PKK artık Rusya’nın malı. İran ile yola çıkan PKK, ardından ABD ile yola devam etmişti. Bu saatten sonra Rusya ile nasıl bir serüvene başlayacağını göreceğiz. Tabii bu arada İran kartını göz ardı etmeyelim.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar