Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Politika Kılıçdaroğlu: 81 milyon için demokrasiyi savunuyoruz

        CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Demokrasiyi getirmek için mücadele edeceğiz. Görev hepimize düşüyor. Öncelikle bu görev CHP'lilere, kuvayı milliyecilere, ülkesinin geleceğini düşünen bizlere düşüyor. Bedeli ne olursa olsun bu mücadeleyi vermek zorundayız." dedi.

        Kılıçdaroğlu, parti genel merkezindeki İl Başkanları Toplantısının açılışında konuştu.

        Sözlerine "Güzel bir gündeyiz. 95'inci yılı devirdik. Önümüzde daha uzun yıllar var. Bizden sonraki kuşaklar da bizden önceki kuşakların verdiği mücadeleyi aynen yürütecekler, buna yürekten inanıyorum." diyerek başlayan Kılıçdaroğlu, CHP'nin karanlıktan değil aydınlıktan, baskıdan değil özgürlükten, birilerinin zengin olmasından değil refahtan yana olduğunu vurguladı.

        REKLAM

        Eski Başbakanlardan Bülent Ecevit'in, "Ne ezen, ne ezilen, insanca, hakça bir düzenden yanayız." dediğini akaran Kılıçdaroğlu, şu değerlendirmelerde bulundu:

        "Bugün 9 Eylül. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 19 Mayıs'ta Samsun'a ayak bastığında, Çanakkale'de ön sözünü yazdığa zaferin ilk adımını atıyordu. Kongrelerden sonra 9 Eylül ve Kurtuluş Savaşı'nın son noktası düşmanın denize döküldüğü tarih. 9 Eylül aynı zamanda bizim kuruluş yıldönümümüz. Biz, bu güzel günde il başkanları, ilçe başkanları, kadın, gençlik kollarıyla birlikte bu güzel günü kutlayacağız. Türkiye'nin geçmişini ve geleceğini anacağız. 19 Mayıs'la başlayan ve 9 Eylül'le biten sürecin ana noktası siyasi bağımsızlığı elde etmekti, bayrağımızın altında hep birlikte özgürce yaşamaktı ama 9 Eylül'den 5 ay geçtikten sonra, henüz Cumhuriyet ilan edilmeden, Lozan Anlaşması imzalanmadan önce İzmir İktisat Kongresi düzenlendi. Çünkü Gazi Mustafa Kemal şunu çok iyi biliyordu, siyasi bağımsızlığı elde etmek ve bunu sürdürmenin en önemli ayağı ekonomik bağımsızlığı elde etmekti."

        REKLAM

        Atatürk'ün İzmir İktisat Kongresinde yaptığı konuşmada, "Siyasi, askeri zaferler ne kadar büyük olursa olsunlar, iktisadi zaferler ile taçlandırılmazlarsa, meydana gelen zaferler devamlı olamaz, az zamanda söner." sözüne atıfta bulunan Kılıçdaroğlu, ekonomik bağımsızlığa özel bir önem veren Atatürk'ün, İktisat Kongresini topladığını bildirdi.

        Kılıçdaroğlu, 9 Eylül'ün aynı zamanda İzmir'in de kurtuluş günü olduğunu vurgulayarak, Ankara'dan bütün İzmirlilere sevgiler, saygılar gönderdi.

        "İZMİR'LE GURUR DUYUYORUZ"

        İzmir'in, Türkiye'nin çağdaş dünyaya açılan kapısı olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, "Hepimiz İzmir'le gurur duyarız. Onlar, Milli Kurtuluş Savaşı'nın son günlerini yaşadılar. Arkasından İzmir İktisat Kongresi ile ekonomik bağımsızlığı elde etmek için de özel bir çaba harcadılar. Dolayısıyla İzmir'in Milli Kurtuluş Savaşı süreci içinde özel bir yeri var." diye konuştu.

        Cumhuriyet Halk Fırkası'nın 9 Eylül'de kurulduğunu anımsatan Kılıçdaroğlu, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün 16 Eylül 1924'te Trabzon'da yaptığı konuşmada, "Halk Fırkası, memleket ve milletin her türlü dayanaktan mahrum bırakılarak felakete atıldığı uğursuz hengamede bütün milleti kadrosu içine alarak kuvvet ve kudret yapan, harici düşmanlarını kovan, dahili düşmanlarını imha eden, halka hürriyet ve hakimiyet temin eden kutsal bir cemiyettir. Halk Fırkası, hiçbir safsataya iltifat etmeyerek Türk Cumhuriyetini kuran devrimci ruhun bütün memleketlerde karşılık bulmasıdır." dediğini aktardı.

        REKLAM

        Atatürk'ün bu söyleminin üç ana noktası olduğuna işaret eden Kılıçdaroğlu, CHP'nin bütün milleti kapsadığını, herkesi kucakladığını, kimsenin kimliğine, inancına, yaşam tarzına bakmadan kucakladığını söyledi.

        Halka hürriyet ve egemenliği temin eden partinin CHP olduğunu iddia eden Kılıçdaroğlu, Atatürk'ün "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir." sözünü hatırlattı.

        "DEMOKRASİ KONUSUNDA ÖNEMLİ ADIMLAR ATAN KADRO"

        Sadece Türkiye için değil, dünya siyaseti açısından da Milli Kurtuluş Savaşı ve Türkiye Cumhuriyeti'nin bağımsızlığının önemli bir devrimci hareket olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, bütün dünyanın siyasal tarihinin bunu bu kadar açık ve net çizdiğini belirtti.

        Kılıçdaroğlu, her CHP'linin "Türkiye Cumhuriyeti'nin en temel noktalarında CHP'nin imzası vardır." diyebileceğine işaret ederek, "Birincisi şudur, Milli Kurtuluş Savaşını veren kadrolar, Cumhuriyet'i kurmuşlardır. Nedir Cumhuriyet? Egemenliğin saraydan alınıp halka verilmesi demektir. Yani cumhura vermişlerdir. Hani diyorlar ya 'Egemenlik milletindir.' Evet milletindir ama bunu sağlayan kadrolar CHP'nin kadrolarıdır ve bizler aynı azim ve kararlılıkla bunun arkasında duruyoruz." ifadesini kullandı.

        REKLAM

        CHP'nin, Türkiye'nin çok partili hayata geçişindeki rolünü anımsatan Kemal Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

        "Demokrasi için önemli bir adım atılmış 1947'de. Demokrasi konusunda da en önemli adımları atan kadrolar, yine CHP'li kadrolardır. Üçüncüsü, bu ülkeye sosyal demokrasi anlayışını ve kültürünü getiren kadrolar da CHP'li kadrolardır. Refah devleti, gelirin hakça bölüşülmesi, emeğin ne kadar değerli olduğu, alın terine önem vermek, bütün bunlar sosyal demokrasi kültürüyle beraber Türk siyasetinin temel unsuru olarak tarihte yerini almıştır. Şimdi hep birlikte bir dördüncü devrime hazırlanmak zorundayız. Kaybolan demokrasiyi yeniden inşa etmek zorundayız. Çağdaş, çoğulcu, katılımcı demokrasiyi yeniden inşa etmek zorundayız."

        "TEK AYAKLI BİR DÜZENDEYİZ"

        "Ne demek çağdaş, katılımcı, uygar demokrasi? Ne anlıyoruz bu demokrasiden? Demokrasi diyince neyi vadediyoruz?" diye soran Kılıçdaroğlu, şu görüşlere yer verdi:

        REKLAM

        "Onları da madde madde sıralayım, birincisi şu; düşünceyi ifade özgürlüğünü savunuyoruz. Herkes özgürce düşüncelerini ifade etmeli, hiçkimse düşüncelerinden ötürü hapse atılmamalı. Eğer demokrasiyi savunuyorsak, bizimle farklı düşünen kişilerin düşüncelerine saygı duymalıyız ve onlar da düşüncelerini açıkça ifade etmeliler. Yeter mi? Hayır. Örgütlenme özgürlüğüne saygı duymalıyız. İşçisi, memuru, emeklisi, çiftçisi herkes örgütlenebilmeli. Eğer 'demokrasi' diyorsak, örgütlenme özgürlüğünün önündeki bütün duvarları kaldırmalıyız. Yeter mi? Hayır. Medya özgürlüğünü sağlamalıyız. Bir kişinin, bir kurulun veya sarayın tekelinde olan değil, özgürce halkın gözü, kulağı ve sesi olan bir medya özgürlüğünü sağlamalıyız."

        Devletlerin yasama, yargı ve yürütme sac ayakları üzerine oturduğunu, çağdaş demokrasilerde bunun dördüncüsünün ise medya olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, "Tek ayaklı bir düzendeyiz şu anda. O nedenle sürekli gidip geliyoruz. Biz, çağdaş, katılımcı demokrasiyi savunuyorsak, bunu da sağlamak zorundayız. Güçler ayrılığı ilkesini Türkiye'ye getirmek zorundayız." dedi.

        Kılıçdaroğlu, baskı kuran, zulüm eden, terör estiren değil, halkın hizmetinde olan bir devlet anlayışının getirilmesine gerektiğine işaret ederek, yargının bağımsız olması gerektiğinin altını çizdi.

        "DEMOKRASİYİ 81 MİLYON İÇİN SAVUNUYORUZ"

        İster sarayda sultan olsun, ister işsiz gariban olsun yargı önünde herkesin eşit olduğunu vurgulayan CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, yargının herkese eşit adalet dağıtmasını savunduklarını anlattı.

        REKLAM

        Hukuk sisteminin darbe hukukundan arındırılması gerektiğini aktaran Kılıçdaroğlu, devletin, nerelere vergi harcandığının hesabını vatandaşlara vermesini istedi.

        "Eğer biz bunları yapabilirsek, bu amaçla yola çıkabilirsek, mücadelemizin ne kadar kutsal olduğu ortaya çıkar. Mücadelemizin sadece bizim mücadelemiz değil, 81 milyonun mücadelesi olduğu gerçeği ortaya çıkar." diyen Kılıçdaroğlu, demokrasiyi 81 milyon için savunduklarına dikkati çekti.

        Kılıçdaroğlu, İYİ Parti'ye demokrasi için 15 milletvekili verdiklerini anımsatarak, "Birileri bir siyasal partinin seçimlere girmesini engellemek istedi. Yargı yoluyla engellemek istediler ama biz demokrasiye inanan ve demokrasiyi savunan bir siyasal parti olarak o engelleri kaldırdık. Çünkü biz demokrasiyi savunuyoruz." ifadesini kullandı.

        "ANLATMAK BİZİM GÖREVİMİZ"

        Kemal Kılıçdaroğlu, 10 yılda gelinen noktada keyfi, basiretsiz bir yönetimin, süratle hanedanlığa yönelen bir devlet anlayışının olduğunu iddia etti.

        REKLAM

        Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

        "15 Temmuz hain darbe girişiminden sonra 20 Temmuz'da bir sivil darbe yapıldı. Pek çok insanın hakkı ellerinden alındı. OHAL ilan edildi. Terörle yakından, uzaktan hiçbir ilgisi olmayan, sadece iktidara muhalif olduğu için yurt dışına çıkışı aile yasaklananlar, üniversitelerden atılanlar, öğrenciler, avukatlar, sivil toplum örgütlerinin yöneticileri, gazeteciler kıta kıta hapishanelere dolduruldu. Ve bunu 15 Temmuz hain darbe girişimini, 20 Temmuz'un ana aktörü olan kişi 'Allah'ın bir lütfu' olarak değerlendirdi. Bunu herkese anlatın. Anlatmak bizim görevimiz. Bir darbe girişimini 'Allah'ın bir lütfu olarak bir kişi dillendiriyorsa, ondan çok şey beklediğini ve haberdar olduğunu dolaylı olarak geniş kitlelere aktarıyor. Demokrasiyi getirmek için mücadele edeceğiz. Görev hepimize düşüyor. Öncelikle bu görev CHP'lilere, Kuvayımilliyecilere, ülkesinin geleceğini düşünen bizlere düşüyor. Bedeli ne olursa olsun bu mücadeleyi vermek zorundayız. Bizim bu ülkeye ve geçmişte babalarımıza, atalarımıza karşı sorumluluğumuz var. Onlar bize böyle bir Türkiye, baskı altında ezilen bir halkı bırakmadılar. Bunun mücadelesini vereceğiz."

        REKLAM

        AK PARTİ'YE ELEŞTİRİ

        AK Parti iktidarını eleştiren Kılıçdaroğlu, 16 yılda israf ve rant ekonomisi üzerine politika yürütüldüğünü öne sürdü. Kılıçdaroğlu, "Devleti borca soktular, fabrikayı, oteli, arsayı sattılar, vatandaşdan vergi aldılar yetmedi, bir de gittiler dışardan dünyanın borcunu aldılar. Şimdi Türkiye bir borç batağında ve tefecilere teslim olmuş vaziyette. Bu bataktan nasıl çıkacağız? Bunu da herkese anlatmak zorundayız." ifadesini kullandı.

        Yapılacakları 13 madde halinde sıraladıklarını belirten Kılıçdaroğlu, devleti tepeden tırnağa yeniden yapılandıracaklarını, liyakat esasını getireceklerini, işi ehline vereceklerini, hukukun üstünlüğü ve yargı bağımsızlığını sağlayacaklarını, kamu ihalelerine şeffaflık getireceklerini, Merkez Bankasını bağımsız hale getireceklerini, dış politikayı 180 derece değiştireceklerini söyledi.

        REKLAM

        ŞABAN DİŞLİ'NİN BÜYÜKELÇİ OLARAK ATANMASI

        Kemal Kılıçdaroğlu, ülkede kimsenin hukuk güvenliğinin bulunmadığını, hukuk güvenliğinin olmadığı yerde kimsenin can ve mal güvenliğinin de olmayacağını iddia ederek, şunları aktardı:

        "Size çok çarpıcı bir olay anlatayım, Şaban Dişli olayı. Ben Grup Başkanvekili iken bu Şaban Dişli'nin 1 milyon dolarlık malı nasıl götürdüğünü belgesiyle ortaya koymuştum. Gık bile çıkaramadılar. Bir süre sonra Şaban Dişli istifa etti. Ben siyaseti bırakır diyordum, şimdi sarayın adamı. Tam adamını bulmuş ama malı götüren daha büyük malı götürenle yan yana ve şimdi bunu büyükelçi tayin ediyorlar. Ne yapacak bu Hollanda'da merak ediyorum. Kandıracağı adam yok, malı götüreceği adam yok. Aynı zamanda kim, kardeşi de içerde, Mehmet Dişli. Suçun şahsiliğine inanırım, altını özenle çiziyorum, Mehmet Dişli dolayısıyla bir başkasının, kardeşinin, amcasının, yeğeninin, dayasının, babasının suçlanmasını istemem suçu yoksa. Yani aile boyu suç olmaz. Bunu ayırıyorum ama şunu da söylemekten kendimi alamıyorum. Bank Asya'nın önünden geçen adamı içeri atıyorsun, yetmiyor, oğlunu, yedi sülalesini içeri atıyorsun, cezalandırıyorsun, yetmiyor, üniversiteden atıyorsun. Bu beyfendinin özelliği ne ki bir de ayrıca büyükelçi tayin ediyorsun. Özelliğini ben biliyorum, malı götürme özelliği var bunun, onun için ayrılamıyor yanından. Bu, devlette hukuk güvenliğinin olmadığını, kişiye bağlı adaletin olduğunu gösteriyor bize."

        REKLAM

        "ELİN OĞLU TÜRKİYE'DE VURGUNUNU VURUYOR"

        Akılcı bir sıcak para politikası güdülmesi gerektiğini de belirten Kılıçdaroğlu, "Elin oğlu dışardan 1 milyon doları getiriyor, Türkiye'de vurgununu vuruyor, ertesi gün yurt dışına gidiyor. Kimin cebinden, bizim cebimizden. Gelsin yatırımını yapsın, yeni teknoloji getirsin, başımızın üstüne. Ama öyle yapmıyor, geliyor, vurgununu vuruyor, malı götürüyor. Bu Ankara'daki beyler seyrediyorlar." ifadesini kullandı.

        CHP Lideri Kılıçdaroğlu, dolar bazında ihale yapıldığını, köprü, otoyol, tüp geçit ücretlerinin de dolara endeksli olduğunu ileri sürerek, bunların derhal Türk Lirası'na çevrilmesi gerektiğini belirtti. Kemal Kılıçdaroğlu, "Vatandaşa bağırıyor, 'Dolarını bozdur.' Bunlara niye bir şey demiyorsun? Çok açık ve gayet net söylüyorum, sevgili Erdoğan, sen dolar baronlarının adamısın. Tazminat davası mı açacaksın, açmazsan namertsin. Açarsa dolar baronlarının adamı olduğunu ispat edeceğim." dedi.

        REKLAM

        "PAPAZ VE ABD'DEKİ TRUMP"

        Türkiye'nin üretmek zorunda olduğunu, üreten ülkenin güçlü olduğunu, israftan kaçınılması gerektiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

        "Cumhur, vatandaş perişan, ekmek derdinde, borç batağında, önünü göremiyor. Tek adam badem sütüyle ejder bilmem nesiyle besleniyor. Bunlar kendilerine ve hanedanlarına hizmet ediyor. Ülke bu durumdayken sen sefahat içinde yaşarsan bu olmaz.

        Eskiden bir şey oldu mu hep CHP'ye ihale ederlerdi. Deprem oldu CHP, pahalılık oldu CHP, yumurtaya zam geldi CHP. Şimdi olay o kadar büyüdü ki dolara döndü. Şimdi bir suçlu bulacaklar, Papaz ve ABD'deki Trump. Dış güçler memleketi bu hale getirdi diye söylüyorlar. Eğer bu ülkenin ekonomisi bir devlet başkanının atacağı iki twitle ve bir de papazla batıyorsa zaten bu memlekette her şey perişan demektir. Trump Meksika sınırına duvar ördü Meksika'da hiçbir şey olmadı. Merkel ile kavga etti, Merkel'e bir şey olmadı. Fransa ile kavga etti hiçbir şey olmadı. Bize iki twit attı ortalık toz duman. Niçin, memleketi bu hale kim getirdi. Dış güçler mi başkaları mı? O kadar ki bir süre sonra şunları söyleyecekler, 'Benzine zam yapıldı, dış güçler yaptı, mazota zam yapıldı dış güçler yaptı, kağıda zam, suya zam, okul servis araçlarına, iğneden ipliğe herşeye zam, dış güçler yaptı' Tüm bu zamları dış güçler yapıyor da sevgili Erdoğan sen ne yapıyorsun? Bunun bir hesabını çıkar."

        REKLAM

        Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a ekonomiye ilişkin 9 soru sorduklarını, bu soruları her yerde sormaya devam edeceklerini belirterek, "Hiç kimse kendi kabahatini, kusurunu bir başkasına ihale edemez. Buna izin vermeyeceğiz. Ne demek dış güçler. Eskiden de vardı dış güçler ama güçlü bir Türkiye, onurlu bir Türkiye vardı. Dilenen bir Türkiye yoktu." diye konuştu.

        "BUNU DÜZELTECEK OLAN BİZİZ"

        CHP'nin bugün 95 yılı devirdiğini belirten Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

        "Bize büyük bir sorumluluk düşüyor. Türkiye'yi bu badireden çıkaracağız. Birlikte mücadele edeceğiz. Umutsuzluğa bizim kitabımızda yer yoktur. Milli Kurtuluş Savaşı'nın çok daha zor koşullarda verildiğini hepimiz biliyoruz. Görev bize düşüyor. Tarla tarla, fabrika fabrika, cadde cadde, sokak sokak bunları anlatacağız. Bunlar uzun süre dayanamazlar. Yönetemiyorlar Türkiye'yi, yönetemezler de zaten. İsraftan başı dönmüş bunların. Saraylarına mahkum olmuş vaziyetteler. Bir yere giderken bile binlerce korumayla gidiyorlar. Kendi vatandaşından korkan başkan mı olur? Kendi vatandaşından, polisinden, ordusundan korkan başkan mı olur? Bunu düzeltecek olan biziz. Bu, bizim namus borcumuzdur."

        Yazı Boyutu
        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ
        Habertürk Anasayfa