Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam Son dakika... Selçuklu dönemine ait bir ilk! Daha önce hiç görülmedi - Haberler

        Antalya'nın Alanya ilçesinde Helenistik, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı medeniyetlerine ev sahipliği yapan Alanya Kalesi'ndeki kazı çalışmalarında eşsiz bir parça tespit edildi. Prof. Dr. Osman Eravşar, "Bu şekilde bir plaka çini, Selçuklu çini sanatında bu zamana kadar çıkmamıştı" dedi.

        Alanya'nın, Pamfilya ile Kilikya bölgesi arasında yer alan geçiş koridorunda M.Ö. 4'üncü yüzyılda, Helenistik dönemde kurulduğunu belirten Prof. Dr. Osman Eravşar, 1221 tarihinden itibaren kentin Selçuklu idaresine girdiğini, Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubat için önemli bir yere sahip olması nedeniyle surların inşası, sarayın restorasyonu gibi imar çalışmaları yapıldığını anlattı. Bu sarayın birçok açıdan önemli olduğuna dikkati çeken Prof. Dr. Eravşar, "Ama bizim için önemli olanı Anadolu'da bugüne kadar kitabesi olan, tarihi bilinen tek saray Alanya sarayı" diye konuştu.

        REKLAM

        200 KASA DOLUSU ÇİNİ

        Selçuklu'nun kışlık başkenti olarak kullanılan kentin, yoğun imar çalışmasına sahne olduğundan zengin arkeolojik materyaller verdiğini aktaran Prof. Dr. Eravşar, İçkale'ye girişte yapılan arkeolojik kazılarda, hamam olarak düşülen alanın sarayın bir parçası, Alaaddin Keykubat'ın ailesiyle yaşadığı alan ile altının da sarnıç olduğunun tespit edildiğini söyledi.Geçen sene başlatılan kazının bu yıl tamamlandığını ve sevindirici çok sayıda çini bulunduğunu belirten Prof. Dr. Eravşar, "1983'ten 2009'a kadar yapılan kazılarda ortaya çıkarılan 470 sandık çini depolarımızda bulunuyor. Biz ise bu sene 200 sandığa kadar yaklaşan çini ortaya çıkardık ki ne kadar verimli olduğunu gösteriyor" dedi.

        REKLAM

        PUZZLE ÇÖZER GİBİ BİRLEŞTİRİLİYOR

        Çini eserlerin tasnifinin sürdüğünü belirten Prof. Dr. Eravşar, adeta puzzle çözer gibi binlerce çininin birleştirilmeye çalışıldığını kaydetti. Tarihi süreçte bu çinilerin kasıtlı parçalandığı ve bir yerlere atıldığını düşündüklerini dile getiren Prof. Dr. Eravşar, "Bu açıdan önümüzde zor bir süreç bizi bekliyor. Bir taraftan buluntuların konservasyonunu gerçekleştiriyoruz. Çeşitli kalıplama yöntemleriyle birleştiriliyorlar ve restorasyonda kullanılabilecek hale geliyor. Yani 13'üncü yüzyılın sonlarında bu sarayın kullanılamaz hale geldiğini düşünüyoruz. Aradan geçen 600- 650 yıl sonra tekrar bu çiniler özgün yerlerine takılabilecek, sergilenecek hale getiriliyor" diye konuştu.

        REKLAM

        SELÇUKLU DÖNEMİNE AİT BİR İLK

        Bu seneki kazılarda son derece önemli, ünik (eşi olmayan) bir parça tespit edildiğini de belirten Prof. Dr. Eravşar, şöyle dedi: "Yaklaşık 50x80 santimetre ölçülerinde bir çini plaka. Bu şekilde bir plaka çini, Selçuklu çini sanatında bu zamana kadar çıkmamıştı. Bu açıdan ünik, tek, nadir bir parça. Bunun geri kalan kısımlarını da bulmayı ümit ediyoruz. Bir kompozisyon bu parçada anlatılıyor. Süvari tasvir edilmiş, elinde mızrağı atın üzerinde, baş iki bölü üç oranında yandan resmediliyor, ay yüzlü badem gözlü Türk tipi dediğimiz tipte. Başın üzerinde bir miğfer ve yüzünü bir zırhla peçe şeklinde kapatmış. Diğer bir parçada farklı bir renkte aynı kompozisyon eli ve mızrağı tutar vaziyette resmediliyor. Bunun bir bütün halinde devam ettiğini düşünüyoruz. Üzerinde ve alt tarafta bordür var. Bu 200 kasa çininin içinde muhtemelen diğer parçaları var. Biz bunları bulup sergilenebilir hale getirip müzeye nakledeceğiz. Böylelikle Türk çini sanatının bilinmeyen yeni bir uygulamasını literatüre kazandırmış olacağız."

        REKLAM

        FİGÜR DAHA ÖNCE HİÇ GÖRÜLMEDİ

        50x80 santimetre boyutundaki eserin son derece büyük bir parça olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Osman Eravşar, normalde Selçuklu çini sanatında 8 kollu yıldızlar, kare plakalar, firuzeler ya da altıgen, sekizgen gibi belirli formlar kullanıldığını, bu kadar büyük bir plakanın Selçuklu çini sanatında rastlanılmayan bir durum olduğunu kaydetti. İkincisi üzerinde kullanılan figürün de daha önce hiç görülmediğini söyleyen Prof. Dr. Eravşar, "Badabat ya da diğer Selçuklu kazılarının hiç birinde rastlanmadı, çıkmadı. Bu açıdan ünik bir değere sahip. Benzer kompozisyonlar var. Sultan tasvirinin bir benzeri ya da bir hayat ağacının iki tarafına tutunmuş güvercin ya da doğan kuşu tasviri burada da karşımıza çıktı. Ama bu parça diğer yerlerde karşımıza çıkmayan bir parça" dedi.

        REKLAM
        Şurada Paylaş!
        Yazı Boyutu

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ

        Habertürk Anasayfa