Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        “Bahislerde önde giden Greta Thunberg Nobel Barış Ödülü’nü alamadı, çünkü Norveç’in petrolü var…”

        Nobel’in sahibi Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmed neden ödüllendirildi, konu dışı; global medya daha çok iklim aktivisti Greta neden pas geçildi, onun üzerine teoriler üretiyor. Bu tercihi petrole bağlayan da Newsweek. Malum Barış Nobeli’ni İsveç değil, Norveç komitesi veriyor. Meclis tarafından seçilen beş kişilik komite belirliyor Nobel sahibini. “Greta hiçe sayıldı” diye başlık atan dergi, Teksas Üniversitesi’nden enerji uzmanı Michael Webber’den görüş almış bu konuda.

        Webber diyor ki; “Norveç petrol ve gaz üretimi sayesinde muazzam bir zenginlik kazandı. Dış güçlerden enerji ihtiyacı olmadığı için güvenliğini de sağladı. Ancak ülkenin sera gazlarına neden olan fosil yakıtlarla komplike bir ilişkisi var. Bir yandan 2050 itibariyle düşük karbonlu toplum taahhüdünde bulunuyor, diğer yandan CIA’ya göre Rusya ve Katar’dan sonra üçüncü büyük ihracatçı konumunda. Fakat petrol dışı enerji kaynakları için de diğer birçok ülkeden daha yoğun çaba harcıyor. Barış Ödülü Greta’ya verilse, hedefleri bakımından sembolik bir anlam taşırdı…”

        Greenpeace Norveç sözcüsü de, “Büyük bir iklim krizi yaşıyoruz. Dünya Norveç’in çifte standardını daha fazla kaldıramaz” diyor. Epeydir “Norveç Paradoksu” diye bilinen olay, Greta Nobel alamadı diye iyice ısıtılıyor.

        Oysa Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmed, 301 aday arasında zaten favorilerden biriydi. Geçen yıl göreve gelmesiyle birlikte siyasi hükümlülere af ve parti yasaklarının kaldırılması dahil demokratik reformlara soyunan Abiy, Eritre ile sınır ihtilafına çözüm için uluslararası işbirliği girişimiyle ödülü hak etmişti.

        Ancak Die Welt gazetesi Abiy Ahmed’in bölgesel çabasını kaydadeğer bulmakla birlikte, “Yeryüzünün sorunlarını çözmekten çok uzak” diyerek Greta’nın global ticaret, ulaşım ve tüketim davranışlarının değişmesi talebiyle dünyanın yokoluşa karşı bilinç oluşturduğunu yazıyor.

        Washington Post’un haberine göre ise iklim değişikliği ile silahlı çatışmalar arasındaki doğrudan ilişki bilimsel olarak kanıtlanmadığı için kazananamıştı Greta. Tamam, doğal afetler göç ve çatışmalara neden olabiliyordu, ancak “savaş ve barış” karşıtlığını iklim değişikliğiyle açıklamak fazlasıyla geniş bir yorumu gerektiriyordu. Alfred Nobel’in vasiyeti açıktı; “Barış ödülünü alacak kişi, düzenli orduların ortadan kaldırılması ya da küçültülmesine katkıda bulunan kişi olmalıydı.” (Bugüne kadar bu yolun izlendiği pek söylenemez).

        "Greta nefreti" bağlamında tercihi alkışlayanlar da var. Kızın bir “sosyalist kumpas projesi” olduğuna inanan muhafazakar Amerikan medyası, “Neyse ki, Oslo komitesi aklını başına topladı, Obama’da yaptığı hatayı tekrarlamadı” diye yazıyor. 2009’da daha taze başkanken Barış Ödülü verdikleri için ne kadar pişman oldukları belirtiliyor. Komitenin eski genel sekreteri Geir Lundestad’ın, “Obama ile umduğumuz sonucu elde edemedik. Obama taraftarlarına göre bile Barış Nobeli hataydı” sözü aktarılıyor.

        İŞGAL EYLEMLERİNDE BİNLERCE GÖZALTI

        Dünya çapında on binlerce öğrenciyi iklim için okul grevi eylemleriyle peşinden sürükleyen Greta’nın özellikle BM’de yaptığı sert konuşma nedeniyle de negatif etki bakımından Nobel’i alamayacağını söyleyenler olmuştu. Greta’dan daha “negatif” etki yapanlar ise iklim için sivil itaatsizlik zemininde örgütlenen"Tükeniş İsyanı" (Extinction Rebellion) grubunun üyeleri. Dünya metropollerinde işgal eylemleriyle siyaseti değiştirmeyi hedefleyen isyancılar geçen hafta Berlin’i günlerce kilitledi, Londra’da 1300 kişi gözaltına alındı. Grup taktiği, sosyal medyadan çağrılarla sıradan vatandaşları da aktivizme katarak otoritenin başını ağrıtmak şeklinde.

        Yeni Zelanda ve Avustralya’dan Amerika’ya kadar uzandı protesto işgalleri. Washington’da Kongre önündeki eylemde 81 yaşındaki Jane Fonda da gözaltına alınanlar arasındaydı. Vietnam Savaşı’ndan bu yana her daim protestocu Fonda, önümüzdeki 13 cuma boyunca, petrol sondajlarının sona erdirilmesi için aynı noktada eylem yapacağını açıkladı. Aralıkta ara verecekmiş, “Grace and Frankie” dizisinin yedinci sezon çekimleri nedeniyle.

        CANLI YAYINDA FACİA UYARISI

        Bütün bu aktivizm dalgasında tehlikeyi anlamak için belki de Tokyo Olimpiyatları’nı beklemek gerekiyor. Japon çevre uzmanlarına göre 24 Temmuz – 9 Ağustos 2020 tarihleri arasında yapılacak olimpiyat oyunları, “tarihin canlı yayında ilk iklim faciası”na sahne olabilir. Milyarlar tarafından seyredilirken, dünyanın gözleri önünde.

        Tokyo Üniversitesi’nden çevre araştırmaları uzmanı Makoto Yokohari, “Yaz ortasında olimpiyat olmaz. İklim değişikliği gözönüne alınsa, oyunların kasım ayında düzenlenmesi gerekirdi” diyor. Çünkü bu yıl 24 Temmuz – 9 Ağustos arası sıcaklık değerleri ortalama 33 dereceyle son 30 yıllık ortalamanın üzerine çıkmış; yüzde 80’i aşan nem oranıyla hissedilen sıcaklık 48 dereceye kadar yükselmiş. Sıcak hava dalgasında 20 bin kişi hastanelik olmuş, 70 kişi hayatını kaybetmiş. Dolayısıyla gelecek yıl aynı zaman diliminde benzer bir sıcaklık bekleniyor. Yokohari, “Sporcular sıcaktan fenalaşırsa ani müdahale yapılabilir, gelecek 500 bin turist ise aynı imkanlara sahip olmayabilir” diyor.

        1964 Tokyo Olimpiyatları Asya kıtasındaki ilk oyunlardı ve aynı zamanda dünyada canlı yayınlanan ilk olimpiyat olmuştu. Aylardan ise ekim ayıydı. Peki şimdi neden ekim-kasım değil de, yazın en sıcak zamanında? New York Times’a göre sebebi, Amerikan televizyon kanallarının etkisi ve yayıncı kuruluş NBC’nin programına öyle uyduğu için.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar