Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Nereden düştük bu kısa vade tuzağına? 1980 öncesi pek yoktu. Köyden kente göçün bir sonucu mu? Yoksa son 50 yıldır yaşanan yüksek ve oynak enflasyondan mı? Galiba çok uzun süreli yüksek enflasyon başrol oynuyor. 1971’den 2021’e kadar enflasyonun tek haneli rakamlarda kaldığı bir 10 sene var. Bu kadar uzun süreyle yüksek enflasyonla yaşamış herhalde çok az ekonomi var.

        50 YILLIK BOZULMANIN SONUCU

        -Yarım asrı yüksek ve oynak enflasyonla geçirmek, ekonominin yapısını da, toplumun yapısını da, gelir dağılımını da bozdu.

        -Yüksek enflasyon sürekli kısa vadeli gitmek, uzun vadede sonuç verecek işlere girmemek, önünü görememek, yüksek faiz, yüksek döviz kuru, dolarizasyon, eriyen para birimine bağlı gelir ve servet kaybı demek. Ücretlerin, normal kazançların erimesi demek.

        -Yüksek enflasyon ortamı uzun vadeli kaynak yaratmaya da, uzun vadeli kaynak kullanmaya da engel. Bu nedenledir ki, TL kredilerin vadesi ortalama 1.5 yıla, mevduatın vadesi 1 aya kadar indi. Halbuki dövizle mevduat yapmanın, kredi kullanmanın da faizi düşük, vadesi de uzun. Bankalar aynı Türk bankası. Ama TL ile mevduatın faizi yüzde 18, kredinin faizi yüzde 22. Dolar ve Euro ile mevduatın faizi yüzde 1’in, kredi faizi yüzde 3.5’in.

        -Aynı çarpık vade yapısı sermaye piyasasına da hakim. Sermaye piyasaları tanım gereği para piyasalarından daha uzun vadelidir. Ama bizim yerleşik halkımızın borsadaki yatırım süresi 17 gündür ve yabancıların dörtte biridir. Bu vade zaman zaman 10 birine kadar düşmektedir. Sırf kısa vadecilik sermaye piyasasının gelişmesi önündeki en büyük engeldir. Yurtiçi yerleşiklerin borsada başarılı olamamalarının ana nedeni de budur.

        REKLAM

        GERÇEK HAYATTA DA KISA VADECİLİK

        -Yüksek enflasyon sonucu kısa vadecilik sadece para ve sermaye piyasalarında değil, reel ekonomide , eğitimde, meslek edinmede ve kariyer yapmada kısaca gerçek hayatta maalesef toplumun kararlarına hakim olmuştur. Sanki çoğunluk kısa yoldan para kazanma peşindedir.

        -Bu eğilim sık sık kendini çeşitli piyasalarda ve durumlarda vurgun yapma şeklinde ortaya çıkarmaktadır. Meyve ve sebze ticareti yapanlarda, reel bir işte çalışırken elde ettiği kazançla borsada veya kripto para piyasasında şansını deneyenlerde bunu görüyoruz.

        -Aynı şekilde hızlı büyüme ve kalkınma isteği popülizmle birleşerek benzer sonuçlara yol açıyor. Doğru dürüst planlamadan, temel kriterler atlanarak yapılaşmalara, şehirleşmelere izin veriliyor. En iyi örneği dere yataklarına kurulan ilçelerde yaşıyoruz. Giresun’un Doğankent ilçesi ardından bu kez Kastamonu’nun Bozkurt, Sinop’un Ayancık ilçelerinde benzer ve daha ağır durumla karşılaştık. Son sel felaketlerinde ölü sayısı 66’ya kayıp sayısı 77’ye ulaştı.

        -Ancak olaylardan ders çıkarılmadığı ve önlem almada bir türlü harekete geçilmediği anlaşılıyor. Yara sarmada hızlıyız ama önlem almada yokuz. Doğankent’te geçen yıl yaşanan olayın ardından herhangi bir hazırlık ve önlem alınmadı. Belki bu kez alınır.

        İŞİN UZMANI NE DİYOR?

        Bozkurt ilçesinin yaklaşık bir saat içinde yok olmasını uzman paleosismolog, yerbilimci Dr. Ramazan Demirtaş şöyle yorumladı:

        “Bu olaylarda bütün suçu küresel iklim değişikliğine atmak doğru değil. Küresel iklim değişiklikleri daha önceki yıllarda da yaşandı. Bunlar bahane değil. Biz riskli hale getirmişiz. Suçu boş boşuna metrekareye düşen 300-400 kg yağışa, aşırı yağışa, tarihte görülmemiş yağış gibi bahaneye atmayalım. Suçlu doğrudan dere yatağını 400 metreden 15 metreye daraltan ve dere yatağını imara ve yapılaşmaya açan insanoğlunun ta kendisi. Ezine Çayı belki 300-400 yıl önce bu 400 metrelik vadiyi bir kere olsun kullandı. Dere yataklarının hiç bir şekilde imara açılamaması lazım.

        REKLAM

        “500 YILLIK PLANLA HAREKT ETMELİYİZ”

        -İmara açılan dere yataklarına binalar yaparak set oluşturuyoruz. Ama su akmak zorunda. O zaman su yıkıp gidiyor. Akarsu üstüne yapılan köprüler düz ve alçak olunca kolay tıkanıyor. Kemerli ve yüksek köprüler yapılmalı. Şimdiki köprüler mühendislik açısından sıkıntılı. Yani elimizden geldiği kadar bütün riski arttırmışız ve afete biz dönüştürmüşüz.

        -Bu sel geçmişte oldu, gelecekte de olacak. Belki 500 yıl sonra bir yağış gelecek, afete dönüştürecek. Yani akarsuyun yatağı boş olursa afete dönüşmez. Bunun için 50, 100, 500 yıllık taşkın planları yapmak zorundayız.

        -Fakat ne yazık ki, bir yıl sonrasına da,100 yıl sonrasına da yönelik planlarımız yok. Olan planlarımız kağıt üstünde, göstermelik durumda. Bunu bir türlü hayata geçiremiyoruz.

        -Şu an Bozkurt’un durumda olan bir çok şehir ve ilçeler var. Oralar da Bozkurt gibi olacak. Oralara şimdiden çözüm bulmalıyız. Her afetten ders çıkarmalıyız. Yeniden bu afeti başka şehirlerde yaşamamak için önlemleri önceden almalıyız.”

        ÖNCE ZİHNİYET DEĞİŞİKLİĞİ

        -Kısa vadecilikten kurtulmak, plan yapıp uygulamak, önlem almak için öncelikle zihniyetimizi değiştirmeliyiz. Aynı durum enflasyonla mücadele için de geçerli. Kısa vadecilik tuzağına nasıl düştüysek aynı şekilde kurtulmanın yolunu da bulmalıyız.

        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00
        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar