Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Faiz indirim tartışmaları arasında Merkez Bankası Para Politikası Kurulu Perşembe günü toplanacak. Ya politika faizini aynı bırakacak ya da düşürecek. Yükseltme seçeneği yok. Çünkü Cumhurbaşkanı ağustos ayı ile birlikte faizin ve enflasyonun düşüşe geçeceğini önceden açıklayarak bu kapıyı kapadı.

        FAİZ REEL OLARAK DÜŞTÜ ZATEN

        -Halbuki enflasyonun yükselmesi ile piyasa faiz oranları gerçekten düşüyor. Temmuz ayında tüketici fiyatları yüzde 18.95’e vardı. Yüzde 19’luk politika faizi ile aynı düzeye geldi.

        -Yine temmuz sonu itibariyle bankaların mevduat faizi ortalaması yüzde 18.25 ile enflasyonun altında. Bunun ayrıca stopajı da var.

        -Konut kredi faizleri yüzde 17.94 ile enflasyonun bir puan gerisinde seyrediyor.

        -TL ticari kredi faizlerinin ortalaması ise yüzde 21.25 ve gerçekleşen enflasyonun sadece 2.30 puan üzerinde.

        -Temmuz sonu itibariyle bankalar yüzde 18.25 ile para toplayıp yüzde 21.25 ile satıyor. Aradaki marj 3 puan.

        MEVDUAT 1 AY, KREDİ 18 AY VADELİ

        -Üstelik mevduatın ortalama vadesi bir ay civarında seyrediyor. Kredilerin ortalama vadesi ise 18 ay. Bir ayla para toplayıp 18 ay vadeyle vermenin belli bir riski de var.

        -Zaten bankaların faizden elde ettikleri kar marjı yüzde 3’e kadar indi. 3 tam sınır ve altına inmesi halinde bankalar karlılıklarını sürdüremez.

        REKLAM

        -Bu durumda Merkez Bankası politika faizini düşürse ne olacak? Bankalar mevduat sahiplerini yükselen enflasyon ve düşen faiz oranları üzerinden ikna edemeyecekler. Dolayısıyla TL mevduat artışı olamayacak. Talep de TL kredilere.

        -Kaldı ki yükselen enflasyon ortamında faizleri düşürmek ters teper. Krediyi kullanabilen mal almaya koşar. Ya da para sahipleri bankada mevduat yapmaktansa mala yatırımı tercih eder. Enflasyon talep yönüyle de beslenmeye başlar.

        YANGINA BENZİNLE GİTMEK

        -Ayrıca döviz kurları artarken de faiz düşürülmez. Tam anlamıyla yangının üzerine benzin dökme etkisi yaratır. Yükselmekte olan kurlar daha ivmelenir, para dövize kayar. Yükselen kurlar enflasyonu azdırır.

        -Bizim enflasyon ile kurlar arasında çok yakın ilişki vardır. Çünkü ister tarımsal üretim olsun isterse de sanayi üretimi ithal hammaddeyle yapılır. İthalat ise dolara bağlı. Bitişikte doların yükselmesi ile çekirdek enflasyonun nasıl yükseldiği, kurun gerilemesiyle nasıl düştüğü bir güzel görünüyor.

        -Enflasyon düşüşe geçmeden politika faizini enflasyonun altına çekmek dengeleri değiştirir. Enflasyonun düşeceği varsa da, talebi artışı ve kuru yükselişi onu engeller.

        -Dolar kuru ise enflasyonun yüksek çıktığı 3 Ağustos’ta 8.2840 TL düzeyine kadar inmişken dün 8.6709’u gördü. Bir haftadaki artışı yüzde 4.6’yı buldu. Bunun üzerine bir de faiz indirimi geldiğini düşünün.

        ÖNEMLİ OLAN KURU AZDIRMAMAK

        -Faiz konusunda ne yapılacaksa döviz kurunu azdırmadan yapılması lazım. Bu, sadece enflasyon için değil, gelir dağılımının daha da bozulmaması ve geniş kitlelerin yoksullaşmaması için de gerekli.

        -Faiz indiriminden amaç büyüme ve yatırım artışı ise ikisi de gerçekleşiyor zaten. Büyüme yıllık bazda yüzde 7-8 arasında bir yerde çıkabilir. Yatırımlar da geçen yıldan başladı ve devam ediyor.

        -Şirketler zor durumda deniyorsa, öyle bir durum. Şirketler 2017’den beri ciddi anlamda destekleniyor. Borçlarını düşük faiz oranlarından yapılandırdılar. Sanayi şirketlerinin büyükleri kârlarını yüzde 50, küçükleri yüzde 90 artırdı.

        -Hizmet sektöründe ise pandemiden dolayı zorda olan şirketler var. Onlara da kredi değil hibe ve yeniden yapılandırma lazım.

        -Asıl zorda olan kesim geliri düşük ve iş bulamayan hanehalkı kesimi. Enflasyonu azdırmak da en önce onları zora sokuyor.

        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00
        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar