Dünyanın saklı sırları: 10 farklı ülkenin birbirinden farklı batıl inançları!

10. ÇAPRAZ PARMAKLAR: BATI AVRUPA, PAGAN VE HRİSTİYANLIK

Kişinin parmaklarını çaprazlamasının, şans getiren "parmak çaprazlama"ya iyi şans getirmesi batıl inancı, Batı Avrupa'daki Hıristiyanlık öncesi, Pagan zamanlarından gelir; kendi parmağınızla başka bir kişinin işaret parmağını çaprazlama uygulamasının, kişinin işaret parmağını yoğunlaştırması gerektiği düşünülürdü.

Zamanla insanlar, önce iki işaret parmağını, daha sonra da bir elin işaret ve orta parmaklarını çaprazlayarak kendi isteklerini yerine getirebileceklerini fark ettiler. Başka bir anlatı, bu uygulamayı, işaret parmaklarını çaprazlamak, başparmaklara dokunmak vb. gibi çeşitli sembollerle gizlice selamlaşan ve birbirlerini tanımlayan ilk Hıristiyanlara dayandırıyor.

9. KARA KEDİLER: AVRUPA

Her ne kadar kediler genellikle tersinden ziyade iyi şansla ilişkilendirilse ve hatta Eski Mısır'da tanrılar olarak ibadet edilse de, Karanlık Çağlar civarında, MS 1232'de bir papalık geldiğinde, koyu renkli kedi dostlarımız için işler daha da kötüye gitti. People dergisine göre Papa Gregory döneminde onlar "Şeytanın enkarnasyonu" ilan edildi.

Orta Çağ insanlarının onları Shrove Tuesday, Lent'in ilk Pazar günü ve hatta Paskalya gibi Kutsal Günlerde şenlik ateşlerinde yakmasıyla ve Amerika'daki Püritenlerin onları büyücülük uygulamalarına bağlamasıyla kara kediler için işler daha da kötüye gitti. Ayrıca siyah rengi uzun zamandır kötülük ve ölümle ilişkilendiriliyordu, bu da gecenin renginde doğma talihsizliğini yaşayan tüylü dostlarımıza pek yardımcı olmadı.

8. 13. CUMA: AVRUPA, HRİSTİYANLIK

Romalılar için 7 rakamına benzer şekilde, 13 rakamına da büyülü bir önem atfedilmiştir; ancak bu sefer şanstan çok şanssızlıktır. 12 sayısı sıklıkla pozitif olarak görülmüştür (örneğin, yılın 12 ayı ve zodyakın 12 burcu veya Noel'in 12 günü ve İsrail'in 12 kabilesi), doğal olarak kuzeye en yakın komşu sayısını negatif yapmaktadır.

Son Akşam Yemeği ile ilgili diğer batıl inançlar gibi, 13'üncü gün de şanssız olarak görülüyor çünkü bir kez daha Büyük Hain Yahuda İskariyot, İsa'nın çarmıha gerilmesine yol açan akşam yemeği partisinin 13. üyesiydi. Ayrıca 13 Ekim 1307 Cuma günü Fransa Kralı IV. Philip, yüzlerce Tapınak Şövalyesini tutukladı ve idam etti.

7. AT NALI: ANTİK ROMA, BRİTANYA ADALARI

Şanslı olduğu düşünülen bir diğer nesne de at nalıdır. At nalının iyi şans tılsımı olarak işlevinin en eski kökenleri, pagan ay tanrıçası Diana'yayakarışta yatmaktadır.

Madeni paralarda olduğu gibi hem değerli hem de sihirli bir şey olarak görülen metal, özellikle demirin ilk Avrupalılar tarafından kötü ruhları kovabilecek bir şey olduğu düşünülüyordu. Ve Romalılarda ve şanslı yedi rakamında olduğu gibi, at nallarında sıklıkla yedi çivi deliği bulunurdu.

6. ÇATLAĞA BASARSAN AİLENDEN BİRİ ÖLÜR: AFRİKA VE AVRUPA FOLKLORU

Çatlak veya kırık bir şeyin kötü şansla ilişkilendirildiği batıl inançlardan biri de, "çatlağa basmanın" bir aile üyesine zarar geleceğini önceden haber verdiği, hatta ona zarar verdiği şeklindeki batıl inançtır.

Aynalarda olduğu gibi, topraktaki, kaldırımdaki veya hemen hemen her yerdeki çatlaklar, uzun süredir hem iyi hem de kötü anlamda doğaüstü dünyaya açılan kapılar olarak görülüyor. Bu çatlaklara basmak, dünyaya zarar vermeye hazır istenmeyen ruhları davet etmek veya serbest bırakmak anlamına gelebilir.

5. ŞANSLI KURUŞLAR: ANTİK ROMA, İNGİLTERE, AMERİKA

Bir kuruş bulmanın iyi şans getireceği fikri de halk inançlarından kaynaklanıyor; bu durumda, birçok antik kültür tarafından oldukça değerli kabul edilen metalin, tanrılar tarafından, sevdiklerini korumak için gönderildiği fikrine dayanıyor.

Metalden yapılmış paralar, onları bulun ve iyi bir servete sahip olacaksınız. Ancak dikkatli olun: Bazıları şansın her iki durumda da bozulabileceğini ve eğer bir kuruşun kuyrukta olduğunu görürseniz, onu ters çevirip bir sonraki kişiye bırakmanız gerektiğini, aksi takdirde şansınızın kötü olacağını söylüyor.

4. KIRIK AYNA: ANTİK YUNAN, ROMA

Kırık bir aynanın kötü şans getirdiği inancının kökeni büyük ihtimalle kendi yansımalarımızın esrarengiz ve çoğu zaman sinir bozucu olduğu gerçeğinden kaynaklanmaktadır, dolayısıyla insanlar uzun süredir aynalarla kötü ilişkiler kurmuşlardır. Örneğin, Yunan Narcissus mitini veya aynadaki bir çatlağın bir şekilde çekiciliğini bozacağı veya kişinin ruhunu tuzağa düşüreceği fikrini ele alalım.

Bununla birlikte, kırık bir aynanın yedi yıl boyunca kötü şans getireceği fikrine katkıda bulunanlar da eski Romalılardı, çünkü yalnızca kötü sağlığın aynanın çatlamasına neden olacağına inanılıyordu ve yedi sayısı Romalılar tarafından kutsal sayı olarak görülüyordu. Sonuç olarak, kırık bir ayna, içinden çıkmanın yedi yıl alabileceği bir ölüm sarmalına doğru gittiğiniz anlamına geliyordu!

3. MERDİVEN ALTINDAN GEÇMEK: AVRUPA, MISIR

Merdiven altından geçmek istememe batıl inancının da Hıristiyan sembolizminde kökleri vardır: Baba, Oğul ve Kutsal Ruh'tan oluşan "Kutsal Üçlü", üç sayısının kutsal bir şeyle ilişkilendirilmesine yol açmıştır. Üçgen de üç tarafıyla birlikte kutsal sayılmaya başlandı ve merdiven elbette bir üçgen oluşturduğundan, doğal olarak o merdivenin altından geçmek Teslis'in kutsallığını yok etmek ve dolayısıyla cezaya çarptırılmak anlamına gelir.

Merdivenin darağacına benzerliği de, oradan bir şeyin düşme tehlikesinin bariz olması da meseleye yardımcı olmadı. Son olarak Mısırlılar, bir merdivende yukarı veya aşağı giden bir tanrının tesadüfen fark edilebileceğini düşündüler ve bundan kaçındılar.

2. OMZUNA TUZ ATMAK: AVRUPA, ANTİK ROMA

Belki de bir sonraki en yaygın batıl inanç, en azından Batı'da, kişinin omzunun üzerinden tuz atmasıdır. 'Tahtaya vurmak' gibi, bu batıl inanç da 'kötülüğü, bu durumda Şeytan'ı kovma' fikrini içerir.

Leonardo da Vinci'nin Son Akşam Yemeği adlı eserinde İsa'ya ihanet eden Yahuda İskariyot kazara tuz dökmüş olarak tasvir edilir. Yahuda kötü bir şey yapmakla ilişkilendirildiğinden, argüman, ipso facto (ipso facto) tuzun da öyle olduğu ve onu omzunuza atmanın orada bekleyen şeytanı kör edeceği yönündedir.

1. TAHTAYA VURMAK: HİNT-AVRUPA, KELT

Herhangi bir batıl inanç listesinin tartışmasız en iyi bilinen ve evrensel batıl inançla başlaması gerekir: 'tahtaya vurmak'.

İfadenin gerçek kökenleri ve hatta anlamları, onu kullanan kültürler kadar çeşitlidir; bazılarının Hint-Avrupa veya Kelt inancına dayanan, iyi ve kötü ruhların ya korunmaya çağrılabilecek ya da korunmaya çağrılabilecek ağaçlarda yaşadığını düşündüren kökleri vardır.

Tarihçiler, farklı teoriler arasında büyük olasılıkla bu batıl inancı, genç oyuncuların en yakındaki tahta parçasına dokunarak etiketlenmekten muaf olduklarını iddia ettikleri "Tiggy Touchwood" adlı 19. yüzyıl İngiliz çocuk oyununa bağladılar. Yetişkinler bu alışkanlığı ve deyimi benimsedi (İngilizler bugün hala "ahşaba dokunmak" diyor) ve gerisi tarih oldu.

Kaynak: Google Arts and Culture