Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Barack Obama’nın adını ilk kez 2004’teki Amerikan Kongre seçimlerini kazandığında duymuştuk dış haberciler olarak. Demokrat Parti’den üç dönem Illinois Senatosu’nda görev yaptıktan sonra artık ulusal sahaya çıkıyordu ve “işte siyasetin yükselen yeni yıldızı” diye bütün Amerikan medyası onu işaret ediyordu. Nitekim çok değil, 4 yıl sonra Beyaz Saray’a taşınan ilk siyah başkan olacaktı. İki dönem.

        Alexandria Ocasio-Cortez, Demokrat Parti'nin yeni yüzü olmaya aday.

        Dün Washington'dan Serdar Turgut da yazdı. Şimdi kasımdaki Kongre seçimleri yaklaşırken Demokrat Parti cephesinde “yükselen yıldız” diye işaret edilen yeni bir çehre var: Latin kökenli Alexandria Ocasio-Cortez. Demokrat Parti’nin New York 14’üncü bölgeden Temsilciler Meclisi adayı. Kendisini demokratik sosyalist olarak tanımlıyor, Amerika’nın Demokratik Sosyalistleri (DSA) hareketine mensup, henüz 28 yaşında ve aynı bölgede adaylık için yarıştığı, partinin bir nevi dinozor şeklinde 6 dönemdir Kongre’de görev yapan ağır toplarından Joseph Crowley’i ön seçimde yenerek aday olmayı başardı. Oysa Crowley’in Kongre’de Demokrat’ların lideri olacağına kesin gözüyle bakılıyordu.

        Genç ve dişli sol adayın bu sürpriz zaferi Trump’ın hiç hoşuna gitmedi; “Crowley, Başkan’ına (kendisi) karşı daha nazik ve saygılı olsa ön seçimi kaybetmezdi” diye tweet bile attı. Medyanın tepkisi; “Ne alaka” oldu.

        Temsilciler Meclisi’nin 435 üyesinin tamamı ile Senato’nun kısmen yenileneceği bu seçim çok kritik bir dönemeç olacak. Trump’ın evanjelist rahiplere verdiği yemekte “Kaybedersek, her şeyinizi kaybedersiniz” diye uyarması da önemli bir ipucu. Çünkü Demokratlar Temsilciler Meclisi’nde çoğunluğu ele geçirdiği takdirde, kampanya yolsuzlukları nedeniyle Trump hakkında azil sürecini başlatabilirler.

        İSRAİL DESTEĞİNE KARŞI

        Siyasi tablo böyleyken ön seçimi kazanan Alexandria Ocasio-Cortez, Cumhuriyetçi ve aşırı sağ cephenin favori hedeflerinden biri haline geldi. Çünkü o da Obama gibi, ırk ve inanç bakımından ötekileştirilen bütün kesimlerin korkularını dile getiren, aynı zamanda umutlarını yeşerten bir figür.

        Ve Obama’dan çok çok daha solda. Öyle ki kendi partisi içindeki müesses nizamı bile ürkütüyor. Mensubu bulunduğu Amerika’nın Demokratik Sosyalistleri hareketi emekçiyi, sosyalist feminizmi ve LGBT haklarını savunurken, piyasa ekonomisinden İsrail’e verilen desteğe kadar klişeleşmiş bütün Amerikan politikalarına karşı çıkıyor. Filistin halkının kurtuluşunu savunuyor ve işgal altındaki topraklarda Yahudi yerleşimleri kurulmasına itiraz ediyor.

        Ocasio-Cortez de kampanyada sosyal harcamalarda artışı, asgari ücretin saatte 15 dolara çıkarılmasını, üniversitede parasız öğretimi, herkese eşit sağlık hizmeti verilmesini ve Meksikalı göçmenlerin kabusu Göç ve Gümrük Teşkilatı’nın (ICE) kapatılmasını savunuyor.

        SAĞ KESİMİN “ÖCÜ”SÜ

        Sağ cephe öcüleştiriyor Ocasio-Cortez’i. Trump’ın eski kampanya danışmanı Sam Nurnberg, “Demokratlar artık radikal. Fazla sola kaydılar, medya ya anlamıyor ya da işlerine geliyor. Hele Alexandria Ocasio-Cortez, onun mutlaka engellenmesi lazım” diyerek Demokrat Parti’nin Nancy Pelosi gibi önde gelen kadın Kongre üyelerine çağrı yapıyor.

        Sağdaki antipatiye paralel oranda bir sempati hakim sol kesimde Ocasio-Cortez’e karşı. Öyle ki, Demokrat Parti’nin yeni vitrini olarak takdim edilmesi halinde, sosyalist söylemin partinin oylarında düşüşe bile neden olabileceği söyleniyor. Trump felaketine rağmen.

        ONLAR DA MI ANTİFA

        Trump meşhur yemekte yaptığı konuşmada şunları da söyledi: “Seçimi alırlarsa yaptığımız herşeyi tersine çevirirler, hem de çabucak ve şiddet kullanarak. Antifa’ya (anti-faşistler) bütün o gruplara bakarsanız bunlar şiddet düşkünü insanlar…”

        Başkan, Kongre’deki Demokratlara “şiddet yanlısı” mı diyor, genç anti-faşist gruplarla aralarında bağlantı mı kuruyor, tam anlaşılamadı. Ama bilinen bir şey var ki, kendilerini “antifa” olarak tanımlayan gruplar, ABD çapındaki eylemlerle Trump taraftarlarına saldırıyor; Neo Nazi yükselişini püskürtmek için, gerekirse kuvvet kullanarak sokağa hakim olmak gerektiğini savunuyorlar.

        Ve on binlerce üyesi olan, Alexandria Ocasio-Cortez’in de mensubu bulunduğu DSA hareketi de kendisini anti-faşist cephenin içinde konumlandırıyor. DSA üyeleri, beyaz ırkçı gösterilerinde Neo Nazilerin karşısına dikiliyor, aşırı sağı protesto gösterilerinde Antifa gruplarıyla sokakları arşınlıyorlar.

        Charlottesville'deki gösteride Neo Naziler ve Anti-Faşistler karşı karşıya...

        Bu verilere rağmen sol damara olumlu bakanlar da var partide. 2016’daki başkan adaylığı yarışını Hillary Clinton’a karşı kaybeden sosyalist çizgideki Bernie Sanders’in yakın çalışma arkadaşı olan Ocasio-Cortez’i bir şans olarak görenler var. 2020 için potansiyel başkan adayı gözüyle bakılan Colorado Valisi John Hickenlooper “Onun ülke sorunlarına dair fikirlerini kucaklamaya ihtiyacımız var. Demokrat Parti kendini gelişime, fark yaratmaya adayan herkesi barındırabilecek büyük bir şemsiyedir” diyor.

        SEÇMENİ İKNA ETMEK

        Demokrat seçmen o şemsiyeyi ne kadar algılayacak, seçimde görülecek. Bu seçimde hem Demokrat Parti hem de Cumhuriyetçi Parti’de seçmeni yönlendirmek için yoğun bir gayret var. Kimi zaman seçimden haberi bile olmayan vatandaşı oy vermeye ikna çabası.

        Trump o yemekte rahiplere şunu da sıkı sıkı tembihledi: “İnsanların oy vermeye gitmesini sağlamak için kürsünüzün (kilisedeki) gücünü kullanın…”

        Eski first lady Michelle Obama da Twitter’da, demokratik bir hak ve görev olarak oy vermenin önemini vurgulayan bir video yayınladı; babasının MS hastası olmasına rağmen nasıl hiçbir seçimi kaçırmadığını duygusal bir dille anlattı. Hillary Clinton da RT’ledi.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar