Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Prepper’ların ana vatanı tabii ki Amerika’dır. Kıyamete, nükleer savaşa, devasa bir terör saldırısına, uzaylı istilasına, depremden kasırgaya her türlü doğal afete, ayaklanma, kaos ve yağmaya ve hatta zombilere karşı hayatta kalabilmek için her an alarmda ve hazırlıklı olmaktır, “prepare” fiilinden türetilmiş haliyle Prepper’lık. Pirinç ve bakliyattan et ve sebze konservelerine bir yıl yetecek kadar yiyecek, su, jeneratör, silah, mühimmat, gaz maskeleri ve tıbbi malzemelerle evler tam donanımlı kaleye dönüştürülür. Depolanacak malzemenin listeleri bellidir, bunlar online ya da kiler ikmali yapılan mağazalardan satın alınır. Malzemeyi sığınaklarda depolamak da yetmez; kıyamet gurularından evde, sokakta savunma ve hayatta kalma stratejileri öğrenilir, çünkü kıyamete hazırlıklı olmak için sürekli tatbikat yapmak gerekir. National Geographic de “Doomsday Preppers” diye belgesel dizi yayınlıyor.

        Şimdi ABD’deki kadar kurumsallaşmış olmasa da İngiltere’de de Prepper’lar hasıl oldu Brexit korkusuyla. AB ile Birleşik Krallık arasında yapılan anlaşma uyarınca 29 Mart 2019 itibariyle birlikten çıkış süreci başladığı an kaos da çıkacak kaygısı var halk arasında.

        Boş bir kaygı da değil. Anlaşma bugün Avam Kamarası’nda oylanacaktı, ancak muhalefet bir yana, Başbakan Theresa May’in Muhafazakar Partisi’nde bile direniş söz konusu olduğu için gereken 320 oy ufukta görünmedi. Bu şartlar altında May oylamaya erteleme kararı aldı. Çünkü onay çıkmadığı takdirde anlaşmasız boşanma da olabilir ki, bu da kaos demek. Lüksemburg’daki Avrupa Adalet Divanı’nın dün açıkladığı karara göre İngiltere, diğer 27 ülkenin onayı olmadan da tek taraflı olarak Avrupa Birliği’nden ayrılabilir. Geçen ay varılan anlaşma, İngiltere’nin onayından sonra 27 üyenin de onayını öngörüyor.

        Adalet Divanı kararı, Londra’nın Brexit’ten vazgeçmesine de açık kapı bıraktı ki, bu da AB içinde kalmak isteyenlerin umutlarını yeşertti.

        FELAKET SENARYOSU

        Fakat anlaşmasız boşanma senaryosunun gerçekleşmesi halinde Birleşik Krallık, AB’yle ticari ilişkilerinde sıradan bir “üçüncü ülke” konumuna gelip Dünya Ticaret Örgütü’nün kurallarına tabi olacak. Gümrük ve pasaport kontrolleri kısa vadede derhal devreye girecek. Adanın Avrupa’ya ana çıkış limanı olan Dover’da gümrük kontrolü başladığı an günde 10 bin kamyonla uzun araç kuyrukları oluşacak, ikmal zinciri kesintiye uğrayacak. İngiliz makamlarının tahminine göre kuyrukların 50 kilometreyi bulması bekleniyor. Bu nedenle otoyolun 16 kilometrelik bölümünü kapatarak TIR parkına çevirme planları var.

        Et ithalatı durabilir, daha da önemlisi tıbbi ihtiyaçların AB içinde giderilmesini sağlayan sağlık sigortası geçerliliğini yitirir, ilaç krizi patlak verebilir. Hatta adadan kalkan uçaklar, kısa bir dönem için de olsa, Avrupa Birliği sınırları içinde konacak alan bile bulamaz.

        Daha da ötesi, iç sınırlarda da kontroller hemen devreye gireceği için Kuzey İrlanda sorunu yeniden alevlenebilir. Malum anlaşmaya göre, İngiltere’nin parçası olan Kuzey İrlanda ile AB üyesi İrlanda Cumhuriyeti arasında 2020 sonuna kadar sınır kontrolü olmayıp yumuşak geçiş sağanacak.

        IMF de anlaşmasız boşanmanın ekonomik sakıncaları konusunda uyarısını yaptı; buna göre ekonomik büyüme yavaşlar, kamu borçları artar ve para birimi değer kaybeder. Emlak piyasasında da sert düşüşler meydana gelir.

        YÜZDE 48’İN PANİĞİ

        Vatandaş da bu kıyamet senaryosuna duyarsız değil elbette. Brexit dalgasında başı çeken aşırı sağcı UKIP partisi taraftarları, AB ile yaptığı anlaşma nedeniyle Başbakan May’i ihanetle suçlayarak “Anlaşma olmadan çıkalım” sloganıyla sokaklara dökülürken, AB üyeliğinde kalmayı savunanlar da karşı gösteriler yapıyor.

        AB'de kalmayı savunanlara göre Brexit, İngiltere'nin kendi ayağına kurşun sıkmasından başka birşey değil.

        Ama bir de protesto yerine kıyamet hazırlığı yapanlar var, hem de örgütlenerek. Örneğin Brexit referandumunda “hayır” diyen yüzde 48’in adıyla kurulmuş “% 48 Preppers”ın Facebook sayfasında gıda ve tıbbi malzeme hazırlıkları karşılıklı yardımlaşmayla yürütülüyor. Gıda maddelerinin üçte biri Avrupa Birliği’nden ithal edildiği için aylar sürecek bir yiyecek kıtlığı başgösterebilir kaygısı hakim. İçme suyu ve enerji sıkıntısı da bekleniyor.

        Brexit taraftarları, AB ile yapılan anlaşma nedeniyle Başbakan May'i ihanetle suçluyor.

        "% 48 Preppers" grubunn yöneticisi Joanna Elgarf daha önce gıda sektöründe çalıştığı için ikmal koşularına aşina; “Gıda maddelerinin ne kadar çabuk tükendiğini gayet iyi bilirim. Süpermarketlerin bile stokları ancak 3-5 gün yetecek kadardır. Ama Başbakan kontrolden çıkmış, oy verdiğim parti dağılmış durumda. Hiçbir yerde çoğunluğu yok, ne kamuoyunda, ne de hükümetin içinde…” diyor.

        Ülkenin güneybatısında kalan Cornwall’da bir yandan bakliyat istiflerken bahçelerini bostana çevirenler var. Kırsal bölgelerde su depolarının da büyütüldüğü söyleniyor.

        Aslında hükümetin de acil ayrılık ihtimaline karşı tedbir alıp “gıda bakanlığı” ihdas etmesi kaygıları artırdı. Daha önce Asda ve PepsiCo tepe yönetimlerinde görev alan Muhafazakar Partili milletvekili David Rutley, geçen eylül ayında bu göreve getirildi; 1950’li yıllardan bu yana ilk kez gıda ikmal zincirinin aksamaması için bir post oluşturuldu.

        PAHALI BOŞANMAYA İTİRAZ

        Son tahlilde oylamayı erteleyen Başbakan May, milletvekillerine üç seçenek sunuyor; “Bundan daha iyisini asla teklif etmezler” diyerek anlaşmanın kabulü, anlaşmanın reddi ya da Brexit’ten tamamen vazgeçmek…

        Anlaşma ilk bakışta gerçekten adil görünmüyor. Çıkış sürecinin başlangıç tarihi 29 Mart 2019’dan bitiş tarihi 31 Aralık 2020’ye kadar Birleşik Krallık AB kurallarına uyacak, fakat hiçbir organda yer almayacak. Avrupa Komisyonu, Avrupa Parlamentosu ve Avrupa Adalet Divanı’nda temsil edilmeyecek, ancak gıyabında alınan her karara, bunlara itiraz hakkı olmaksızın riayet etmek zorunda kalacak. Buna karşılık, ilişkilerin geleceğine yönelik pazarlığın yapıldığı süreçte güvenlik gibi konularda AB veri tabanına erişim imkanı olacak. Geçiş sürecini 2 yıl daha uzatma seçeneği de var ileride.

        İngiltere birkaç yıla yayılmış şekilde 40 milyar sterline yakın boşanma tazminatı ödeyecek. Bu meblağın bir kısmı İngiltere’nin geçiş sürecinde AB bütçesine katkıda bulunması gereken pay. Para konusunda yoğun itiraz var, anlaşmaya karşı çıkanlara göre geleceği belli olmayan bir ilişkiye bu kadar para dökmek akıllıca değil.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar