Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Küresel salgın sadece ABD’yi değil tüm dünyayı hem sosyal hem de ekonomik olarak, modern zamanlarda daha önce hiç görülmemiş bir şekilde vurdu. Tüm ülkeler gibi ABD’nin önünde hastalıkla yürütülen iki yıllık mücadelenin faturası var: Yüksek enflasyon.

        ABD para basmayı ve faizleri sıfıra çekmeyi ekonomisini, piyasalarını ve insanlarını korumak için yaptı. Şimdi pandeminin önemini yitirmesi sonrasında yüksek enflasyonla başa çıkması mümkün olabilirdi, eğer enerji kriz olmasaydı.

        ➔ Çünkü pandeminin üzerine Rusya’nın Ukrayna’yı işgali geldi. Savaşan taraf aynı zamanda dünyanın en büyük emtia üreticisi olunca hem enerji fiyatları hem emtia fiyatları bir büyük yükseliş turuna daha çıktı.

        ➔ Dahası Batı blokunun yaptırım kararlarıyla Rusya küresel tedarik zincirinden büyük oranda çıkarıldı. Sovyetler Birliği döneminin kalın duvarları yeniden yükselmeye başladı. Küreselleşme ağır bir darbe aldı. Uluslararası şirketler Rusya’dan çekilmeye başladı.

        ➔ Kaldı ki küresel büyüme beklentileri aşağı çekiliyor. ABD büyümesi yüzde 4’den yüzde 2.8’e indirildi. Büyüme oranlarının düşmesi ve küresel alanda faaliyet alanı kaybı, ciro ve kar azalmasıyla şirket büyümelerinin aşağıya gelmesini gerektirebilir.

        REKLAM

        YA ENFLASYON YA RESESYON

        ➔ Bütün bu gelişmelere geçen haftadan itibaren Fed’in faiz artırımı ve para musluğunu kısmaya başlaması eklendi. Nihayetinde faiz artırımları ve parasal sıkılaştırmadan iyi sonuç alınırsa enflasyon dizginlenecek.

        ➔ Geçen hafta Fed toplantısı sonrasındaki fiyatlamalar buna işaret ediyor. Çeyrek puanlarla faiz artırımları çok fazla uzağa gidemez, rahatsızlık da yaratmaz. Doların zayıflaması, tahvil faizlerinin yükselip geri gelmesi, borsaların yükselmesi, değerli metallerin prim yapmasını buna yoruyoruz.

        ➔ Ancak faiz artırımı üzerine bilanço daraltımı gelecek. Enflasyonun hızla yükselmesiyle çeyrek puan yerine 50 baz puanlık faiz artırımları olacak. Bu durum ekonomide resesyonla son bulabilir. Zaten şimdiye kadar yüksek enflasyonlar ekonomiye zarar vermeden düşürülememiş.

        Bu nedenledir ki ekonomideki en büyük korkulardan biri artık resesyon. 2023’te olmazsa 2024’de kesin resesyon bekleyenler çoğunlukta.

        ➔ Her hızlı faiz artışı ardından mutlaka resesyon getirmiyor. Geçmişe bakıldığında ABD’de böyle bir adımın ardından 1 ila 3 yıl sonra resesyon ihtimalinin arttığı görülüyor. Bunda Fed’in aldığı faiz kararlarının piyasalara ulaşması için gereken 6-12 aylık sürenin etkisi var.

        OYUNU BOZAN PETROL

        ➔ Faiz artışlarının ABD’de çoğunlukla resesyonla sonuçlanmasının nedeni ise dengenin tutturulamamasında yatıyor. Burada bankanın hedefi enflasyonu düşürecek kadar yüksek ama ekonomiyi boğmayacak kadar düşük bir faiz oranı yakalamak.

        ➔ Fed geçmişte hemen her denemesinde enflasyonu indirmeyi başardı. Ama çoğunlukla enflasyonla birlikte ekonomi gürültüye gitti ve operasyon resesyonla sonuçlandı.

        REKLAM

        ➔ Geçmişteki olaylara bakıldığında özellikle ABD’de bir konunun resesyonların çıkmasında ayrıcalıklı bir role sahip olduğu görülüyor: Petrol.

        ABD’de ne zaman petrol fiyatları hızla yükselip enflasyonu tetiklese Fed her seferinde işi düzelteyim derken ekonomiyi resesyona soktu.

        ➔ Bu sefer durumun farklı olacağına yönelik inanç ise çok yüksek değil. Hele de mevcut başkanın prestij seviyesiyle.

        FAİZLERDE YÖN YUKARI

        ➔ Enflasyon 40 yıl önceye gitti, buna karşı faiz oranları artırılmaya başladı. Küreselleşme de son buldu. Sonuçta borsalarda ve tahvillerde uzun vadeli trend değişikliği olur mu?

        ➔ Faiz tarafı için böyle bir sonuca ulaşmak mümkün. Çünkü faiz artırımlarının önü resesyonla kesilecekse de, enflasyon sorunu bitmeyeceğinden faizler yeniden sıfıra kadar indirilemeyeceği varsayılabilir.

        ➔ Biraz enflasyon hedeflerinin yukarı revize edilmesi biraz da faiz oranlarının aşağı çekilmesi yoluna gidilebilir. Bu durumda faizlerde 40 yıllık düşüş döneminin sonunu görmüş olabiliriz.

        ➔ Faiz oranları artıyor, likidite havuzu çekiliyor. Enflasyon artışı hem şirketlerin fiyatlama yapmasını zorlaştırıyor hem hanehalkı harcamalarının kısılmasına yol açıyor.

        ➔ Faiz artışları borsalar için genelde kötü haberdir. Yüksek faiz borçlanma maliyetini artırır, bu da sisteme girecek taze paranın hızını azaltır.

        BORSALARDA YÖN AŞAĞI

        ➔ Az para portföy bakımından az yatırım anlamına geleceği için şirketler mevcut büyümelerini koruyup üzerine koymakta zorlanır. Bu durum endekslerin yükseliş trendine girmelerine fırsat tanımaz.

        ➔ Ayrıca küreselleşmenin ve küresel şirketlerin büyüme dönemlerinin sonuna gelindi. Yeni yatırım kıtası veya ülkeleri bulunana, tedarik zincirleri kuruluna kadar en azından birkaç yılın geçmesi gerekiyor.

        ➔ Hisse senetlerinde ise kasım ayında veya bu yıl başına kadar gerçekleşen en yüksek düzeyler uzun bir süre görülemeyebilir.

        ➔ Bu nedenle de büyümeye ve risk almaya en duyarlı teknoloji şirketleri son dönemde en çok satışı yedi. Hisse senetleri de uzunca bir süre rekor seviyelerini göremeyebilir. Yani uzun vadeli trend değişimi başlamış olabilir.

        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00
        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar