Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Korona son dakikaları arasında hayret vurgusu taşıyan şöyle bir haber vardı: “Flaş iddia! İnsanların en az yüzde 54’ü cep telefonlarını tuvalete götürüyor. Kovid-19’un cep ekranı gibi sert yüzeylerde uzun süre hayatta kalabildiği iddia edildi.”

        İddia ne kelime, bilimsel gerçeğin ta kendisi hatta daha da ötesi…

        Koronavirüsün henüz peydahlanmadığı günlerde Arizona Üniversitesi’nin bir araştırması yayınlanmıştı; cep telefonları, klozetlerin on katı kadar bakteri barındırıyordu. Uzmanlar bu çalışmada, “Mikroplar genelde tuvaletle ilişkilendirilir ama ev tuvaletleri düzenli olarak temizlenirken cep telefonu ve uzaktan kumanda es geçilir. Üstelik telefonlar yüzümüz ve ağzımızla sürekli temas halinde” diyordu.

        Başka araştırmaya göre de tipik bir kullanıcı günde ortalama 2 bin 617 kez dokunuyordu cep telefonuna. Yüzde 10’luk kesimi oluşturan daha umutsuz vakaların dokunma sayısı ise günde 5 bin 400’ü buluyordu.

        ABD’de 250 hastane personelinin cep telefonları üzerinde yapılan yeni bir araştırmada ise koronavirüsün cihazların cam ve plastik yüzeylerinde dokuz güne kadar hayatta kaldığı tespit edildi.

        Bütün bu verileri koronavirüs iklimiyle birleştirince şu sonuç çıkıyor: Sokakta, toplu taşımada, asansör ve ATM’lerde yüzey temaslarından sonra elleri ne kadar yıkasak/dezenfekte etsek de cep telefonu temizlenmediği sürece mutlak hijyen mümkün değil.

        Gerçi koronavirüse karşı en etkili kişisel önlem olarak el temizliği konusunda milletçe tam ikna olmuş değiliz. TV ekranlarında enfeksiyon hastalıkları ve mikrobiyoloji uzmanlarıyla sorgu sual günlerdir hep aynı şekilde seyrediyor. Uzman, “Elleri en az 20 saniye parmak aralarını da iyice ovuşturarak sabunlamalıyız” diyor. Programcı tatmin olmuyor, “Kolonya da olur mu?” diye soruyor illaki. Alkol dereceleri sıralanıyor. Bu toprakların kültürü gereği kolonyanın faydalarını bilmeyen yok zaten amasabunla doğru el yıkama meselesi bu diyaloglar arasında sulanıp gidiyor. ABD’deki araştırmalara göre ancak yüzde 5’lik bir kesim ellerini olması gerektiği gibi en az 20 saniyede sabunlayarak yıkıyor. Bizdeki oran da aşağı yukarı aynı olsa gerek.

        Uzmanlar, damlacık yoluyla bulaşan koronavirüste “Maske sadece enfeksiyonlu hastalar için zorunludur, sağlıklı olanların takmasına gerek yoktur” dediği halde sürüp giden maske karaborsası da temizlik silahını gölgede bırakabiliyor. Neyse ki Cumhurbaşkanı Erdoğan “Vatandaşlarımızdan ricam, sağlık personelinin ikazlarına harfiyen uymaktır. Virüsten korunmanın ilk şartı temizliktir” diye tembihledi de, belki onun sözü kalıcı etki bırakır. Sağlık Bakanlığı’nın Bilim Kurulu da yeni tip koronavirüs broşüründe korunma önlemlerini sıralarken el hijyenini vurguladı: "Eller en az 20 saniye boyunca sabunve suyla yıkanmalı, sabun ve suyunolmadığı durumlarda alkol içerikli elantiseptiği kullanılmalıdır.”

        Fakat cep telefonu için de hijyen talimatı gerekiyor. Apple’ın yaptığı gibi. Daha önce iPhone ve diğer ürünlerde “temizlik maddesi kullanmayın” diyen şirket temizleme kılavuzunu güncelledi ve izopropil alkol ile ıslatılmış dezenfekte mendillerinin kullanılabileceğini duyurdu.

        CEP TAKİBİ ÖZEL HAYAT İHLALİ

        Cep telefonuyla ilgili başka bir hassasiyet de Avrupa Birliği’nin gündeminde. Temizliğin değil özel hayatın korunması bakımından. Alman Robert Koch Enstitüsü, insanların koronavirüs riski bulunan lokasyonlardaki hareketlerinin dijital izlemeye alınmasını önerince başladı tartışma ve demokratik özgürlüklere aykırı olduğu gerekçesiyle tepki yükseldi.

        Koronavirüsün yayılmasını önlemek amacıyla en ağır etkilenen İtalya’dan başlayarak birçok AB ülkesinde karantinalarla vatandaşın hareket özgürlüğü kısıtlanabiliyor, buna engel yok. Ancak 2018’de yürürlüğe giren Genel Veri Koruma Yönetmeliği, vatandaşların riskli bölgelerdeki hareketlerinin cep telefonları üzerinden izlenmesine engel teşkil ediyor. Virüs tehlikesine karşı özel hayatı savunanlar, “Çin gibi otoriter bir rejim bu uygulamaya gidebiliyor, ancak Batı demokrasisinde asla söz konusu olamaz” diyor.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar