Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Küresel piyasalar mükemmel bir kasım ayı yaşıyor. Dünya borsalarının ortalama getirisi MSCI endeksiyle yüzde 13.2’e, gelişmekte olan borsaların yüzde 11.5’a, Türkiye borsasının da yüzde 29’a vardı.

        -Kasım ayında Dolar Endeksi yüzde 2.4 kayıplı, gelişmekte olan ülke para birimlerinin dolara karşı artışı da yüzde 4’ü buldu. Ekim sonunda 54.29 olan JP Morgan kur endeksi 27 Kasım’da 56.46’ya çıktı. Risk iştahı için iyi bir fırsat.

        -Türk Lirası ise derin değer kaybını kısmen geri alıyor. Buna rağmen ekim sonuna göre sepet kurun TL karşısındaki artışı yüzde 4.7 düzeyinde .

        -Türkiye’nin risk primi ekonomi yönetiminin değişmesiyle hızla geriliyor. Ekim sonunda 560.11 düzeyinde olan 5 yıllık CDS primi 381.32’ye inerek yüzde 32 düştü.

        -Altın aşı haberleriyle değer kaybediyor. Kasımda ons fiyatı yüzde 4.7 geriledi. Türkiye’de ise doların TL’ye göre artmasından dolayı gram altının düşüşü yüzde 1.8’le sınırlı kaldı.

        -Küresel ekonomilerin toparlanacağı umuduyla petrol de bakır diğer emtia fiyatları artıyor. CRB Emtia Endeksi kasımda yüzde 11.2 yükseldi.

        KORKU AZALIYOR

        -Korku endeksi VIX ise pandemi sırasında ilk kez 20’nin altını gördü. 24 Şubat’ta 20 değerinin üzerine çıkan ve 18 Mart’ta 85.47 ile tarihinin en yüksek seviyelerinden birini gören VIX risk iştahının artması ve korkunun azalmasıyla birlikte cuma günü 19.51’e kadar inerek uzun vadeli seviyesine yaklaştı.

        REKLAM

        -VIX’in 9 ay sonra 10’lu rakamları yeniden görmesi ABD’de Başkan Trump’ın kaybettiğinin iyice anlaşılması ve yeni yönetime geçişe izin vermesinden de beslendi.

        -Küresel piyasaların pozitif seyrinde ABD seçimlerinin kaosa yol açmadan geride kalması belli bir rol oynadı.

        -Arkasından da küresel salgına karşı başarılı aşı çalışmalarının son aşamaya geldiğinin açıklanması piyasaları iyice cesaretlendirdi ve ateşledi.

        AŞILAR DÖNÜM NOKTASI

        -Her ne kadar aşının üretimi, dağıtımı ve aşılanma ve etkisini göstermesi belli bir zaman alacaksa, kış ayları da salgının etkisinde geçecekse de, işe yarayacak birden çok aşının açıklanması piyasalar için bir dönüm noktası değerinde bulundu ve fiyatlandı.

        Neden bu kadar erken acaba?

        -Aşı salgını bitirmesine bitirecek ve o zaman da hayat ve ekonomi normalleşmeye başlayacak. Ancak bunun belli bir zamana ihtiyacı var.

        -Buna karşılık piyasalar geçiş döneminde ekonomilere sunulacak bazı desteklere güveniyor.

        Aralık ayında hem Avrupa hem Amerika merkez bankalarından yeni parasal teşvikler bekleniyor.

        -Yine ABD Kongresi 10 Aralık’ta toplanıyor. Demokratlar ile Cumhuriyetçiler’in daha küçük bir yardım paketi üzerinde anlaşma umudu var.

        -Aşının devreye girmesine kadar parasal ve yardım paketleri küresel piyasaların tutunacakları dallar.

        -Parasal genişlemenin etkisiyle de dolardaki değer kaybının sürmesi bekleniyor. Bu durum da küresel risk iştahını ve gelişmekte olan ülkelere fon akışını destekleyen bir gelişme.

        2 ÇEYREKLİK GEÇİŞ DÖNEMİ

        -Yaklaşık bir veya iki çeyrek yaşanacak geçiş döneminin ardından normalleşmenin başlayacağı umudu ise güçlü bir beklenti yaratıyor. Ekonomiler açıldıkça, hayat normalleştikçe, salgın korkusu insanların üzerinden kalktıkça tüketim de, yatırımlar da hızlanacak.

        REKLAM

        -Üstelik birikmiş, geciktirilmiş tüketimler ve artan tasarruflar devreye girecek. Salgın döneminde, karantina altında harcanmayan, biriktirilen tasarruflar harcanacak. ABD’de salgın sırasında ekstra 2 trilyon dolarlık tasarruf edildiği hesaplanıyor.

        AK AKÇE KARA GÜN İÇİNDİR

        -Bizim Merkez Bankası son Finansal İstikrar Raporu’nda dünyadaki ve Türkiye’de pandemi dönemindeki tasarruf artışını işledi. Bitişikte yer alan TCMB grafiğinde bazı ülkelerin 2020 yılı ikinci çeyrek tasarruf artışları, geçmiş yılların aynı dönemiyle kıyaslanıyor.

        -Kırmızı çizgilerden 2020’ye ait ve yüzde 5-10 arasındaki tasarruf oranlarının yüzde 15-30 aralığına yükseldiği görülüyor. İsveç’te ise artış yok. Çünkü orada karantina uygulanmadı. Toplum önemli bir tehlike hissetmedi.

        -Buradan asıl zor zamanlarda, korkunun yükseldiği ve gelecekten endişenin arttığı dönemlerde tasarrufların artığını görüyoruz. “Ak akçe kara gün içindir” sözü de bunu doğruluyor.

        -Geleceğe güven duyulan, normal ve risk iştahının arttığı zamanlarda ise insanlar harcar, tüketir ve yatırım yapar, borçlanır.

        YILLIK TASARRUF ARTIŞI % 41

        -Nitekim benzer durum Türkiye’de de gerçekleşiyor. Pandemi sırasında özellikle yaz aylarında hükümetin zorlaması ve negatif faize geçmesiyle çok büyük bir kredi artışına yaşadık. En çok borçlanan kesim tüketiciler ve şirketlerdi.

        -Bunun sonucunda hane halkının borçları yüksek orada arttı. Ama finansal varlıkları da arttı. Bitişikte Merkez Bankası’nın hane halkının hem varlıklarını hem borçlarını eylül sonu itibariyle gösteren iki tablosu var.

        -Merkez Bankası’nın hesaplamalarına göre finansal varlıklar son bir yılda yüzde 41.3 büyüdü ve 1.7 trilyondan eylül sonunda 2.4 trilyon liraya vardı. Artışta yabancı para mevduatı, kamu tahvilleri, emeklilik fonları, hisse senetlerindeki büyüme etkili oldu.

        -Bitişikteki bir başka grafikte hane halkı finansal varlık kalemlerinin son yıllardaki seyri yer alıyor ve çoğunun 2020 yılında yönünü yukarı çevirdiği ve arttığı görülüyor.

        YILLIK BORÇ ARTIŞI DA % 41

        -Hane halkının yükümlülükleri yani borçlarındaki artış oranı da yüzde 41.9 oldu. Yani oran olarak finansal varlıklarla aynı düzeyde arttı. Buradaki asıl artışlar konut, taşıt ve ihtiyaç kredilerinden kaynaklandı. Bu üç kredinin toplamı 473 milyardan 713 milyar liraya çıktı ve 51 arttı.

        -Sonuçta aynı oranda artsalar bile borçlar daha küçük olduğundan hane halkı borçluluğu azaldı.

        -Geçen yılın Eylül sonunda 1.703.6 milyar liralık finansal varlığa karşılık 622.3 milyar liralık borç yüzde 36.5’a denk geliyordu. Bu yıl ise 2.407.1 milyarlık varlık ve 713.3 milyar liralık borç var. Borçluluk oranı yüzde 36.5’ten 29.6’ya inmiş oluyor.

        -Ülkeler arasındaki karşılaştırmada da hane halkı borcunun GSYH oranı bakımından Türkiye yüzde 16 ile düşük seviyede kalıyor. Bu oran gelişmiş ülkelerde ortalama yüzde 72, gelişmekte olan ülkelerde yüzde 41 düzeyinde bulunuyor.

        YİNE PARANIN KOKUSU ALINDI

        -Buradan geliyoruz pandemi sonrası döneme. Görünen köyün ardı yakındır. Madem aşı bulundu, piyasalar da hayatın ve ekonominin normalleşmesini şimdiden fiyatlamaya başladı.

        -Hazır pandemi sırasında ertelenen tüketim ve biriktirilen tasarruflar büyümüşken, hazırlık buna yapılıyor.

        -Piyasalar yine paranın kokusunu aldı. Önce merkez bankalarının ve hükümetlerin yardım paraları devreye girecek, bunu normalleşmeyle hane halkının tasarruflarının devreye girmesi izleyecek.

        -Hesap ve umut bu. Umut sadece fakirin ekmeği değil.

        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00
        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar