Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Kültür-Sanat Fotoğraf Rıza Erdeğirmenci'den 'Karanlık Beyaz Dünya'

        Rıza Erdeğirmenci, ‘Dilemma'dan sonra ‘Karanlık Beyaz Dünya' serisinde de, hikâyelerini diptik (ikili fotoğraf) diliyle anlatmaya devam ediyor. Üç sergilik projenin ikinci ayağı olan 'Karanlık Beyaz Dünya', ‘insanlık hallerini' birtakım kavramlar üzerinden anlatmayı deniyor. Küratörlüğünü Fotoistanbul'un sanat yönetmeni Attila Durak'ın yaptığı sergi, 11 Mayıs - 1 Haziran tarihleri arasında Gama Gallery'de sanat severler ile buluşacak.

        Rıza Erdeğirmenci
        Rıza Erdeğirmenci

        'Karanlık Beyaz Dünya', José Saramago'nun 'Körlük' isimli romanında anlattığı dünyadan esinlenen bir başlık. Bizler körlerin dünyayı karanlık gördüklerine inanıyoruz, oysa onlar derin bir beyazlık görürlermiş. Görme engeli olmayan bizlerin de onlar gibi, dünyayı beyaz gördüğümüze inanırlarmış. Oysa bizler dünyayı karanlık görüyoruz. Bugünümüzü, yarınımızı, gelecekte bizi bekleyen dünyayı hep karanlık görüyoruz. Kendi ellerimizle yarattığımız bu dünyada, ‘Onların' gördüğü derin beyazlığı arıyoruz ruhumuzun derinliklerinde.

        REKLAM
        'Evrim'
        'Evrim'

        Son dönem çalışmalarında postmodern insan hallerine odaklanan Rıza Erdeğirmenci'nin fotoğraflarında izlediğimiz 'Bedel', 'İtaat', 'Karar', 'Adsız', 'Yabancılaşma', 'Suç ve Ceza', 'Savaş ve Barış', 'Dışlama' gibi bazı kavramlar bizleri distopik karanlık dünyanın içine çekerken; ‘Kucaklama', 'Uyum', 'Sürpriz', 'Hasret', 'Seçim', 'Evrim', 'Dayanışma' kavramları ise bizi ütopik beyaz dünyaya davet ediyor.

        'Karar'
        'Karar'

        Fotoğraflar, izleyenleri tarihi unsurlar eşliğinde bir yolculuğa çıkarırken; zaman ve mekândan kopuk, metaforik yaklaşım bu seride de ön plana çıkıyor. Diptikler bir yandan bizi düşünmeye, karanlıktaki payımızı sorgulamaya davet ederken; diğer yandan beyaz dünya için umutlandırıyorlar.

        'Seçim'
        'Seçim'
        REKLAM

        Rıza Erdeğirmenci, ilk kez siyah beyaz çalışmalarını da dahil ettiği dördüncü kişisel sergisinde, izleyenleri yirmi altı adet ikili hikayenin içinde gezinmeye davet ediyor. İzlerken yazacağınız hikâyelere....

        Sergi ve Sanatçının Yaklaşımı Hakkında

        Proje kapsamı: 'Karanlık Beyaz Dünya' postmodern insan hallerini anlattığım üç serilik projenin ikinci adımını oluşturuyor. Bu serinin birinci adımı olan ‘Dilemma' geçen yıl sanat severlerle buluşmuştu, son seri ‘Görmek İnanmaktır' ise önümüzdeki yıl sergilenecek. Bu üç serinin ortak özelliği diptik sunumdur, yani tek çerçeve içinde yapışık olmayan iki bağımsız fotoğraf yer alıyor. Hedefim sadece diptiklerden oluşan bu üç seriyi bir kitap olarak yayımlamaktır.

        Karanlık Beyaz Dünya sergimde izleyicilere 26 adet diptik fotoğraf sunacağım, yani aslında sergimiz 52 fotoğraftan oluşuyor.

        'Suç ve Ceza'
        'Suç ve Ceza'

        'Dilemma'dan 'Karanlık Beyaz Dünya'ya geçiş: Dilemma'nın tanıtım yazısında, ‘'Postmodern çağın bireyi iki farklı kişilik arasında yolunu bulmaya çalışıyor. Birisi dijital ortamda kendisinin yarattığı sanal kişilik, diğeri ise fiziki dünyada taşımak zorunda olduğu gerçek kişiliği. Like'lar peşinde koştururken, giderek yalnızlaştığını ve gerçek kişiliğine yabancılaştığını görmemeyi tercih ediyor. Öz'den görüntüye, Gerçeklik'ten temsile doğru kayan bir dünya onunkisi'' derken, yalnızlaşan ve yabancılaşan bireyin hallerini irdelemeye çalışmıştım. Devamı olan ‘Karanlık Beyaz Dünya'da bireyin bellek ile imtihanını ele alıyorum. Bugün yaşadığımız dünyada her şeyi normalmiş gibi kabul etmek ve tek olası gerçekliğin bu ol duğuna inanmak neredeyse ortak bir tavra dönüştü. Başka bir alternatifin varlığını sorgulamak için yapmamız gereken ilk şey belleğimizi yoklamak, yani hatırlamak. Bize sunulan bu güncel gerçekliğin 'yapılandırılmış' olduğunun farkına varmak.

        Beyaz dünyamızın nasıl karanlıklaştığını hatırlamak zorundayız; beyaz dünyayı yeniden bulmanın, karanlıklardan kurtulmanın tek yolu bu.

        REKLAM
        'Savaş ve Barış'
        'Savaş ve Barış'

        Güçsüzlüğümüzle yüzleşmekten korkmamalıyız: Birileri dünyamızda zaten her şeyin fotoğraflandığını söyleyebilir. Doğru olabilir, ancak bu fotoğraflanan her şey hakkında düşünüldüğü anlamına gelmez. Geçmişin izlerini arayıp bulmak, fotoğraflamak, yaşananlara karşı güçsüzlüğümüzle yüzleşmek farklı bir bakış açısıdır. Bu, son derece hızlı akan modern dünyamızda, bellek ve zaman karşısındaki tutumumuzla yüz yüze gelmektir. Güçsüzlüğün farkına varmak bir yenilgi değildir; aksine içselleştirilmiş güçsüzlüğün altında bir tepki, yaşamaya, ayakta kalmaya ve düşünmeye devam etme arzusu yatar. Bu anlamda izleri takip etmek, belleğin devamlılığını sağlamak, ‘melek yüzlü suçlularla' hesaplaşmanın yollarından biridir; tabi ki kendimizle hesaplaşmanın kaçınılmazlığı bu yaklaşımın korkutucu tarafı.

        REKLAM

        Diptiklere bakarken üçüncü okuma düzeyine geçmek: Bu diptiklere baktığınız zaman tek bir çerçevenin içindesiniz aslında. En önce bir tanesini seçiyorsunuz, sağdaki ya da soldaki; kişiye bağlı. Sonra yanında yer alan diğerine bakıyorsunuz. Devamında çekip gider, bir sonraki çerçeveye yönelebilirsiniz. Ya da yerinizde durup bu kez iki fotoğrafa birlikte bakmayı ve yeni bir okuma düzeyine geçmeyi deneyebilirsiniz. Bence sergi o anda vücut bulmaya başlıyor, zira çerçevenin içinde sıkışmış, ilk bakışta göze çarpmayan üçüncü okuma o anda ortaya çıkmaya başlıyor. Benim iddiam üçüncü okuma düzeyine geçen izleyicilerin kendi iç dünyalarında bunun karşılığını bulacakları yönünde.

        Düşüncelerimi heykeller aracılığıyla ifade etmeyi seviyorum: Bu konuları çalışırken insan fotoğrafı ya da içinde insan olan fotoğraf çekmek istemiyorum. Çünkü insan görüntüsü hemen olayı güncel zamana taşıyor ve izleyiciyi, fotoğrafı içindeki insan unsuru üzerinden değerlendirme kolaylığına itiyor. Fotoğraflarım zaman ve mekandan bağımsızlar; hangi tarihte, hangi ülkede ya da hangi şehirde üretildikleri kimseyi ilgilendirmiyor. İçinde insan olmayan fotoğraf soyut düşünme için uygun ortam sağlıyor.

        O heykeller bize ‘'İnsanlığın bugünkü sorunlarının kökleri derinlerde aranmak zorunda'' diyorlar.

        Diptik Sunumu Tercih Etmemin Nedenleri: İkili sunum dilini benimsememde hikaye anlatma arzusu ağır basıyor sanıyorum, bir yerde sinemaya yaklaşıyoruz sanki. Diptiklere ikili hikayeler de diyebiliriz. Fotoğrafçı ile izleyici arasında daha yoğun bir ilişki... (Gelecek çalışmalarım için aklımdan üçlü hatta dörtlü seriler geçiyor.)

        Diptik dilini benimsememde etkin olan unsurlardan biri de sanıyorum Duane Michals'ın bir söyleşisi oldu. Şöyle diyordu usta fotoğrafçı: ‘'Fotoğraf orada duranın kayda geçirilmesidir, her ne kadar bunu gizlemek için gerçeği parçalara ayırma yolunu seçsek de. Sonuç olarak o oradadır, siz olmasanız da birileri isterse onu orada görebilecektir. Oysa fotoğrafçı da bir ressam gibi beyaz bir kanvas üzerinde çalışmalıdır, yani sadece onun ürettiği bir şey olmalı; o olmazsa olmayacak, göremeyeceğimiz bir şeyler.'' Evet benim çektiğim her bir fotoğrafın nesnesi bir yerlerde duruyor ve herkes onu görebilir. Ancak iki fotoğrafın birlikte bir çerçeve içinde bulunması, izleyici tarafından tek bir fotoğraf gibi algılanması hali bana ait ve bu deneyim sadece benim sergimde yaşanabilir. Bu fikri seviyorum, sadece benim sergimde birlikte görülebilecek fotoğraflar.

        Çalışma yöntemi: Bu proje için ilk olarak arşiv çalışması yaptım. Yani tüm fotoğraflarımı elden geçirdim ve projeye uygun olacağını düşündüklerimi dosyaladım. Daha sonra diptikleri oluşturma aşaması geldi, çok yoğun ve yıpratıcı bir süreçti. Sürekli kendinizle tartışmak zorundasınız, bu tek bir fotoğrafı seçmekten farklı bir süreç. Seçtiğiniz iki fotoğrafın birbiriyle konuşması gerekiyor: işbirliğini ya da çatışmayı görmelisiniz aralarında. İki görüntü arasında aradığım ilişkiyi, kavramsal anlatıyı bulduğum zaman o diptiği hemen kenara koyuyordum. Ancak bu mutluluğa her denemede kolayca ulaşamıyordum, dolayısıyla yeniden fotoğraf çekmeye başlıyordum, ta ki tatmin edici görüntüleri bulana kadar. Öyle tıkanma noktaları yaşadım ki, yüzlerce fotoğraf çektikten sonra tek bir diptik üretemediğim dönemler oldu. O zaman geri çekiliyor ve okumaya düşünmeye başlıyordum, notlar alıp basit çizimler yapıyordum. Neyi niye anlatmak istediğimi irdeliyordum. Sonuçta sergiyi oluşturan fotoğraflar 2013 - 2018 döneminde çekildi, son bir yıl yoğunlukla eşleştirme çalışmalarıyla geçti.

        İki fotoğrafı bir araya getirme: Bazen anlam, bazen form, bazen ışık, bazen renksel bütünlük, bazen de akış hali sizi yönlendiriyor. Tabi ki arka planda hep bir konuya tutunma arayışı var; ancak bu tamamen bilinçli bir hareket tarzı gibi yaşanmıyor. O anlam bütünlüğü beyninizin arka planında gizlenmiş dururken, siz seçimlerinizi görsel ve estetik dünyada yapıyorsunuz.

        Şurada Paylaş!
        Yazı Boyutu

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ

        Habertürk Anasayfa