Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Mart sonu itibariyle enflasyon yıllık yüzde 61.1’e çıktı. Mevduat faizi ise Merkez Bankası’nın politika faizinin 3 puan üzerinde yüzde 17 olarak uygulanıyordu. Üç aylık döneme denk gelen faiz yüzde 4.25, enflasyon ise yüzde 22.8. Buna göre reel kayıp yüzde 15. Eğer TL mevduatta kalındıysa ve kur korumalı mevduata geçilmediyse böyle bir zarar söz konusu.

        Halen kur korumalı mevduat, TL mevduatın üçte biri düzeyinde. Dolayısıyla TL mevduatın üçte ikisini oluşturan 1.4 trilyon liraya yakın mevduatta böyle bir kayıp söz konusu.

        KUR KORUMADA REEL KAYIP VAR

        ➔ Bunun yanında kur korumalı mevduat uygulaması, ilk üç ayda yüzde 4.25 faiz getirisini yüzde 10’a çıkartıyor. Bu dönemdeki dolar kurunun artışı bu kadar. Dolayısıyla kur korumalı mevduatı seçen tasarruf sahipleri yılın ilk çeyreğinde kendilerini kur artışına karşı korudu.

        ➔ Ancak yüzde 10 aynı dönemdeki yüzde 22.8’lik enflasyon artışının gerisinde. Kur korumalı mevduat sahiplerinin enflasyona göre reel kaybı yüzde 10.4. Üç ay için çok yüksek bir kayıp.

        ➔ TÜİK finansal yatırım araçlarının getirilerinde benzer oranları buluyor. Aynı çıkmamasının nedeni dönem başı dönem sonu verileri yerine TÜİK’in hesaplamalarını ortalamalara göre yapmasından kaynaklanıyor.

        REKLAM

        FAİZDE YILLIK REEL KAYIP YÜZDE 28-36

        ➔ Mart ayı verilerinde reel yani enflasyondan arındırılmış kayıplar mevduat faizinde yüzde 4.06, devlet iç borçlanma senetlerinde yüzde 8.20 düzeyinde.

        3 aylık dönemde ise izlenen 6 finansal yatırım aracının 6’sının da getirisi negatif. TÜFE’ye göre kayıp külçe altında yüzde 5.2, dolarda yüzde 12.2, borsada yüzde 12.9, Euro yüzde 14.4, mevduat faizi yüzde 15 ve devlet iç borçlanma senetlerinde yüzde 17.5 düzeyinde.

        ➔ Yine bitişikte Yurtiçi Üretici Fiyatlarına göre hesaplama yer alıyor. Üretici fiyatlarının yüksekliğinden dolayı elbette zararlar da yıllık bazda daha büyük. Hatta döviz türlerinde bile ÜFE bazında zarar var.

        DÖVİZE YATIRIM 1970’LERİN KEŞFİ

        ➔ Negatif faizlerin en yüksek olduğu dönem 1980 öncesine ait. 1970’i tek haneli bitiren enflasyon 1971’de çift haneli, 1980’de üç haneli rakamlara çıktı. Enflasyonun yüzde 107.2’yi gördüğü 1980 yılında mevduat faizi yüzde 33, reel faiz de negatif yüzde 35.8 idi. Faiz 1981’den itibaren pozitife döndü.

        Tasarruf sahipleri yüksek enflasyondan korunmanın yolunu 70’li yıllardan başlayarak dövize yönelmede buldu. Döviz hesabı açmanın ve döviz taşımanın yasak, sabit kur rejiminin uygulandığı dönemde insanlar dövize yatırım yapmaya alıştı.

        REKLAM

        ➔ Altına zaten yatkınları vardı, altın da aldılar. Nihayetinde para sahipleri yazlık, yat, kat edindi. Para üretken alanlar yerine verimsiz alanlara hapsoldu. Dövize yatırım o dönemden yadigar kaldı.

        ➔ Negatif faiz bugün de giderek derinleşti ve kaçış yaygınlaşıyor.

        Bir miktar kripto paraya, hisse senedine, yatırım fonlarına, bireysel emeklilik fonlarına ve portföy yönetimi gibi finansal araçlara yönelim söz konusu. Bu araçlarda büyüme var.

        ➔ Borsada ise çekilen yabancıların boşluğunu kısmen yerliler dolduruyor. Yerli sahiplik oranının üçte bir düzeyinden üçte ikiye yaklaşması bunun somut göstergesi.

        2020’LERDE GAYRİMENKUL GÖZDE

        ➔ Ancak 2020’li yıllarda para asıl emlak piyasasına gidiyor. Gayrimenkul alımları hem konutta hem konut dışında rekor kırıyor. Ocak itibariyle konut fiyat artışı yıllık yüzde 77 düzeyine vardı. Reel değer artışı yüzde 21.

        ➔ Bugünlerin Türkiye’si elbette 1970’lerden çok farklı. Kişi başına gelir çok daha yüksek, finansal sistemden borçlanma imkanları var, emlak piyasası yabancılara açık.

        ➔ Yurt içinde 5 milyondan fazla kalıcı yabancı göçmen yaşıyor. Nüfusun yüzde 90 şehirlerde ve konut edinme talebi yüksek. Yurtdışındaki Türklerde de anavatanda mülk edinme eğilimi yaygın.

        Bu kez negatif faizden kaçanların daha büyük oranda yöneldikleri temel araç gayrimenkul gibi görünüyor.

        ➔ Bu durum yol açtığı yüksek fiyat artışları ise geleceğe yadigar kalacak gibi. Aynen 1970’lerde dövize yapılan yatırımın sonraki 10 yıllarda ivmesini korumasında olduğu gibi.

        ENFLASYONDAN KORUNMA BİR AN ÖNCE

        ➔ Hazine ve Maliye Bakanı Nurettin Nebati dün “Enflasyon korumalı tasarruf ürünleri üzerinde çalışıyoruz” dedi. Bir an önce sonuçlanması ve hayata geçirilmesinde büyük yarar var.

        ➔ Yoksa enflasyondan kaçarken sadece tasarruflar verimsiz alanlara gitmekle kalmayacak, Türkiye’de şehirlerde yaşamak çok pahalı ve kimileri için imkansız hale gelecek. Barınma sorunu ortaya çıkacak.

        ➔ Yeni yüksek bir büyüme dönemine girilemeyecek ve kişi başına gelir artırılamayacaksa gayrimenkul değerlerini uzun vadede korumak da mümkün olamayacak.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar