Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam HT Pazar Şşşt, onları dinleyin ve hatırlayın/ Aysun Öz'ün haberi

        Aysun ÖZ/ GAZETE HABERTÜRK-PAZAR

        Prag’da, havalimanında pasaport sırasında beklerken Milan Kundera’nın bir sözünü hatırladım. “İnsan unutmak istiyorsa hızlanır, hatırlamak için adımlarını yavaşlatır” diyen ünlü yazarın memleketinde, başta pasaport görevlileri olmak üzere herkes her şeyi hatırlamak ister gibi. Türkiye Gençlik Filarmoni Orkestrası’nın konserini dinlemek için buradayız. Ve unutulmaz bir konser olacağı en başından belli. Beklerken; Gençlik Filarmoni Orkestrası’nın 7 yıldır en büyük destekçisi Güler Sabancı yanımıza geldi. Genç müzisyenlerin İstanbul’da bir semt pazarında gerçekleştirdiği bir projenin videosunu hatırlamış o da! Eski e-postalarının arasından buldu, telefonundan büyük bir keyifle izletti bize. Klasik müziğe milletçe o kadar da uzak olmadığımız, Sarıyer’deki o pazar yerinde Mozart’ın, Beethoven’ın isimlerinin değil ama ölümsüz eserlerinin hemen hatırlanmasından belli. Youtube’a “Mozart ne arar pazarda?” yazın, izleyin. Öyle tatlı ki; çalanlar, dinleyenler ve o sıcak tebessümler... Neymiş, 2010’da yapılan bir araştırmaya göre Türkiye’de nüfusun yüzde 92’si “Klasik müzik bilmem, tanımam, anlamam” diyormuş. Neyse, adımlarımızı hızlandıralım! Klasik müziği pazar tezgâhında bile harika sergileyen gençlerin, Prag’ın en gösterişli konser salonlarından Smetana Hall’daki konserine gidelim hemen.

        SALON DA BALKONLAR DA DOLU

        83 genç Türk müzisyen için, pazara çıkanlardan sonra Smetana Hall’u yavaş yavaş dolduran Çekleri de şaşırtma zamanı. Üçüncü parçada hiç duymadıkları “Köçekçe” ile karşılaşan Prag’lılar, belki de Kundera’yı sorgulamaya başlar, diye geçiyor aklımdan. Salon kıpırdıyor, unutulmaz bir performansa katılmak isteyenler oturdukları yerde hareketleniyor. Nasıl olmasın; orkestradakilerin en küçüğü 14, en büyüğü 28 yaşında. Hesaplamaktan kurtarayım: Yaş ortalaması 19. Güler Sabancı da bu gençlerle gurur duyuyor ve bu yüzüne yansıyor. “Sabancı Vakfı olarak, kuruluşumuzdan itibaren gençler her zaman odağımızda yer aldı. Yatırımlarımızı yaparken, gençlerin çok yönlü ve iyi yetişmesine yarayacak işler olmasına çok önem veriyoruz” diyor.

        3 BİS VE AYAKTA UĞURLAMA

        Bu genç orkestranın başında, en değerli şeflerimizden Cem Mansur’un olması Sabancı için çok önemli. Zira 7 yıldır artarak süren destekte payı büyük. Türkiye’nin dört bir yanındaki konservatuvarlardan en yetenekli öğrencileri seçmiş. 3 haftalık kamp çalışmasıyla hazırlamış. Sonra da 83 genç yetenekle bir Avrupa turnesine çıkmış. Konser sonunda Prag’lıların 3 bis ile Mansur’u çağırması boşuna değil. İki gün sonra gerçekleşen Berlin konserinde de benzer şeyler yaşanmış. Alman basını, Türkiye Gençlik Filarmoni Orkestrası’ndan övgüyle söz ediyor. Güler Sabancı, Şef Cem Mansur liderliğindeki Türkiye Gençlik Filarmoni Orkestrası’nı (TUGFO), gençlerle kültür ve sanatın birleştirici gücünün buluşmasını sağlayan önemli bir proje olarak değerlendiriyor ama, aslında en çok üzerinde durduğu nokta başka: “TUGFO, sadece bir müzik projesi değil, aynı zamanda bir eğitim, sosyal bilinçlendirme ve aslında ülkemizin tanıtım projesi. Sabancı Vakfı olarak Türkiye’nin uluslararası arenada tanıtımında etkili olan bu projeye destek vermekten mutluluk duyuyoruz.”

        HAYDİ KADINLAR SAHNEYE

        Sabancı Vakfı’nda, Güler Sabancı ve vakfın genel müdürü Zerrin Koyunsağan’ın birlikte bir konuda pozitif ayrımcılık yaptıkları apaçık ortada: Gençler ve kadınlar... “Şimdi kadınlar nereden çıktı?” demeyin. Bu yılki projenin başlangıcında Güler Hanım’ın ilk sorusu “Orkestrada kaç kız var?” olmuş. Yanıt “52 kız, 31 erkek”. Anlatırken yüzünde yavaş yavaş bir tebessüm beliriyor. Bense o an yine bir şeyler hatırlıyorum... 1960’lı yılların başı. Yer Chicago. Bir müzik yarışmasının üç yarışmacısı sıralarını beklerken, bir önceki grubun sahneye kendi alameti farikaları ile çıktığını fark ederler: Peruklar. Yapılacak tek şey vardır: Perukları ters çevirmek. Diana Ross ve grubu The Supremes bin 500’den fazla performansla 80’lere damga vurdu. Hatırlarsınız; 2007’de Türkiye’de vizyona giren “Dreamgirls”, başarıyı ters perukla, cesaretle ve tabii ki şarkılarıyla yakalayan bu kadınların hayatını anlatıyordu. Filmin başrol oyuncusu Beyoncé de, başarının sembolleri, popüler kültürün başlıca tasarımcıları arasında şimdi. Kadınlar ve gençler müzikle kol kola vermeyegörsün; Chicago’da, Prag’da veya Sarıyer’de, mutlaka hatırlanır.

        'HER ÜLKEDE AYAKTA ALKIŞLANDILAR'

        Sabancı Vakfı Genel Müdürü Zerrin Koyunsağan:

        Genç sanatçıların heyecanına ortak olan isimlerden biri de Sabancı Vakfı Genel Müdürü Zerrin Koyunsağan... Prag’daki gezimiz boyunca çocukların nasıl çalıştıklarını, kamp boyunca nasıl en iyi performansa ulaşmak için didindiklerini anlattı. “Sabancı Vakfı’nın var olma nedeni, toplumsal potansiyelin gelişimini sağlamak ve toplumsal duyarlılık bilincini gelecek nesillere aktarmak için özgün, yenilikçi ve kalıcı değerler oluşturarak insanların hayatında fark yaratmaktır. TUGFO, bir taraftan genç müzisyenlerin potansiyelini geliştirirken diğer taraftan onlara sosyal sorumluluk bilinci kazandırması açısından çok önemli bir proje. Gençlerinin gittikleri her ülkede ayakta alkışlandığını görmek bizi çok gururlandırıyor. Ayrıca TUGFO, sanatçı değişimi yoluyla yurtdışıyla ilişkilerin güçlendirilmesi konusunda da önemli bir platform.”

        'DOKTOR KADAR UZUN EĞİTİM ALIYORLAR'

        Gençlik Filarmoni Orkestrası’nın kurucusu ve şefi Cem Mansur, HT Pazar’a anlattı:

        “Orkestranın yüzde 60’ı son iki yılda değişti. Değişmese eğitim projesi olmaz. Önemli olan çok iyi genç müzisyenlerin ufuklarını geliştirmek, uluslararası düzeyde olmaları konusunda onları motive etmek, eğitim ve önemli yerlerde konser fırsatı sağlamak. Mümkün olduğu kadar çok gence ulaşmak önemli. Burada devam eden orkestra değil orkestranın çalıştırıcıları ve projenin felsefesi. Belli bir görüşü olan, soru sormaktan çekinmeyen kuşağın çıkması önemli olan. Şu anda Berlin Filarmoni’de ve dünyanın önemli orkestralarında çalan üyelerimiz çok... Küsmeler oluyorsa, Türkiye’deki istihdam sorunuyla ilgili. Çocuklar, bir doktor kadar uzun eğitim görüyorlar, çok daha fazla para kazanacakları bir işi hiç eğitim görmeden ya da kısa bir eğitimle yapmaları da mümkün. Bunun bir karşılığı olması lazım. Motivasyon olması lazım. Herkesin iyi müziğe ve iyi müzik eğitimine ihtiyacı var. Bunun bir uygarlık ihtiyacı olduğunu bilmek gerek.”

        'MÜTHİŞ SONUÇLARI GURURLA İZLEDİK'

        Güler Sabancı TUGFO ile genç sanatçılara kaliteli sanat yapma ve dünyanın en prestijli salonlarında sahne alma imkânı sunduklarını söylüyor ve sonucu ise şöyle değerlendiriyor: “Sabancı Üniversitesi’nin ev sahipliğinde, en iyi imkânlarla üç haftalık kamp döneminin ardından genç sanatçıların ulaştıkları performansın müthiş sonuçlarını gururla izledik.”

        TUGFO, belli bir düzeyde müzik eğitimi olan gençleri; bir orkestra çatısı altında bir araya getiriyor. Avrupa turnesi öncesinde 3 hafta boyunca Sabancı Üniversitesi’nde kampa giren gençler, 2 farklı sosyal sorumluluk çalışması yürütülüyor. Bunlardan ilki Demokrasi Laboratuvarı: Demokrasi Laboratuvarında; takım ruhu, liderlik, karar verme, sorumluluk alma, demokratik katılımın sınırları, başkalarını dinleme ve onların sesine saygı gösterme gibi konular, çok sesli müziğin çalışma ortamından örneklerle aktarılıyor. Diğeri ise Metin Sabancı Spastik Çocuklar Merkezi Buluşması: Genç müzisyenler ve Metin Sabancı Spastik Çocuklar Merkezi’nde rehabilitasyon desteği alan çocuklarla empati ve farkındalık çalışmaları yapılıyor. Orkestradaki gençlerin engellenmişlik hissini algılamaları sağlanıyor ve engeller için çözüm üretmeleri aşılanıyor.

        'KESTİRMESİ YOK'

        Cem Mansur’u izlerken aklıma bu yılın Oscar’lı filmi Whiplash ve oradaki korkunç orkestra şefi geliyor. Ancak Mansur’un onunla alakası yok. Kendisinin de belirttiği gibi, o motive ederek desteklemekten yana. Mansur’a “Fark yaratmak için insanüstü bir çaba göstermek, parmakların kanaması mı gerek?” diye sordum. “Enstrüman çalmak çok meşakkatli iş. Kestirmesi yok. En yeteneklisi de deli gibi çalışıyor. O enstrümanla teması ve hissettiğiniz şeyi hayata geçirebilmek için müthiş bir teknik kontrol ile fiziksel ve ruhsal benliğinizin müthiş bir koordinasyonuna ihtiyacınız var. Hiçbir aktivite müzik aleti çalmak kadar beynin her yanını kullandırtmıyor.İnsan beyni her şeyden çok müziği algılamak için tasarlanmış...”

        ÇOK ZOR PARÇALAR

        Arda Serindağ - Klarnet İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı “3’üncü yılım. Türkiye Gençlik Filarmoni Orkestrası, seyirci, salon olarak kültür ve vizyon açısından bizleri çok geliştiriyor.”

        Müge Şahin - Baş keman Mersin Devlet Konservatuvarı “3’üncü yılım. Orkestracılık, Avrupa’da konser vermek adına çok şey kattı. Gittiğimiz salonlarda çalabilmek için bunu yaşamış olmak çok önemli. Çok zor parçaları çok çalıştığımız için rahatlıkla çalıyoruz.”

        Buse Korkmaz - Keman Hacettepe Devlet Konservatuvarı “Türkiye’de çoğu müzisyenin çalamadığı, repertuvarında bulundurmadığı eserleri çok genç yaşta dünyaca ünlü salonlarda çalıyoruz. Bu inanılmaz bir tecrübe. Hepimizin genç olması farklı bir enerji veriyor.”

        Yazı Boyutu
        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ
        Habertürk Anasayfa