Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Sağlık Bakanlığı’nın Türkiye El Yıkama Araştırması'nda şöyle yazıyor: “El yıkama davranışı ile ilgili dezavantajlı gruplar adolesan yaş grubu, erkekler, kırsal alanda yaşayanlar ve düşük eğitim grupları olarak saptanmıştır. Özellikle bu gruplarda hijyenin geliştirilmesine yönelik sağlığın teşviki programlarının uygulanmasına öncelik verilebilir.”

        Bakanlık raporunda belirtilen bu kalabalık demografiden geriye kaç kişi, kaç grup kalıyor? Mesela yetişkin, kentli, yüksek eğitimli kadınlar grubu mu? Aynı rapora göre ellerini günde on kezden fazla yıkayanların oranı erkeklerde yüzde 47.9, kadınlarda yüzde 69.5. Hali geniş bir aralık var. El yıkamanın cinsiyetlere göre profili hiç şaşmadan dünyada da aynı seyri izliyor.

        Avrupa çapında 100 bin kişi arasında yapılan bir araştırmaya göre erkeklerin yüzde 62’si, kadınların ise yüzde 40’ı tuvalet sonrası elini yıkamıyor. Amerika’daki çok sayıda araştırma, kadın ve erkekler arasında 25 puana kadar uzanan bir el yıkama uçurumu olduğunu gösteriyor.

        Ama koronavirüs günlerinde el yıkamak yeterli değil, esas nasıl yıkandığı önemli. Bilim tarifini veriyor, en az 20-30 saniye süreyle iyice ovuşturarak, parmak aralarını, parmak uçlarını iyice sıvazlayarak yıkanması gerekiyor. Antibakteriyel ürünlere gerek yok, basit bir sabun yeterli. Yüzde 80 alkol içeren kolonya da olabilir. Robert Koch Enstitüsü’nün el yıkama direktiflerine göre bir kere yüzükler, bilezikler çıkarılacak. Mutlak hijyen için temizlik bileklere kadar uzanacak. Oje katiyen olmayacak, hele takma tırnak asla. Büyük çoğunluk hapşırıp öksürürken eliyle ağzını kapatıyor kapatmasına ama sonra elini yıkamıyor. O noktadan itibaren nereyi tutarsa bulaşma zincirini başlatıyor.

        Robert Koch tüberkülozun kalıtımsal değil bulaşıcı olduğunu keşfettiği 19’uncu yüzyıl sonundan beri geçerli el yıkama direktifleri. 21’inci yüzyıla geldik ama araştırmalara göre dünyanın dört bir yanında erkeklerin çoğu pisuvar kullandıktan sonra elini yıkamıyor ya da bir gören olursa yalandan, yasak savma babında suyun altına tutuveriyor. Amerika’da yapılan ölçümlere göre ortalama el yıkama süresi altı saniye sürüyor. Sadece yüzde 5’lik bir kesim olması gerektiği gibi en az 20 saniyede tamamlıyor hijyeni. Bu arada araştırmaları okuyunca, sabunsuz el yıkanabileceğini düşünenler olduğu görülüyor, hayretle.

        Korona ve el yıkama bahsinde en riskli grup olarak yaşlı erkekler görülüyor. Mikrobiyologlar hariç! Dedem Prof. Dr. Ömer Özek mikrobiyologdu, elini sabunlarken mutlaka krem kıvamına getirir, tahminen bir dakikayı bulurdu yıkama süresi. Sadece dış temas ve laboratuvar sonrası değil akşamları rakı sofrasında bile sık sık el yıkamaya kalkardı. “Markette poşet ağzı açmak, para saymak için sakın parmağını ağzına götürme” diye de uyarırdı.

        Çin makamlarına göre ölümle sonuçlanan enfeksiyon oranı erkeklerde yüzde 2.8, kadınlarda ise yüzde 1.7. Araştırmacılar kadınların genetik kapısındaki çift X kromozomu nedeniyle daha dirençli bağışıklık sistemine sahip olmasına bağlıyor. Erkeklerde kadınlara oranla daha fazla diyabet ve yüksek tansiyon görülmesi ve daha fazla sigara içmeleri de enfeksiyon riskini beraberinde getiriyor. Ve nihayet Çin’de de kadınlar erkeklere göre daha fazla el yıkıyor.

        Şimdi İtalya’da dünkü (25 Şubat) verilere göre yedi can alan virüs alarmında sokaklar maskelilerden geçilmiyor. Ancak uzmanların dediği şu; maske enfeksiyon halinde takılmalı ve sağlık personeli için şart ama sağlıklı olanların takması gerekli değil. Çok basit bir önlem olduğu için inandırıcı gelmeyebilir ama en etkili kişisel tedbir ille el yıkamak.

        İRAN’A NE KADAR GÜVENİLİR

        İran sokakları da maskeli… Dün Tahran-İstanbul seferini yaparken virüs şüphesiyle Ankara’ya inen THY uçağındaki 132 yolcu nedeniyle Türkiye’de ilk korona karantinası başladı. Tamamı Türk olan yolcuların 10’u (bir yolcunun iddiasına göre 60'ı) otobüsle Kum’dan Tahran’a gelmişti. THY’nin bu alarm öncesi açıklamasına göre de Tahran dışındaki bütün noktalara seferler 10 Mart’a kadar durdurulmuş, son 14 gün içinde Kum’da bulunan yabancı ülke vatandaşlarının Türkiye’ye kabul edilmeyeceği duyurulmuştu.

        Tahran’a bir buçuk saat mesafedeki Kum kenti koronavirüsün İran’daki merkez üssü. Ülkenin inanç başkenti Kum’un nüfusu bir milyon, yılda 22.5 milyon Şii hacı kente akın ediyor; virüsün yayılmasına zemin oluşturabilecek çok kalabalık bir kesişme noktası. Ve İran yönetiminin şeffaf davranmadığına dair çok kuvvetli şüpheler var. Geçen pazartesi günü İran Meclisi’nden Kum milletvekili Ahmed Emirabadi Farahani, kentte koronavirüsten ölenlerin sayısının 50’yi bulduğunu açıkladı. İran Sağlık Bakanlığı hemen yalanladı ve 12 kişinin öldüğünü bildirdi. Birkaç saat sonra da korona vakalarının 47’den 61’e yükseldiğini açıkladı. Dün de vaka sayısı 95’e, ölü sayısı 15’e yükseltildi. Buna rağmen Kum’da karantina yok; THY uçağındaki on Türk yolcu gibi isteyen gelip geçiyor, girip çıkıyor şehirden. Hacıların ilk durağı Fatıma-i Masume türbesini dezenfekte etmekle yetiniyorlar.

        Yurt dışındaki İranlı kaynaklar, medya üzerinde yoğun bir sansür baskısı olduğunu söylüyor. Ölü sayısının 50’ye ulaştığı iddiasını yayınlayan ILNA haber ajansından bir yetkili, AFP’ye açıklamasında, “Bizim dışımızdaki medya bu sayıyı vermedi ama biz koronavirüsle ilgili sansür yapmıyoruz, çünkü insan hayatı söz konusu” diyor.

        Türkiye’nin yanı sıra Ermenistan, Pakistan ve Afganistan sınırlarını İran’a kapattı; Azerbaycan ise vatandaşlarına İran’a gidilmemesi uyarısında bulundu. İlk korona vakaları görüldüğünde Tahran, bu kişilerin Çin’e gitmediğini gerekçe göstererek virüs olmadığını ileri sürmüştü. İran’dan Çin’e uçak seferleri halen devam ediyor.

        Koronavirüs kaynağının Kum’da olması en hassas noktayı oluşturuyor. Bazı İranlı yetkililer, bunun bir Amerikan komplosu olduğu fikrini işliyor. Dini başkent Kum’da cuma hutbelerini veren imam Muhammed Sadi, “Düşman, yüreklere korku düşürmek, Kum’u tehlikeli bir şehir olarak gösterip yenilgilerinin intikamını almak istiyor. Trump, Kum’un yenildiğini görmeden öbür dünyaya gidecektir” diyor. Düşmanı sevindirmemek için de karantina yerine halkasokağa çıkmayın çağrısında bulunuyorlar.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar