Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Fenerbahçe muz sallamayı savunmuştu ama iş alegoriyi aşıp, direkt “maymun” hitabına varınca kenara çekilip seyretmeyi tercih etti. Fener yöneticilerinin, Galatasaray maçı öncesi ısınma esnasında Drogba ile Eboue’ye muz sallayan iki taraftarı alıp basınla meyve savunma toplantısı yaptığı 5 yıl önceki o sahne hâlâ hafızalarda.

        Fenerli taraftarlardan biri “Bir amca bana muz verdi. Irkçılığı bilmem, siyah arkadaşlarım var” dedi; beriki hastalığından ötürü meyveyle beslendiğini, sürekli muzla dolaştığını filan anlattı, yayıncı kuruluş da Drogba ve Eboue yerine ısınmada sadece Muslera’lı görüntüleri verince ırkçılık suçlamaları böylece savuşturuldu, olay kapandı gitti.

        Diğer olay da önceki gün kapandı. Fenerli sosyal medya fenomeni Hakan Hepcan, Gomis’i kastederek “Galatasaray’da bi tane maymun var, topa düşmanı gibi vuruyor…” tweet’i nedeniyle 3 yıl hapisle yargılandığı davada beraat etti. Savcıya göre Gomis’in ten rengi göz önüne alındığında “halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik” suçu işlenmişti. Ama mahkeme heyeti aynı fikirde değildi.

        Avukat “Gol sevincinde hayvan taklidi yapan Gomis’e hakaret değil aksine övgü vardır. Müvekkilim, kendi takımı Fenerbahçe’ye serzenişte bulunmuştur. Galatasaraylılar olayı köpürtmüştür” savunması yaptı. Mahkeme de suç unsurlarının oluşmadığına hükmetti.

        ÖZÜR UNUTULDU MU?

        Hepcan vakasının diğerinden farkı, FB yönetiminin bu kez taraftarına sahip çıkmamasıydı. Bunu nereden çıkarıyoruz? Hepcan’ın beraat sonrası attığı serzenişli tweet’ten. Diyor ki; “Beni linç edenleri, olmadığım biri gibi göstermeye çalışan sözde hümanistleri ve o dönem arkamda durmayan Fenerbahçe yönetimini unutmayacağım.”

        Sonra da tweet’i siliyor. Geçen yılki vakada yoğun tepki üzerine özür dileyip “maymun”lu tweet’i sildiği gibi. Ancak beraat kararı sonrası “özür” unutulmuş görünüyor; tepkiler de “linç” oluyor. (Özür için Beyaz TV’ye bağlandığında Ahmet Çakar tarafından ‘şerefsiz yumuşak, vatan haini’ ilan edilmesini tepki saymıyoruz tabii).

        Fenerbahçe’de yönetim değiştiği için atış serbest. Adama “maymun” demişsin, neyini savunacak Aziz Yıldırım yönetimindeki Fenerbahçe. “Aslan olunca sorun yok, maymunun nesi eksik” mi desin. Diyemez, çünkü Avrupa ve Latin Amerika sahalarında siyah futbolculara yönelik “maymun” sözü ve sesi artık ırkçı bir davranış olarak tescillenmiş durumda.

        “BİR SİYAH ÖLDÜRÜLMEDEN…”

        Ama tescillenmesi hayli zaman aldı. İngiliz liglerinde siyah futbolculara hindistancevizi atıldığı günlerde olaya şaka gözüyle bakılıyordu. “Ne güzel eve taze meyve götürüyoruz” esprileri yapılıyordu.

        Sonraları İspanyol taraftarlar iyice azıtınca iş ciddiye bindi. 2000’lerin ortalarında Barcelona’da oynayan Kamerunlu Eto’o maymun sesleri arasında gol kralı olurken, fileleri her havalandırdığında maymun şovu yapıyordu; “Maymun gibi sevindim, çünkü bana maymun muamelesi yapıyorlar” diyordu. Afrika’nın gelmiş geçmiş en başarılı futbolcularından biri olarak bu savunma mekanizmasına başvuruyordu ama acı çekiyordu. “Irkçılık sorunu giderek büyüyor. Manyak bir taraftar sahaya atlayıp siyah bir futbolcuyu öldürmeden önlem alınmalı. Ailemi korumak için artık maçlara getirmiyorum” diyordu.

        Konyaspor'da forma giyen Eto'o, La Liga'da ırkçılıktan çok çekti.

        Brezilyalı Roberto Carlos ve Ronaldo’dan Kolombiyalı ve Fildişi Sahilli oyunculara bütün siyah futbolcular maymun sesi ve muzlara maruz kalırken, taraftarı ırkçı eylemde bulunan kulüpler 10 bin Euro civarında cüzi para cezalarına çarptırılıyordu.

        Daha çok İspanyol futboluna özgü endemik bir tür olarak varlığını sürdüren ırkçılık, Güney Amerika’daki İspanyol damarına da yansıyordu. Arjantin'deki damara...

        Arjantinli Desabato’nun, renginden ötürü ‘Grafite’ lakaplı Brezilyalı oyuncu Batista’ya ‘macaco’ (maymun) diye küfretmesiyle iki ülke arasında diplomatik kriz patlak vermişti. Kulüplerin karşılaştığı Libertadores Kupası’nda yaşanan olayda Batista, rakibine tokadı basınca oyundan atılmış ve soyunma odası yerine karakola giderek şikayetçi olmuştu. Son düdükle birlikte Brezilya polisi Desabato’yu kelepçeleyerek tutuklamış, iki geceyi nezarette geçiren Arjantinli 3 bin 800 dolar kefaletle serbest kalmış ve mahkemeye gelmek kaydıyla ülkesine dönmesine izin verilmişti. Brezilya kamuoyu ırkçılığa karşı kenetlenirken,Arjantin’de medya Desabato’nun linç edildiğini, hükümet ise sahada adrenalin yükseldiğinde küfrün normal olduğunu savunuyordu. Maradona da maçın tansiyonuna bağlıyordu olayı. Batista’nın şikayetini geri almasıyla olay kapandı.

        “HEPİMİZ MAYMUNUZ”

        Ve siyahın rengine yönelik ırkçı nefret olarak sahalarda esmeye devam etti "maymun" eylemleri. En büyük gürültü koparan olaylardan biri 4 yıl önce Barcelona’da oynadığı dönemde Dani Alves’e muz atılmasıydı. Alves atılan muzu koparıp yiyerek karşılık verirken sosyal medyada yer yerinden oynadı.

        "Hepimiz maymunuz" etiketiyle başlatılan kampanyada ırkçılığa lanet, Alves’e destek yağdı, muz yerken fotoğraflar paylaşıldı. Neymar, Lewandowski, Roberto Carlos, sporcu, siyasetçi, sanatçı, sıradan insanlar... Dönemin FIFA Başkanı Blatter olayı “rezalet ve edepsizlik” diye tanımladı ırkçılığa karşı sıfır tolerans sözü verdi.

        Villareal 12 bin Euro para cezasına çarptırıldı; muzu atan 26 yaşındaki David Campayo Lleo adlı taraftar tutuklandı. Campayo’nun kız arkadaşına sinirlenip elindeki muzu sahaya attığı, medyada linçe (yine) uğradığı iddiasıyla protesto gösterileri yapıldı. Campayo serbest bırakıldı ama “ırkçılık ve şiddete tahrik” suçundan 3 yıl hapisle dava açıldı. İşini kaybetti ve Villareal ömür boyu stada ve tesislere girişini yasakladı.

        Bu sert gidiş karşısında Dani Alves’in yorumu şuydu: “Kötülüğü cezalandırmak çözüm değil. İşini elinden alarak ayrımcılıkla mücadele edilmez. Onları eğitmemiz lazım…”

        Campayo’nun davası ne mi oldu? Bilmiyorum. İzini bulamadım.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar